Felsefe hakkında her şey…

Sevündük’ün eğitim anlayışı

02.01.2023
402
Sevündük’ün eğitim anlayışı

Mehmet Ali Şevki Bey, ekolünün görüşleri doğrultusunda eğitimin önemine değinmekte ve sosyal bir kurum olan eğitimin toplumsal, ekonomik ve siyasal yapıya bağlı olduğunun altını çizmektedir. Ona göre, ülkemizin, ekonominin her alanında gereksinim duyduğu girişken iş adamları yetiştirecek bireyci bir eğitim felsefesine ihtiyacı vardır. Bireyler aileden ve okullardan aldıkları bu eğitim sayesinde iş yaşamında başarılı olacakları nitelikleri kazanmaları gerekmektedir (Sencer, 1988: 59). Batı Avrupa’nın gelişmesi, bireyci aile ve onun yetiştirdiği kişisel girişkenlerin ürünüdür. Sosyolojinin gösterdiği yola girmek için, aile ve tüm eğitim sistemini kökten değiştirmek gerekir. İş yaşamını örgütleyecek bağımsız ve bireyci kişilikler yetiştirecek bir aile ve okul eğitimi, toplumsal değişme ve gelişmenin yolunu açacaktır. Bu eğitim sistemi, bireyci aile tipi ve girişken kişilikler ortaya çıkaracaktır (Sencer, 1988: 64).

Eğitim konusundaki görüşlerini Science Sociale ekolü doğrultusunda ortaya koyan Mehmet Ali Şevki Bey’e göre, devlet müdahalesinin olduğu her yerde kadrolar tekdüze yetiştirilir. İngiltere’de ise okul sisteminin daha karışık gözükmesi devlet müdahalesinin sınırlı olmasındandır (Sevündük, 1934a: 7). Eğitim devlet sorumluğunda başarıya ulaştırılmalıdır ama özel eğitim olanaklarının gelişmesine de olanak verilmelidir. Makineleşme, eğitim ihtiyacını artırır ve zihni kültürün gelişmesine uygun bir zemin hazırlar. Batı’da okuma ve yazmanın genelleşmesi, pratik ve bilimsel bilgilerin yayılmasında, maddi işin basitlikten olgunluğa geçmesinde, ticarileşme ve makineleşme etkili olmuştur. Çocukların ve gençlerin eğitimi, ailenin geçim aşamaları sırasındaki bir olaydır. Eğitim ihtiyacını ülkenin teknik seviyesi, ailenin eğitim eğilimleri ve aile tipi belirler. Bireyin ait olduğu tabaka ile eğitimin gerçekleştirilmesi arasında yakın bir ilişki vardır (Sevündük, 1934a: 8-14).

Bir sosyal kurum olarak eğitimin toplumsal, ekonomik ve siyasal olaylarla ilişkisi bulunmaktadır. Bu nedenle, Osmanlı İmparatorluğu’nun Tanzimat ile başlayan merkezileşme süreci eğitim politikalarını da etkilemiştir. Ülkemiz her kesimden girişken iş adamları beklerken, okulda verilen eğitim, bireyleri kendi güçleriyle bir konum edinmelerini ve iş yaşamında başarılı olmalarını sağlayacak özellikler kazandıramadığından, ekonomide de gerekli başarılar gerçekleştirilememiştir (Sencer, 1988: 59).

Eğitim konusunda değerlendirmeler yapan Mehmet Ali Şevki Bey, halkın çoğunluğunun kısa süreli bir ilköğretim sınırını aşamadığını, hatta buna bile gerek duymadığını belirtir. Diğer yandan, orta ve yüksek okullar gözlem ve sentez gücünü, kişisel sorumluluk duygusunu, işbirliği alışkanlığını geliştiremeyen durgun bir eğitim çevresi hazırladığından, gençler hazır konumlar aramaya yönelmektedirler. Yine aileler zamanın güçlükleri karşısında çocuklarına yeni yetenekler kazandırma isteği gösterseler bile, ortaokul ve yüksek okullar bu isteği gerçekleştirememiştir (Sevündük, 1968: 287-302).

Kaynak: TÜRK SOSYOLOGLARI, s.  47-48, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2915 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1872

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...