Sayısal uyumlar, yıldızlar ve elementler
Pisagor’un en önemli keşiflerinden birisi, sayılar arasındaki ilişkiler, oran ve orantılardır.
Bu kendisinin müzikteki araştırmaları sonucu deneyimlediği notalar arasındaki hoş sesler üreten ilişkiden doğan bir fikir olmuştur. Bu fikrin Pisagor’un aklına ilk kez, iki demirciyi çalışırken seyrettiği zaman geldiği rivayet edilmektedir. Pisagor bu demircileri izlerken, demircilerin çekiçle örse vurduklarında çıkardıkları seslerin tam tamına bir oktav aralığında olduğunu fark etmiştir. Bu doğru olabilir; ancak Pisagor eşsesli aralıkların oranlarını (birbirlerine çarptıklarında uyumlu bir ses çıkartıp çıkartmayacaklarını belirleyen iki nota arasındaki notaların sayısıdır) büyük olasılıkla kopuk tellerle deney yaparak belirlemiştir. Keşfettiği şeyse bu aralıkların uyumlu olduğu, çünkü aralarındaki ilişkinin basit ve kesin bir matematiksel oranı olduğudur.
Bizim şimdi armonik dizi olarak bildiğimiz bu dizi, Pisagor için onun soyut matematikte bulduğu matematiksel zarafetin doğada da bulunduğuna dair bir teyit oluşturmuştur.
Yıldızlar ve elementler
Pisagor artık sadece evrenin yapısının matematiksel terimlerle açıklanabileceğini değil -“sayılar biçimlerin hükümdarıdır”- aynı zamanda akustiğin de kesin bir bilim olduğunu ve sayıların uyumlu orantıları yönettiğini de kanıtlamıştır. Ardından yıldızların, gezegenlerin ve elementlerin uyumlu ilişkilerini göstererek teorilerini tüm kozmosa uygulamaya başlar. Yıldızlar arasındaki uyumlu ilişki fikri, kürelerin müziği fikri etrafında bütünsel teoriler üreten Orta Çağ ve Rönesans astronomları tarafından hevesle devralınmış, elementlerin uyumlu şekilde düzenlenmiş olduğu varsayımına ölümünden 2000 yıl sonra bile başvurulmuştur.
1865’te İngiliz kimyager John Newlands kimyasal elementlerin atomik ağırlıklarına göre düzenlendikleri zaman benzer özellikleri taşıyanların aynen müzikte olduğu gibi her sekiz elementte bir ortaya çıktıklarını keşfetmiştir. Bu keşif Oktav Yasası olarak bilinir ve kimyasal elementlerin bugün hâlâ kullanılan Periyodik Cetvelinin geliştirilmesine yardımcı olmuştur.
Pisagor ayrıca bariz aksiyomlardan (2+2=4 gibi) yola çıkıp adım adım ilerleyerek yeni bir sonuç ya da gerçeğe ulaşmak olan tümdengelim akıl yürütme ilkesini de bulmuştur. Tümdengelim daha sonra Öklid tarafından geliştirilmiş ve ortaçağda ve sonrasında matematiksel düşüncenin temellerini oluşturmuştur.
Pisagor’un felsefenin gelişimine yaptığı en önemli katkılardan biri de soyut düşüncenin duyuların kanıtlarından üstün olduğuna dair fikridir. Bu, Formlar Teorisi için Platon tarafından da kullanılmış ve 17. yüzyılda rasyonalistlerin felsefi yöntemi olarak tekrar su yüzüne çıkmıştır. Pisagorcuların aklı dinle birleştirme girişimi de ezelden beri felsefeyle dini karşı karşıya getiren bir sorunla ilk kez yüzleşme girişimidir.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer Yıldırım’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı