Felsefe Dersleri: Felsefeye Nasıl Başlamalıyız? Felsefeye Giriş İçin Öncelikli Bilgiler
“Felsefe dersleri“nde konular, bir bakıma yüzeysel olarak ve anlatılabilecek en sade biçimde siz okuyucularımıza aktarılmaya çalışılmıştır. “Felsefe dersleri“miz yüzeysel; çünkü felsefe böyle bir çırpıda, birkaç paragrafla anlatılabilecek kadar basit değil; yalın; çünkü okuyucuları sıkmamak, yormamak, çeşitli kavramlar arasında boğmamak amaçlıdır.
FELSEFE DERSLERİ
- Felsefe Kelimesi Ne Anlama Gelmektedir?
Felsefe kelimesi Yunanca “philo” (sevgi) ve “sophia” (bilgelik) kelimelerinin yan yana gelmesiyle oluşmaktadır. Philosophia, bilgelik sevgisi demektir. Genel manada “bilgiyi sevmek, bilginin peşinden koşmak” anlamını taşımaktadır.
- Felsefe sadece, “bilgiyi sevmek” midir?
İnsan, doğası gereği yargılayan, sorgulayan, tartışan bir varlıktır. Bu sebeple de insanın öğrenmek istediğin birçok konu vardır. İşte filozoflar da bu türden şeyler düşünmektedirler. Peki bu “Filozof” diye adlandırılan kişilerin normal insandan farkları var mıdır, varsa da bunlar nelerdir? Filozofların normal düşünce sürecindeki insandan tabii ki farkları vardır ve bu farklar; onların derinlemesine, tutarlı, belirli tabanlara oturtulmuş ve sistematize edilmiş düşünmelerinden kaynaklanmaktadır.
- Felsefe, insanoğlunun yaşamını anlamlandırabilmek için düşünsel bir çaba harcaması mıdır?
Bu sorunun cevabına şüphe duymadan “evet” diyebiliriz. Filozoflar da diğer insanlar gibi öğrenmeye çalışırlar. Bilgi, onlar için ulaşılması gereken bir “şey”dir. İşte filozoflar, bu bilgiye ulaşabilmek için sorular sorarlar. Platon: “Felsefe; doğruyu bulma yolunda, düşünsel bir çalışmadır.” derken de yine düşünme ve sorgulama üzerine bir vurgu yapmaktadır.
Filozoflar sadece bilgi peşinde koşmamaktadırlar. Onlar, edindikleri bilgiler ışığında kendilerine bir ahlak anlayışı, dünya görüşü ve tamamen bir yaşam biçimi çizmektedirler. Mesela dünyayı “idea”lardan oluşmuş (idea; “düşünceler ve bu düşüncelerin görünüşleri” olarak tanımlanabilir.) bir yapı olarak algılayan bir felsefe öğretisi, yaşama ilişkin tüm yargılarını da ona göre oluşturmuş demektir.
Sizler de çevrenizde var olanları sorgulayıcı bir bakış ve düşünme tarzı ile ele alınız. Neyin, neden o şekilde olduğunu anlamaya çalışınız.
Düşünmekten, sorgulamaktan korkmayınız.
Sokrates: “sorgulanmamış bir hayat, yaşanmaya değer değildir.”
Sitemizdeki “felsefe dersleri“nin amacı; sizleri sıkmadan, felsefeyi öz olarak sizlere aktarmaya çalışmaktır. Lütfen bu bölümümüz hakkındaki görüş, öneri, eleştiri vb. düşüncelerinizi bizlerle paylaşınız.
Her zaman sorgulanmaya, eleştirilmeye, değerlendirmeye ve değerlendirilmeye açık bir yapımız olduğunu belirtmek isteriz.
- Peki düşünce adamları – filozoflar – felsefe hakkında neler söylemekte, felsefeyi nasıl tanımlamaktadırlar?
Karl Jaspers: “Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir.”
Sokrates: “Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir.”
Platon: “Doğruyu bulma yolunda, düşünsel (idealist) bir çalışmadır.”
Aristotales: “İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe.”
Epikuros: “Mutlu bir yaşam sağlamak için, tutarlı eylemsel bir sistemdir.”
Augustinus: “Felsefe tanrıyı bilmektir ve gerçek felsefeyle, gerçek din özdeştir.”
Anselmus: “İnanılanı anlamaya çalışmaktır.”
Abaelardus: “İnanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır.”
A. Thomas: “Tanrıdır konusu, tanrının tanıtlanmasıdır.”
Campanella: “Eleştiridir.”
F. Bacon: “Deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üzerinde düşünmektir.”
T. Hobbes: “Felsefe yapmak doğru düşünmektir.”
Descartes: “Felsefe bir bilimdir ve geometrik yöntemi metafiziğe uygulamak gerekir, felsefeyi kesin bir bilim yapmak için.”
Spinoza: “Felsefe, genelleştirilmiş bir matematiktir.”
Leibniz: “Gerçekte doğru olanı algılamaktır. Felsefe göklerden yere inerek, beş duyuyla kavranan konularla ilgilenmelidir.”
Locke: “Bütün düşüncelerimizin duyumlarımız ile gerçek alemden geldiğini kanıtlamaktır.”
Condillac: “Felsefe duyumların bilgisidir.”
Hume: “İnsan zihninin mahiyetini incelemektir.”
… ve sonuç olarak; felsefe, yaşamın her köşesinde varlığını sürdürmektedir.
Hatta felsefe, yaşamın kendisidir.
FELSEFEYE BAŞLANGIÇ İÇİN BİLİNMESİ GEREKENLER
“Merak bir filozofun en düşkün olduğu şeydir çünkü felsefenin bundan başka bir başlangıcı yoktur.” der büyük Platon. Platon bir dâhiydi; fakat felsefe sadece dâhileri değil aynı zamanda herkes tarafından dâhi olabileceği düşünülen eksantrik düşünürleri de içinde barındırır. Bu aslında, gündelik işleriyle çok meşgul olmadıklarında ya da sadece yaşamın ve evrenin ne olduğunu merak etme fırsatına sahip olduklarında herkesin yaptığı bir şeydir.
Biz insanlar, doğuştan soruşturmacı yaratıklarız ve çevremizdeki dünyayla onun içindeki yerimizi merak etmeden duramayız. Ayrıca güçlü bir entelektüel yetenekle donatıldığımızdan sadece merak etmez, aynı zamanda akıl da yürütürüz. Biz her zaman farkına varmasak da akıl yürüttüğümüzde felsefi düşünüyoruz demektir.
Felsefe temel sorulara cevaplar bulmakla çok da ilgili değildir; daha çok bu cevapları bulmaya çalışma sürecidir ve beylik görüşleri ya da geleneksel hükümleri sorgulamadan kabullenmek yerine akıl yürütmeyi kullanır.
Yunanlı ve Çinli en eski filozoflar din ve göreneklerin söylediği köklü açıklamalarla yetinmeyen, mantıklı gerekçeleri olan cevapların peşindeki düşünürlerdi. Ve aynen bizim görüşlerimizi arkadaşlarımız ve meslektaşlarımızla paylaştığımız gibi onlar da kendi fikirlerini birbirleriyle tartışmış ve hatta sadece vardıkları sonuçları değil, o sonuçlara ulaşma yöntemlerini öğretmek için “okullar” kurmuşlardı. Öğrencilerini fikirlere karşı çıkmaları ve eleştirmeleri için teşvik ederler; bu yolla o fikirlerin gelişmesini ya da yeni ve farklı fikirlerin ortaya çıkmasını sağlarlardı.
Filozofların tüm sonuçlara ıssız bir yerde tek başına vardığına dair yaygın bir yorum yanlışı vardır; oysa bu pek az durumda böyledir. Yeni fikirler diğer insanların fikirlerinin tartışılmasından, irdelenmesinden, analiz edilmesinden ve eleştirilmesinden ortaya çıkar.
Bu anlamda en prototipik örnek Sokrates’tir. Geride hiçbir yazılı belge ve hatta düşüncesinin ürünü olan hiçbir büyük fikir bırakmamıştır. Aslında kendisinin hiçbir şey bilmediğini bildiği için en akıllı insan olduğunu söylemekten gurur duymuştur. Tüm mirası, daha derin bir kavrayış kazanmak ve temel hakikatleri ortaya çıkarmak için diğer insanların varsayımlarının sorgulanabileceği bir tartışma ve münazara geleneği oluşturmasıdır.
Sokrates’in öğrencisi Platon’un yazıları, Sokrates’in neredeyse değişmeksizin başkarakter olduğu diyaloglar şeklindedir. Daha sonraki filozofların çoğu da fikirlerini sunmak için diyalog yöntemini benimsemişler; düşüncelerini ve sonuçlarını basit ifadelerle anlatmak yerine argüman ve karşı argümanlarla ortaya koymuşlardır. Fikirlerini dünyaya sunan bir filozofun tümden bir kabullenme yerine, “Evet, ama…” ya da “Farz edelim ki…” diye başlayan yorumlarla karşılaşması muhtemeldir.
Aslında filozoflar felsefenin hemen her cephesinde birbirleriyle şiddetli biçimlerde ters düşmüşlerdir. Örneğin Platon ve öğrencisi Aristoteles temel felsefi sorular hakkında tamamen zıt yönlerde görüşler geliştirmişler ve bu farklı yaklaşımlarıyla filozofların her zamankinden daha fazla görüş ayrılıkları yaşamalarına neden olmuşlardır. Bu da daha fazla tartışmayı ateşlemiş, yeni ve taze fikirleri teşvik etmiştir.
Ancak bu felsefi sorunların hâlâ münazara konusu edilip tartışılması dikkat çekici değil midir? Düşünürler, neden kesin cevaplar verememektedirler? Filozofların, sırları üstüne kafa patlattığı bu konular nelerdir? İşte kısaca değinelim…
FELSEFEYE GİRİŞ
- Varoluş ve bilgi problemi
- Mantık ve dil problemi
- Ahlak, sanat ve siyaset problemi
- Doğu ve batı için din problemi
Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım