Politikacıları hangi etik standartlara tabi tutmalıyız? Realist ve ahlakçı görüş karşılaştırması…

Etiğin siyasetle ilişkisi olduğu düşüncesi genellikle ve haklı olarak şüpheyle karşılanır. Felsefeci Michael Walzer’ın da belirttiği gibi, politikacıların “ahlaki açıdan geri kalanımızdan çok daha kötü” oldukları yaygın bir kanıdır.
Siyasetçilerin etik anlayışının devreye girdiği iki alan vardır. Birincisi siyasi çalışmalarında: Ulvi siyasi hedeflere ulaşmak için kişisel hassasiyetlerini bir kenara bırakarak “kirli anlaşmalar” yapmaları. Diğeri ise elbette özel yaşamlarıdır: Seks skandalları ve “ahlaksızlık” olarak nitelendirilen diğer kişisel etik dışı davranışlar.
Bu faaliyetlerden herhangi birini gerçekleştiren siyasetçileri nasıl yargılayacağımıza karar vermek için, “realistler” ve “ahlakçılar” olarak adlandırılanlar arasındaki felsefi tartışmayı ele alabiliriz.
Siyaset felsefesinde realist görüş, siyaseti farklı değerlerin geçerli olduğu, günlük yaşamdan farklı bir alan olarak görür. Buna karşılık, ahlakçı anlayış günlük hayatta olduğu gibi siyasette de aynı etik standartların, hatta belki daha yüksek standartların geçerli olduğunu ileri sürer. Siyaset bilimci Richard Bellamy’nin ifadesiyle:
“Bizi temsil edenlerin daha iyi olmasını arzularız; çünkü onlardan kendi çıkarlarından ziyade bizim çıkarlarımıza hizmet etmelerini bekleriz.” 1
Realist düşünür Edward Hall’un fikriyse şöyledir:
“Sorumlu politikacılar ‘uzlaşma, müzakere veya başkaları üzerinde otorite kullanma gereksinimi tarafından koşullandırılmamış bir saf niyet’ sergilemeye çalışmazlar, çünkü böyle bir görüş son derece anti-politiktir.” 2
Bu düşünce Machiavelli’nin siyasi liderin “nasıl iyi olunmayacağını öğrenmesi” gerektiği yönündeki ünlü telkininde de dile getirilir.
O halde realistlere göre, iyi siyasi amaçlar uğruna kirli anlaşmalara girmeye hazır olan siyasetçileri tercih etmeliyiz.
Stratton’ın yorumlarını salt ahlakçı bir bakış açısıyla okumak, iyi sonuçlar elde etmek için kişisel etik değerlerinden ödün vermeye hazır olan siyasetçilere asla müsamaha göstermememiz gerektiğini söylemek anlamına gelebilir. Ancak, ahlakçıların günlük yaşamda olduğu gibi siyasette de aynı etik standartların geçerli olması gerektiğine inandıklarını hatırladığınızda, bu görüş oldukça güçlü görünmektedir.
Sıradan yaşamda, iyi bir amaca ulaşmak için kötü bir araç kullanmak bazen etik olarak kabul edilebilir, hatta belki de gereklidir. Araştırmalar hepimizin, en azından bazen, iyi sonuçları iyi olmayan araçlara tercih etmeye istekli olduğumuzu göstermektedir. 3
Bir ahlakçı için, iyi amaçlar için kirli anlaşmalar yapan politikacıları hoş görmemiz gereken durumlar daha ender olacaktır, ancak yine de var olacaktır. Buradaki politikacıyı da sıradan bir insanı yargıladığımız standartlarla yargılamalıyız.
Siyasetin kendi etik standartları olduğunu savunan realistlere göre, bu davranış siyasi hedeflerinin önüne geçtiğinde ahlaksız siyasetçiyi yargılayabiliriz; ancak ahlaksızlığın kendisi için değil…
Siyasetçiyi, özel hayatında sergilediği etik kurallara atıfta bulunmaksızın, siyasetin iç standartlarına bağlılığına göre değerlendirmeliyiz.
Burada iyi bir örnek, genellikle yetkin bir politikacı olarak düşünülen, ancak çok kaotik ve etik dışı bir özel hayatı olan John F. Kennedy olabilir. Ancak, o bir istisnadır. Etik olmayan bir özel hayata sahip birinin bu davranışını siyasetine de taşıması daha olasıdır. Örneğin, makamlarını kendi çıkarları için kullanmak, kendilerini zenginleştirmek ve arkadaşlarını ve sevgililerini usulsüz bir biçimde yükseltmek gibi.
Ahlakçılara göre, günlük yaşamdaki kötü etik karar ve karakter, siyasi yaşamdaki kötü etiğin kanıtı olduğundan, ahlaksızlık önemlidir. Bu görüş Thomas Jefferson tarafından şu şekilde ifade edilmiştir:
“Kamu yaşamında, en yüksek iyi niyetle bağdaşmayan tek bir davranışta bulunmadım ya da bulunulmasına göz yummadım; bir kamu görevlisi için farklı, özel bir kişi için farklı bir ahlak kuralı olduğuna asla inanmadım.” 4
Kim haklı?
Bu iki yaklaşım arasındaki etik tartışma yakın zamanda sonuçlanmayacaktır. Ancak, kirli anlaşmalar yapmakta iyi olan ve sadece özel hayatında etik dışı davranışlarda bulunan “iyi” bir siyasetçinin gerçekten var olup olamayacağını sorgulayabiliriz.
Özel hayatlarında ahlaklı olmayan; ancak makamlarında etik davranan politikacılar nadirdir. Kötü etik karakter, yetkinliğin önüne geçebilir ve politikacılar karakter özelliklerini çalışma hayatında devreye sokup devre dışı bırakma konusunda hepimizden daha becerikli değildir. O hâlde, politikacıların görevde nasıl davranacaklarının bir göstergesi olarak kişisel etik karakterlerini değerlendirdiklerinde gerçekçi davrananlar realistler değil, ahlakçılar olabilir.
Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Joshua Hobbs’un “What ethical standards should we hold politicians to? A philosopher explains two different approaches” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.
Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer Yıldırım
KAYNAKÇA
- Bellamy, R. (2010). Dirty hands and clean gloves: Liberal ideals and real politics. European Journal of Political Theory, 9 (4), 412-430, https://doi.org/10.1177/1474885110374002
- Hall, E. (2018). Integrity in democratic politics. The British Journal of Politics and International Relations, 20 (2), 395-408, https://vlex.co.uk/vid/integrity-in-democratic-politics-874226863
- Greene, J.D. (2014). Beyond Point-and-Shoot Morality: Why Cognitive (Neuro)Science Matters for Ethics. Chicago Journals, 124 (4), 695-726, http://www.jstor.org/stable/10.1086/675875?origin=JSTOR-pdf
- Hollis, M. (209). Dirty Hands. British Journal of Political Science, 12 (4), 385-398, https://www.cambridge.org/core/journals/british-journal-of-political-science/article/abs/dirty-hands/598DB8C005CB6E80787BB5357DB9CA6C