Doğu ve Batı İçin Din Problemi
“İyi ya da kötü yoktur, onları düşüncelerimiz yaratır.”
William Shakespeare
Felsefenin çeşitli dalları sadece birbirleriyle bağlantılı olmakla kalmazlar aynı zamanda ciddi şekilde örtüşürler ve bazen hangi fikrin hangi alana ait olduğunu söylemek zordur.
Felsefe ayrıca aralarında bilim, tarih ve sanatın da bulunduğu birbirinden farklı pek çok konuya da el uzatır. Başlangıcında din dogmalarını ve batıl inançları sorgulayan felsefe ayrıca “Tanrı var mı?” veya “Ruhlarımız ölümsüz mü?” gibi sorularla dinin kendisini de inceler. Bu soruların kökleri metafiziktedir, ancak etik üzerinde etkileri de bulunmaktadır.
Örneğin bazı filozoflar ahlak duygumuzun Tanrı’dan mı geldiği, yoksa tamamen insani bir kurgu mu olduğunu araştırmışlardır ve bu da insanoğlunun özgün iradesinin nereye kadar gittiğiyle ilgili tartışmayı ateşlemiştir.
Çin ve Hindistan’da ortaya çıkan Doğu felsefelerinde (özellikle Taoizm ve Budizm‘de) felsefe ve din arasındaki çizgiler, en azından Batı düşünce yöntemine göre, daha belirsizdir. Bu da Batı ve Doğu felsefeleri arasındaki en önemli farklardan biridir. Doğu felsefeleri her ne kadar genellikle ilahi bir esin ya da dini bir dogmanın sonucu değillerse de sıklıkla, bizim inanç meseleleri olarak adlandırdığımız konularla içli dışlıdır.
Felsefi akıl yürütme Yahudi, Hristiyan ve İslam dünyasında inancı doğrulamak için kullanılmasına rağmen inanç ve iman Doğu felsefesinin, Batı’da örneği bulunmayacak şekilde, önemli bir parçasını oluşturur. Doğu ve Batı felsefeleri başlangıç noktaları bakımından da farklıdırlar. Antik Yunanlar metafizik sorular sorarken ilk Çinli filozoflar dinin bununla yeteri kadar uğraştığını düşünmüşler ve onun yerine ahlak felsefesi ve siyaset felsefesiyle ilgilenmeyi seçmişlerdir.
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve “Sosyolojiye Giriş” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Diğer Ders Notları (Ömer YILDIRIM)