Rene Descartes
René Descartes, 31 Mart 1596 ila 11 Şubat 1650 tarihleri arasında yaşamış olan Fransız matematikçi, bilim adamı ve filozoftur. René Descartes, Batı düşüncesinin son yüzyıllardaki en önemli düşünürlerinden biridir. Skolastik düşünceden sıyrılışın, bir başka deyişle modern felsefenin de Descartes ile başladığı kabul edilmektedir.
Descartes, 1628’den itibaren, 15 yıl süren geziler, savaşlar ve serüvenlerden sonra yerleştiği Hollanda’da, batı düşüncesini altüst eden bir felsefe sistemi kurmuştur. Öğrendiğinin, gördüğünün, duyduğunun, inandığının hepsini birden büsbütün silerek, her şeyden kuşkulanmaya başlamıştır. Yalnız, tek bir şeyden emindir Descartes: düşüncenin varlığı. Buradan hareketle, evrenin açıklamasını yapmıştır.
“Metot Üzerine Konuşma”da hep karmaşıktan basite inerek, gerçeği kuşatmaya yarayacak kuralları bir bir sayan Descartes, felsefeyi, bütün inceleme kitaplarının Latince yazıldığı bir çağda, Fransızca yazarak ve “Sağduyu dünyada en iyi bölüştürülmüş şeydir” diyerek, herkesin, uzman olmayanların bile anlayabileceği bir duruma indirgemiştir.
Descartes her tür araştırmanın pratik niteliği üzerinde ısrarla durmuştur. Ona göre en önemli bilimlerden mekanik, insanlara yardım edecek makineleri yapma sanatı; tıp, vücudu ve ruhu tedavi etme sanatı; ahlak, mutlu yaşama sanatıdır.
DESCARTES’IN ŞÜPHECİLİĞİ
Şüpheciliğe farklı bir yaklaşım getiren Descartes’a göre şüphe iki biçimdedir: septik şüphe, metodik şüphe.
Ona göre septik şüphe anlamsızdır. Olması gereken, metodik şüphedir. Metodik şüpheyi şu şekilde uygular Descartes: Önce Tanrı’dan, çevreden, kendinden ve başka insanlardan şüphe eder. Bunu şüphe edemeyeceği son sınıra kadar götürür. Şüphe etmek düşünmektir. Düşünmek var olmaktır. “Düşünüyorum o hâlde varım” noktasına ulaşır. Latince “De omnibus dubidantum” (Her şeyden şüphe et) en önemli sözlerindendir.
Descartes, matematikteki kesinliği felsefeye kazandırmak amacıyla yola çıkmış ve bunun için tümdengelime ve sezgisel yönteme başvurmuştur. Ona göre tümdengelim kesin olarak bilinen olgulardan yapılan çıkarımdır ve tüm bilgi sezgisel olarak kavranan açık ve seçik başlangıç önermelerine dayanmaktadır. Matematikteki başlangıç önermeleri doğruluğu sezgisel olarak bilinen doğruluklardır.
Descartes felsefe için başlangıç oluşturacak önermelerin de sezgisel anlamda kendiliğinden açık ve seçik olmaları gerektiğini düşünmekteydi. Açıklık bir kavramın zihnimize doğrudan verilmesi, seçiklik ise kavramı zihnimizdeki diğer idelerden ayırt edebilmemiz, sınırını çizebilmemizdir.
Descartes felsefeye başlangıç önermeleri bulmak için dört aşamalı bir yöntem önermiştir:
- Doğruluğunu açık ve seçik bilmediğimiz hiçbir şeyi doğru kabul etmemek.
- Araştırdığımız sorunların her birini mümkün olduğunca küçük parçalara bölmek.
- Onları basitten karmaşığa doğru bir sırayla incelemek.
- Sık sık geriye dönüp elde edilen verileri sınamak.
Bu esas üzere önce her şeyden kuşku duymuş ve sonunda kuşkulanmakta yani düşünmekte olduğundan kuşku duyamayacağı sonucuna varmıştır.
“Düşünüyorum, öyleyse varım” önermesiyle kendi beninin bilgisini sezgisel olarak kendiliğinden açık ve seçik kabul etmiştir. Tanrı’nın, matematiksel bilginin ve dış dünya üzerine edindiğimiz bilgilerin geçerliliklerini kendi beniyle olan ilişkilerinden yola çıkarak kurmuş ve böylece özne merkezli modern felsefenin kurucu babası olarak ünlenmiştir.
DESCARTES’IN ONTOLOJİSİ
Descartes, tözü “var olmak için kendisinden başka hiçbir şeye gereksinim duymayan bir şey” olarak tanımlamış ve Tanrı’yı sonsuz töz, ruh ve bedeni ise sonlu tözler olarak belirlemiştir.
Ruh tözünün özü düşünmek, madde tözünün özü ise yer kaplamaktır. Bunlardan madde-cisim, tözü uzamsız var olamaz. Uzunluk, genişlik ve derinlikte uzamlılık bu tözün doğasını oluşturur. Bunlar maddesel tözün birincil nitelikleri, renk, ses, tat, sıcaklı k gibi özellikler ise ikincil nitelikleridir. Uzama ilişkin niteliklerin bilgisi, nicelikle ilişkili oldukları, yani matematik dille ifade edilmeye uygundurlar.
Maddesel tözün hüküm sürdüğü fizik doğa mekanik yasalara göre işler. Doğa, tüm devinimleri mekanik olan bir makinedir. Hiçbir boşluk içermez. Uzam da maddesel tözün geometrik kavramından başka bir şey değildir. Birbirlerine indirgenemeyecek yapıda olan bu iki farklı töz insanda bir arada nasıl bulunmakta, birbirleriyle nasıl etkileşmektedir?
Zihin-beden ilişkisi sorunu olarak bilinen bu konuda Descartes ruh ve maddenin insan beynindeki kozalaksı bezde etkileştiklerini savundu. Törebilimi ise dört pratik ilkeye dayanmaktaydı:
- Ulusun yasalarına, törelerine, dinsel inançlarına boyun eğ.
- Kanılarına bağlı kal ve seçtiğin eylem yolunda kararlı ol.
- Kendini ve tutkularını çevrene ve talihine uyarla.
- Senin için en iyi olacak yaşam uğraşını dikkatle seç.
İLGİLİ KONULAR:
- Descartes’ın hayatı ve eserleri
- Descartes hakkında bilinmesi gerekenler
- Kartezyen şüphecilik ve kartezyen düalizm nedir?
- Kartezyen felsefe nedir?
- İstenç özgürlüğü ve iyinin doğası
- Descartes ve doğanın tözsel yapısı
- Cogito ergo sum ne demektir?
- Descartes’ın erdem anlayışı
- Descartes ve matematik
- İlk felsefe üzerine meditasyonlar
- Descartes’a kronolojik bir bakış
- Descartes’ın yöntem ve bilgi anlayışı
- İyinin doğası üzerine
- Köktenci düalizmde zihin-beden etkileşimi
- Cogito bilgisi ne demektir?
- Yöntem olarak matematik
- Descartes metafiziği
- Descartes’ın ruh ve beden Anlayışı, ruh – beden düalizmi
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı