Felsefe hakkında her şey…

Estetik nedir? Felsefede estetik

18.10.2022
Estetik nedir? Felsefede estetik

Alexander Gottlieb Baumgarten estetik sözcüğünü ilk kullanan filozoftur. O, 1735 yılında bitirdiği doktora çalışmasında estetik sözcüğünü özel bir bilim alanını adlandırmak için kullanmış, 1750-1758 yılları arasında yazdığı “Aesthetica” (Estetik) adlı çalışmasında da bu kavramın felsefenin bir dalı olarak özerkliğini, sınırlarını ve içeriğini ortaya koymaya çalışmıştır. Baumgarten, bunu yaparken doğrudan ve sadece estetik algı ve duyumun değil, daha çok genel anlamda duyu bilgisini irdelemeye ve duyumsal algının anlamlılığını irdelemiştir. Kısaca, onun amacı “duyumsal bilmenin bilimini” ortaya koymaktır. Bu anlamda Baumgarten’ın estetik yaklaşımı epistemik bir duyumsal algı kuramıdır.

Baumgarten’ın estetiği bir bilgi kuramı olmasının yanı sıra aynı zamanda bir çeşit mantıktır. Onun gözünde estetik, duyusal bilginin mantığıdır. Hem estetik hem de mantık yetkin bilgiye ve doğruluğa ulaşmayı hedefler. Estetik, duyuşsal alanın bilgisinin yetkinliği ve doğruluğuyla ilgilenirken, mantık akılsal bilginin yetkinliği ve doğruluğuyla ilgilenir.

Yeri gelmişken Baumgarten’ın estetik alanı mantıksal açıdan ele almasındaki amacının Leibniz ve Wolf akılcılığının eksik bıraktığı alanı doldurmak olduğunu belirtmemiz gerekir. Bu iki düşünür, akılcılığı sadece düşünsel alanda temellendirmeye çalışmış, duyular alanıyla ilgili herhangi bir şey söylememişlerdir. Baumgarten, düşünsel olanla duyumsal olanı rasyonalite açısından ilişkilendirerek bu eksikliği gidermeye çalışır.

Baumgarten’a göre estetik öyle bir alandır ki hem bir bilgi ve mantık kuramını hem de bir sanat kuramını içerir. Bu üç unsur onun Estetik adlı eserinin giriş paragrafında yaptığı tanımda açıkça görülür:

Estetik (özgür sanatlar kuramı, alt bilişsellik, güzel düşünme sanatı ve akla uygun düşünme sanatı olarak) duyumsal bilişin bilimidir” (Baumgarten, 1750/58: §1, aktaran Hammermeister, 2002:7).

Baumgarten’a göre, sanatın doğrusu mantıksal doğruya geçiş için gereklidir çünkü duyumsal biliş veya estetik kavram aracılığıyla bilinçsiz ve bulanık bilinçten açık ve seçik bilişe geçmek mümkün olur. Bu açıdan estetik, aklın yetkinleşmesinde bir hazırlayıcı ara basamaktır.

Baumgarten’a göre, bazı algılarımız açık ve seçik iken bazıları da bulanıktır. Bilme yetisi de açık seçik ya da bulanık olanın bilinmesine göre çeşitlenir. Salt akıl veya akıl yürütmeyle ilişkili olan üst bilme yetisi açık ve seçik algı sağlar. Duyumsal olanla ilişkili olan alt bilme veya aşağı bilme yetisi ise muğlâk, açık ve seçik olmayan algı kazandırır. Estetik, duyumsal bilmenin bilimi olduğuna göre açık ve seçik olarak bilinenin değil, muğlak ve bulanık olarak bilinenin bilimidir.

Öte yandan, estetik bilme, kendi yetkinliği olan ve kendi amacına ulaşan belli bir eylemdir. Estetik bilmenin görevi, muğlâk duyumsal çeşitliliğin açık algısal imgeye dönüştürülmesine, mantıksal bilişin yetilerine yardım etmektir. Aslında duyumsal biliş eksik veya hatalı biliş olarak düşünülmemelidir. Baumgarten’a göre, bir nesneyi muğlak, karmaşık veya ayırt edicisiz düşünmek bir hata değil, ruhun belli bir başarısı, yani bağımsız ve özerk bir bilme başarısı olarak görülmelidir (Hammermeister, 2002).

Demek ki alt biliş veya aşağı biliş rasyonaliten ve doğrudan tümüyle yoksun değildir. Alt biliş, bilişin duyumsal kipidir ve kendisi rasyonel olmamasına rağmen biliş yetisi onu rasyonele benzer hale getirir. Estetik, rasyonaliteye benzer veya yakın düşünme sanatıdır. Bu nedenle Baumgarten metafizik doğru ve mantıksal doğrunun yanı sıra üçüncü bir doğruluktan, estetik doğruluktan bahseder.

Ona göre, estetik doğruluğun nesnesi “ne kesindir ne de doğruluğu tam anlamıyla kavranabilir” (Baumgarten, 1750/58: §483, aktaran Hammermeister, 2002:10). İnsanoğlu her zaman mantıksal doğruyu yüceltir. Ama, mantıksal doğruluk, kesinlik sağlaması açısından önemli ve değerli olmasına karşın onun belli bir bedeli de vardır. Baumgarten’a göre, mantıksal doğrulukla kesinlik uğruna zengin duyumsal içeriği feda ederiz. Mantıksal doğru, estetik doğruluğun sağladıkları karşısında renksiz ve cansızdır. Baumgarten’ın sorduğu şu soru bu görüşü açıkça vurgular:

“Peki ama, soyutlama kayıp değilse nedir?” (Baumgarten, 1750/58: §560, aktaran Hammermeister, 2002:10).

Ona göre bu sorunun cevabı açıktır: Mantık ve soyutlama algıyı cansız ve renksiz hâle getirirken estetik doğruluk zenginliği, kaosu ve maddeyi çağırır.

Baumgarten’a göre, sanat eseri dünyanın amaçsal birliğini ve güzelliğini temsil eder, çünkü ondan dünyanın güzel bir biçimde yaratıldığını ve bir uyum içinde olduğunu öğreniriz. Baumgarten tek bir güzel nesnede daha geniş bir birliğin estetik sunumunu “güzel bir şekilde düşünme” diye adlandırır. Estetik duyum, bilişin duyumsal kipi olduğundan insan doğasının bir parçasıdır ve özellikle insanı hayvanlardan ayıran bir özelliktir. Doğal estetik pratikle geliştirilen bir şeydir ve uygun tekrarlamalarla güzel düşünme sanatına dönüşür (Baumgarten, 1750/58: § 47, §62, aktaran Hammermeister, 2002:10).

Kaynak: ESTETİK VE SANAT FELSEFESİ, s. 104-105, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2574, AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1544; Kitabın Yazarları: Prof. Dr. Demet TAŞDELEN, Prof. Dr. Aslı YAZICI

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...