Faydacılık ve Pareto
Son yüzyılın Adam Smith’den etkilenen faydacı düşünürleri, atomcu bir insan anlayışını ve düzen ve ilerlemenin insanların bireysel çıkar arayışları sonucunda ortaya çıktığını savunan evrimci bir toplum yaklaşımını benimseme eğilimindeydi.
Bireyler toplum içindeki yerlerini veya yaşam alanlarını çıkar arayışları sonucunda bulurlar ve toplumun karakteri üyelerinin nitelikleri tarafından belirlenir. Bu perspektife göre toplum bilimi bireyler üzerine araştırmalara dayanmalıdır. Aslında, faydacılar için rasyonalite ve mutluluk arayışı insan davranışlarını güdüleyen temel güçlerdir ve rasyonalite ve mutluluk arayışı, astronomideki çekim ilkesindekine benzer biçimde, toplumsal hayatta merkezî bir yer işgal eder.
Pareto, erken dönem çalışmalarında, faydacıların “kısıtlanmamış serbest piyasa koşulları optimum kolektif iyiye yol açar” görüşünü benimser, ancak meslek hayatının ortalarında hükûmet müdahalesinin klasik iktisatçıların ilkelerine ters düştüğünü, tekelci şirketler ve sendikaların serbest piyasanın işleyişiyle ilgili kabullere aykırı biçimde hareket ettiklerini fark eder.
Pareto, “bırakınız yapsınlar” ilkesinin ve serbest ticaret politikalarının en iyi ekonomik sistem olduğunu kanıtlamak için yıllarca uğraştıktan sonra, nihayetinde, hangi toplum biçiminin en iyisi olduğunu ‘ortaya çıkarmaya’ çalışanların basitçe kendi duygularını bilimsel araştırma kılıfı altında gizlediklerini anlar.
Pareto aslında Smith’in serbest ve açık rekabet savunusunu reddetse de arz ve talep yasaları konusundaki görüşlerini benimser. Pareto arz ve talep dinamiklerini ve diğer iktisadi güçleri betimlemek için yapısal denklemler formüle ederken iktisat bilimini önemli ölçüde geliştirir. Ayrıca, Smith’in iktisadi analizinde ima edilen denge süreçlerini toplumsal ve siyasal olguların analizini mümkün kılacak şekilde kullanır ve üzerinde belirli değişiklikler yapar. Pareto özellikle Smith’in Ulusların Zenginliği’ndeki toplumsal dünyanın denge noktalarına doğru eğilim sergileyen, ancak aynı zamanda bir özelliğin değerindeki değişikliklerle değişime uğrayan bir karşılıklı özellikler sistemi olarak görülebileceği fikrini benimser.
Pareto, faydacılığın yetersiz olarak gördüğü yanlarını sorgularken toplumsal düzen örüntülerini anlamak için temel önemde özelliklere ışık tutmaya çalışır. Bunlar güç, çıkarlar ve ideolojik rasyonelleştirmedir. O faydacı öğretileri öz olarak büyük ölçüde reddetse bile, faydacı analiz biçiminin unsurlarını alıkoyar. Özellikle döngüler, arz-talep ve denge gibi kavramlar onun sosyolojik sisteminin önde gelen unsurları hâline gelir.
Pareto iktisattaki bazı çalışmalarını yayınladıktan sonra iktisadi analizin iki yetersizliğini fark eder: (1) Birçok iktisadi modelde, değiştiği bilinen çoğu önemli faktörün sabit kaldığı varsayılır ve (2) iktisadi modellerde insan güdülerinin analizi basitleştirici olma eğilimindedir. Spencer’in bu iki konudaki erken dönem inceleme kitabı Pareto’yu kendi denge teorisini genişletmeye ve zamanla temelden değiştirmeye yöneltir.
İlk olarak Pareto, Spencer’in sosyal sistemlerin karşılıklı bağımlı doğası üzerine yazılarını ilginç bulur ve ardından, aynı sistemin parçaları olan sosyolojik ve iktisadi olguların aynı analiz yöntemleriyle araştırılması ve ortak bir teorik çerçeve içinde birlikte ele alınmaları gerektiği sonucuna varır. Gerçekte, toplumsal ve iktisadi olguları birbirlerinden bağımsız olarak araştırmanın onların karşılıklı bağımlılıklarının doğası hakkındaki en önemli teorik sorunları görmeyi engellediğini vurgulamaya başlar. İkinci olarak Spencer’ın erken dönem çalışmasını eleştirel bir çerçevede benimser: Çoğu insan davranışının mantıklı olmadığını ve bu nedenle eylemlerin rasyonelliğini varsayan iktisadi modellere tabi olmadıklarını vurgular.