Felsefe hakkında her şey…

Çeviri Faaliyetlerinin Rönesans Felsefesine Etkileri Nelerdir?

12.11.2019

Batı Skolastik düşüncesini oluşturan Hristiyanlıkla Grek düşüncesinin birleşimi, İslam düşüncesinden sadece biçimsel yönden değil özsel yönden de derin biçimde etkilenmiştir.

Patristik Dönem’e ait kilise teolojisi Platoncu yapıda olup St. Augustinus’un fikirleri 12. yüzyıla dek egemen olmuştur. Grek metinlerinin Arapça versiyonlarıyla İslam düşünürlerinin özgün eserleri ve yorumları Batı’ya ulaştığında ise Grek düşünce dünyasına ait bilgiler büyük bir zenginleşmeye yol açmış ve Platon’a karşı olan ilgi Aristoteles’e doğru yön değiştirmiştir. Ancak Aristoteles metinleri arasında farklılıklar olmuş ve Arapça çevirilerde sürekli bulanıklıklar olmuştur. Yine de orijinal Grek metinlerine sadık kaldıkları için Arapça kaynaklar değerini kaybetmemiş ve böylesine geniş ve değerli olan Arapça literatür 13. yüzyılda Batı’nın çalışmaları ve gelişiminde bir temel oluşturmuştur.

Bu temel üzerinden öncelikle manastır eğitiminden üniversitelere geçilmiş, sonra Aristoteles keşfedilmiş ve en sonunda da Dominiken ve Fransisken rahiplerinin verimli çalışmaları ortaya çıkmıştır. Paris ve Oxford üniversiteleri teoloji ve felsefede uzmanlaşırken İtalya; tıp ve hukuka ağırlık vermiştir. 13. yüzyılda hemen hemen tüm İslam kaynaklarına İspanya ve Kuzey Afrika yoluyla sahip olunmuştur. Sonuç olarak Patristik Dönem çalışmaları, Boethius’un Platon ve Aristoteles’e ait ilk çevirileri ile Arapça eserlerden oluşan bir birleşim meydana getirilmiştir.

İslam felsefesinin kavramsallaşması ve sistematik bir yapıya bürünmesinde özellikle Antik Yunan, Mısır ve Hint felsefelerinden Arapçaya yapılan çevirilerin etkisi büyüktür.

Çevirilen eserler, İslam coğrafyasında tartışmalarla irdelenmiş ve yorumlanarak özgün düşünceler oluşturulmuştur. Bu durum, Bağdat ve Tunus gibi yerleri bilim ve felsefenin merkezi konumuna getirmiş; astronomi, tıp ve felsefe gibi alanlarda gelişmeler olmuştur.

İslam dinini yayma düşüncesiyle Emevi ve Abbasi yönetimlerinin geniş bir coğrafyaya yayılması, beraberinde bilim ve felsefenin de bu coğrafyalarda gelişmesini sağlamıştır. 12. yüzyıldan itibaren görülen bu gelişme sürecinde Batı; ilk olarak İslam ilimleri, Antik Yunan, Hint ve Mısır eserlerini Arapçadan kendi dillerine çevirmeye başlamıştır. Batı’nın ilk çeviri merkezleri; İspanya’nın Toledo, İtalya’nın Sicilya ve Salerno şehirleridir. Çeviri merkezlerinin buradan başlamasının nedeni İslam kültürünün özellikle Toledo ve Sicilya’da uzun süre varlığını devam ettirmesidir. Aralarında Müslüman, Yahudi ve Hristiyanların bulunduğu mütercim bir grup; tıp, astronomi, kimya, felsefe ve mantık gibi alanların eserlerini çevirmiştir. Bu dönemde Aristoteles’in “Metafizik”, İbn Sînâ’nın “el- Kanun fi’t Tıp” ve Sahl b. Bişr’in “Astronomi Risalesi” gibi bilim ve felsefe eserleri çevrilmiştir. Bunun yanı sıra Kur’an-ı Kerim de tercüme edilmiştir.

Çeviri hareketinin yoğun olarak 16-17. yüzyılın sonlarına kadar devam ettiği görülmektedir. Batı, İslam felsefesiyle ve çeviri kitaplarıyla karşılaşmadan önce Antik Yunan felsefesinin yalnızca kutsal öğretileri destekleyen düşüncelerini almış, diğerlerini ise dışlamıştır. İki kültürün etkileşimi, Antik Yunan felsefesinin neredeyse tamamının Batı tarafından öğrenilmesini sağlamış ve dolayısıyla Rönesans’ın ortaya çıkmasının nedenlerinden biri olmuştur.

12. yüzyıl çeviri hareketinin tarihsel seyrine bakıldığında bazı önemli olaylar şu şekildedir.

• 12. yüzyılda Afrikalı Konstantin, Tunus’tan getirdiği tıp alanındaki eserleri Salerno’da Latinceye kazandırmıştır.

• 13. yüzyılda Roma İmparatoru II. Frederick, İslam ilimlerinin yakından öğrenilmesi için 1224’te Salerno’da bir üniversite kurdurmuş ve buraya mütercimlerin atanmasını sağlamıştır. Çeviri faaliyetlerinin Avrupa’ya yayılmasında bu üniversite kaynaklık etmiştir.

• 13. yüzyılda çeviri hareketi Almanya ve Fransa’ya yayılarak 14. yüzyılda bütün Avrupa’yı etkisi altına almıştır.

• Çevirilerle kazanılan birikim, başarılı bir dönüşüme uğramış ve 15. yüzyılda İtalya’da başlayacak Rönesans için zemin hazırlamıştır.

• 15. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar astronomi ve matematik bilginlerinin Latinceye çevrilen eserleri ve ele aldıkları problemlere yönelik çözümleri; bu yüzyıllarda yaşamış Kopernik, Galilei, Newton ve Leonardo D. Vinci gibi bilim insanlarının tartışmaları arasına girmiştir.

• Yunancadan Farsçaya çevirilen eserler, Tebriz ve Trabzon üzerinden Anadolu ile Bizans’a geçmiştir. 15. yüzyılda İstanbul’un Fethi’nden sonra Osmanlı’ya geçen tartışma ve problemler sentez bağlamında değerlendirilmiştir. Ayrıca ünlü matematikçi ve astronom Nasreddin-i Tusî’nin İslam âlimlerince problemleri çözülmüş olan trigonometriye yönelik eserinin ilk kez Osmanlı Dönemi’nde çevirisi yapılmıştır.

• İslam felsefesinde tartışılan problemlerin çeviriler yoluyla inanç, varlık ve bilgi gibi felsefi konularda Batı filozoflarını etkilediği görülmektedir.

• Çeviride ulaşılan kitap, buluş, harita ve aletler Avrupalı bilim insanları tarafından kullanılmış ve geliştirilmiştir. Bu durum, Avrupa’daki bilim çalışmalarında tekniğin de ilerlemesine katkıda bulunmuştur.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...