Cemil Meriç’in sosyoloji anlayışı
Cemil Meriç, sosyolojiyi “İçtimai fizik” veya “fizyoloji” adları ile temelini Saint Simon’un attığı bir bilgi dalı olarak kabul eder (Meriç, 1974: 156).
Cemil Meriç’e göre tarihin, medeniyet tarihinin ve “ümran” adını verdiği sosyoloji biliminin gerçek kurucusu ise İbn Haldun’dur (Meriç, 1974: 157), (Meriç 1993a: 177). İbn Haldun’dan sonra ise sosyoloji biliminin 4 kurucusu vardır: Saint Simon, Proudhon, Marks ve Comte. Bunlar içinde en fazla Comte’un yeri belirtilmiştir (Meriç 1993a: 246). Sosyoloji Cemil Meriç’e göre sosyoloji bilimi “yeni bir ideoloji” ve “buhranların çocuğu”dur. Comte, Fransız ihtilalinin ölüme mahkûm ettiği Katoikliği, “insanlık dini” ismi altında hortlatan bir yarı delidir. Le Play sürüyü şer kuvvetlerine kaptırmak istemeyen kiliseyi temsil eder; şer kuvvetlerine yani sosyalizme. Durkheim sarsılan düzeni rasyonalizm rayına oturtmak isteyen bir haham torunudur. Ortak vasıfları kötü birer nasir olmaktır ve dava Hristiyan Batı toplumunu istikrara kavuşturmaktır (Meriç, 2010: 185). Ona göre sosyoloji aynı zamanda mevcut düzenin savunmasını üzerine alan yeni bir “teoloji”dir (Meriç, 1993: 177).
Cemil Meriç Amerikan sosyolojisi hakkında da şu kanaate sahiptir. Ona göre İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni putlar çıkmıştır ortaya; Truman, Marshall Planı ve Amerikan sosyolojisi. Bu bilimsel sosyolojinin ilk amacı, Amerikan iş çevrelerinin mutlak egemenliğini sağlamaktır. Bunun yollarından biri olarak da “sosyodrama” keşfedilmiştir. Sosyodrama’nın temelinde şöyle bir peşin hüküm yatmaktadır. Amerikan toplumu mümkün dünyaların en iyisi, ama işletmelerde ufak tefek aksaklıklar görülüyor.
Cemil Meriç’e göre o günün Sovyet sosyolojisi ise sosyolojinin sadece bir karikatürüdür (Meriç, 2010: 186). Sosyolojiyi bir sınıf gerçeği sayan Sovyet Rusya’da uzun zaman sosyoloji okutulmamıştır. Ne kadar objektiflik iddia ederse etsin, sosyoloji çok çabuk ideoloji olabilir. Sosyolojinin en büyük keşiflerinden biri, bir ideoloji olabileceğini kabul etmesidir (Meriç, 1993a: 210).
Sosyoloji tarafsız bir ilim dalı olabilir mi? 1965-66 yılı ders notlarında Cemil Meriç bu soruyu sorar. Her türlü düşünceye kapısını açan Batı’nın Doğu’ya kapalı olduğunu İbn Haldun’un o güne kadar el kitaplarında adının geçmemesinden yola çıkarak vurgular. Yalnız Doğu’ya mı? Marx, 1917’den sonra düşünce tarihine kapıları kırarak girer.
Aynı metin içerisinde Cemil Meriç ideoloji kavramını hem dünya görüşleri, hem de toplumsal bilimleri de kapsayan tarzda ele alır. “İdeolojiler de kilise gibi yobaz (fanatik) yetiştirirler. Taraf tutmayan insan şahsiyeti felce uğramış insandır. Kimse tarafsız değildir ve tarafsız sosyoloji de yoktur.
Sosyoloji, biyoloji değildir. Parça parça sosyal bilimler vardır. Çünkü insanı kinlerinden, sevgilerinden soyamayız. Sosyal bilimler kadar yalanın cirit oynayabileceği saha yoktur. Bütün sosyal bilimler insan denilen dişleri ve tırnakları henüz sökülmemiş olan o mahlûkun suç ortaklığını yapmaktır.
Cemil Meriç, sosyolojiyi bir ideoloji olarak değerlendirirken, onun sadece bir ideoloji olmadığının da farkındadır. Yine onun ifadesine göre, “Sosyolojinin bize kazandırdığı ilk vasıf, hakikati yalanlardan soyabilmektir.” (Meriç, 1993a: 19- 20). Sosyoloji endüstriyel toplumun çocuğudur. Bir Demystification’dur, yani insan düşüncesine hürriyet getirir, kutsal tanımaz (Meriç, 1993a: 193).
Kaynak: TÜRK SOSYOLOGLARI, s. 133-141, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2915 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1872