Pozitivist eğitim anlayışı
Pozitivist felsefeye göre eğitimin amacı, insanları modern bilimi temel alan, batıl inançları ve metafiziksel spekülasyonları reddeden birey olarak yetiştirmektir. Pozitivist felsefe ilkelere doğal olmayan karşısında doğal olana yönelmek, doğalın bilgisiyle yetinmek, despotik, köleci, özgürlük karşıtı irrasyonel durum ve uygulamalar karşısında rasyonel olanın yanında olmak ilkelerine göre eğitimi tanımlar (Kale, 2009, s. 298).
Pozitivist felsefeye göre öğretim programlarında içerik ve konu boyutunda bireyin bilimsel düşünmesini geliştirecek konulara yer verilmesi amaçlanır. Metafiziksel ifadelerden uzak bir içeriğine sahip olunmalıdır. Ayrıca program içeriği her şey doğrulanabilir ilkesine bağlı olmalıdır.
Pozitivist felsefeye göre öğretme öğrenme süreçlerinin düzenlenmesinde deney ve gözleme dayalı çalışmalarla bilimsel araştırmalara yer verilmesi tercih edilir. Pozitivistlere göre önerme ancak ve ancak doğruluğu ya da yanlışlığı ampirik (görgül) gözlem yoluyla kesinleştirilmesi olanaklıysa bilimseldir (Toprakçı, 2005, ss. 134-135).
Pozitivist felsefeye göre ölçme ve değerlendirme, nesnel ölçmelere dayandırılmalıdır. Ölçme araçlarının geçerli ve güvenirliği belirlenmiş olmalıdır. Sorular pozitivist bakışın kavranılıp kavranılmadığını ve bilimsel düşünme süreçlerini ölçebilir nitelikte olmalıdır. Bilginin öğrencinin zihninde depolandığını gösteren ölçülebilir, gözlenebilir davranış değişikliklerini belirlemeye yönelik ölçme ve değerlendirme araçları kullanılmalıdır.
Pozitivist felsefenin eğitim, okul sınıf yönetimi bağlamında eğitime etkisi oldukça önemlidir. Bu etki bir bakıma pozitivist yaklaşımın genel yönetim yaklaşımlarına etkisinin bir ürünüdür. Klasik yönetim yaklaşımlarından Fordizm, Fayolizm ve bürokratik yaklaşımdaki hiyerarşik anlayış özünde pozitivizm etkisidir (Fırat, 2006, s. 43).
Bu durum pozitivizme göre okulların merkezi otoriteye bağlılık ve merkezden yönetim anlayışını güçlendirmektedir. Ayrıca eğitim, okul ve sınıf yönetiminde ast-üst, öğretmen- öğrenci ilişkilerinde objektif bir yaklaşımın olması esastır.
Pozitivist felsefenin hem genel yaşama hem de eğitim alanına katkıları iki farklı açıdan yorumlanabilir. Şöyle ki öncelikle bilimsel düşüncenin yaşama aktarılması insan ve toplum yaşamında geniş ufuklar açtığı açıktır. Olay, olgu ve durumların bilimsel olarak kavranılması, yorumlanmasında böylece çağdaşlaşma yolunda cumhuriyet ve demokrasi ideallerinin gelişmesinde olumlu etkiler yaratmıştır. Bununla birlikte kimi sorunların çözümü ya da soruların cevaplanmasında pozitivist felsefenin eksik kaldığına ilişkin eleştiriler de yapılagelmiştir. Nitekim pozitif bilim anlayışında değerlerin bilimin konusu olmasını reddedilmiş ve değerlerin bilim içinde meşru bir yerinin olamayacağı ileri sürülmüştür (Keat ve Urry, 2001).
Daha sonraları yorumsamacı paradigmaların temel çıkış kaynakları ve eleştirleri de bu görüşü temel almıştır. Pozitivist felsefenin eğitim alanına etkileri hem program hem de yönetim boyutlu gelişmiştir. Eğitim alanının bilim olarak gelişmesi, araştırma ve geliştirme çabalarının eğitim alanına uygulanması program boyutlu kimi katkılardır. Yönetim alanında ise, eğitim yönetim alanında bilimselliğin egemenliği ve buna bağlı olarak klasik yönetimin kimi uygulamalarının eğitim kurumlarına uygulanması bu katkıların bazılarıdır (Fırat, 2006, s. 44).
Norm kadro uygulamaları, kural ve düzenlemeler yapılarak yasa temelli bir sistemler kurulması ve meslek elemanı seçiminde nesnellik gibi uygulamalar bu yine yine eğitim yönetimi alanına yönelik katkılar olarak tanımlanmaktadır.
Kaynak: Eğitim Felsefesi, s. 36-37, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3661 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2489