Herbert Marcuse
Herbert Marcuse 19 Temmuz 1898 ila 29 Temmuz 1979 tarihleri arasında yaşamış olan Alman kökenli ABD’li filozoftur.
Frankfurt Okulu mensuplarından biri olan Herbert Marcuse, Marksist kuramı, 1920’den başlayarak değişen tarihsel koşullarla uyumlu hale getirmenin mücadelesini vermiştir.
Bu amaçla, eleştirel Marksizmin kendi versiyonunu öne süren ve 1960’lı yıllardan başlayarak uluslararası bir ün kazanan Herbert Marcuse, Amerika Birleşik Devletleri’yle Avrupa’daki yeni sol hareketin destekçisi ve savunucusu olmuştur. O, söz konusu eleştirinin ardından, estetik ve biyolojik değerlerin yüceltildiği bir toplum düzeni arayışına girmiştir.
Geleceğin toplumuna ilişkin görüşleriyle özgürlükçü bir komünist olarak nitelenen Herbert Marcuse; özgür, güzel, aydınlık, cinsel içgüdülerin bastırılmadığı, herkesin yeteneğine göre özgürce çalıştığı, çalışmanın bir oyun haline getirildiği, devletin baskıcı görevine gerek duyulmayan bir toplum düzenini özlemiştir.
Teknolojik ilerleme bir egemenlik sistemi doğurmuştur. Bu da insanı robotlaştırır. Satatükonun etkisiyle iletişim araçları insanları şartlandırıp toplumsal denetim araçları haline gelmişlerdir. İnsanların eleştiri gücü bu sayede ellerinden alınmış ve insanlar boyun eğmeye mahkum edilmişlerdir.
İlk bakışta hiçbir şey Herbert Marcuse‘nin 1941’de yayımladığı kitabı “Akıl ve Devrim”de öne sürdüğü “gerçeğin” doğru olmayabileceği tezinden daha mantıksızca gelemez. Okur, eğer gerçek olan doğru değilse o zaman ne doğrudur diye sorar. Ancak Marcuse’nin fikri kısmen Alman filozof Hegel’in gerçek olan mantıklı ve mantıklı olan gerçektir iddiasını devirme girişimidir. Marcuse bunun tehlikeli bir fikir olduğuna, çünkü bizi, gerçekte durum ne ise —mevcut siyasi sistemimiz gibi— onun mutlaka rasyonel olduğunu düşünmeye sevk edeceğine inanır. Bize, akla uygun gibi gelen şeylerin itiraf etmek istemeyeceğimiz kadar akıl dışı olabileceğini anımsatır. Aynı zamanda doğal karşıladığımız şeylerin pek çoğunun rasyonel olmayan doğalarını anlamamız için bizi sarsmak ister.
Aslında Herbert Marcuse kapitalist toplumlardan ve onların kendi deyişiyle “özgürlük ve baskıcılık, üretim ve yıkım, büyüme ve gerilemeden oluşan korkutucu uyumlarından” derin bir biçimde tedirgindir. İçinde yaşadığımız toplumların akla ve adalete dayandığını varsayarız, ama daha yakından baktığımızda onların ne inandığımız kadar adil ne de akla uygun olduklarını görebiliriz. Marcuse aklı önemsemez değildir, ancak aklın yıkıcı olduğuna ve içinde yaşadığımız toplumları sorgulamakta kullanılabileceğine dikkat çeker.
Marcuse için felsefenin amacı “rasyonalist bir toplum teorisidir”.
İlgili konular:
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM