Johann Gottlieb Fichte kimdir?
Johann Gottlieb Fichte, 1762 ila 1814 yılları arasında yaşamış ünlü Alman düşünürüdür. Saksonya’daki küçük bir köydeki fakir bir dokumacının oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Dokuz yaşına kadar dokumacılık ve çobanlık yapmıştır. Varlıklı bir çiftlik sahibi şans eseri onun zekâsını fark etmiş ve onu himayesine alarak bir okula başlatmıştır. Ancak bu kişinin ölmesi ile tekrar yoksulluk ve sıkıntı çekmeye başlayan Fichte üniversiteyi çok zor bitirebilmiştir.
Özel ders vererek para kazanmaya çalıştığı sıralarda bir öğrencisi sayesinde Kantvın felsefesiyle tanışan Fichte o günden sonra tüm hayatını onun felsefesini geliştirmeye adamıştır. Fichte, Kant’ın bir başlangıç yaptığına ve bu başlangıcın bir sisteme kavuşturularak tamamlanması gerektiğine inanmıştır. Bu sisteme ulaşmak için de bir çıkış noktası arar. Ona göre bu çıkış noktası süjedir, bilinçtir.
Burada iki yol vardır:
- Objeyi çıkış noktası almak, ki o zaman objenin yanında nasıl oluyor da bir suje, bir bilinç var olabiliyor sorusu ile karşılaşırız. Ona göre bu soru çözümsüzdür ve insanı determinizm ve mekanizme sürükler ve bu durumda özgürlük diye bir şey olamaz.
- Sujeyi çıkış noktası almak, bu durumda ise bilincin objeyi nasıl tasarımladığı sorusu ile karşılaşırız ve bu sorunun çözümü vardır.
Fichte’ye göre bilincin özü eylemdir. Böylece yola çıkan Fichte Kant’ın yanlış düşünme diye adlandırdığı diyalektik’i kullanarak ilerlemiştir. Ona göre bütün bilgimiz üç adımlı diyalektik bir hareketle oluşmaktadır:
- Objeyi “a, a’dır” gibi ortaya koyup kavramak.
- Objeyi “a, non-a değildir” gibi öteki objeler ile karşılaştırarak ayırt etmek.
- a ve non-a’yı içine alan bir kavram ile sınırlamak.
Onun verdiği bir örnek şöyle;
- Altını görüp tanırım.
- Onu bakırdan ayırt ederim.
- Onu bakır karşısında şu yada bu nitelikle sınırlanmış bir “maden” olarak kavrarım. Şimdi “ben” kendi özünü bilmek isterse önce kendisini bilmesi, düşünmesi gerekir.
Bu ise Fichte’ye göre bir eylemdir. Yine sonraki eylem ile “ben”, “ben olmayanı” karşısına koymalıdır ki kendisini ayırt edebilsin. Bu ben olmayan da doğa ve doğanın nedenselliğidir. Bu noktada doğa kendimizi bilmemizin bir aracıdır. Ancak Fichte’ye göre bilmek değil eylemek esastır. Bu nedenle bu noktada kalınamaz, benin amacı eylemdir yani özgür olan özünü gerçekleştirmek.
Fichte’de ahlak felsefesinin temeli özgürlük sorunudur. Anlak öğretisinin formunu sağlayan özgürlüktür. Ancak bu özgürlük bir eylemdir. İnsan bu eylem ile özgür olur. Bu eylemin amacı da özgürlük olmalıdır, yoksa eylem dış amaçlara yöneldiğinden özgürlük gerçekleşmez. Bu eylemin uygunluğuna da vicdan karar verir.
Vicdan’ın Fichte’de özel bir yeri vardır. Kant, “Genel bir yasa olmasını isteyebileceğin bir ilkeye göre eyle” demişti, Fichte “Vicdanına göre eyle” der. Burada Fichte’ye göre iyi olan, eyleme halidir, çünkü eyleme geçmek özgürlüğün gerçekleşmesidir. Kötü olan ise eylemsizliktir çünkü özgürlüğü yok eder. Ancak buradaki eyleme hali olarak doğal gereklilikler veya içgüdüler göz önünde bulundurulmaz, bu tür eylemler insanı edilgin yapar. Kişi doğal yönünü aşıp kendi Beninden dolayı eyleme geçmelidir ki özgür olabilsin. Doğal yön bu amaç için sadece bir araçtır.
Kişinin kendisini gerçekleştirmesi de üç aşamalıdır:
1. İsteme
Bu aşamada kişi hazza ve mutluluğa varmaya çalışır, hayvanlar gibi çevresinin uyarımlarına bağlıdır, sadece gereksinimleri karşılayacak araçlara yönelir, iştahını doyurmaya çalışır. Özgür değildir.
2. Egemen olma
Kişinin tek amacı egemen olmaktır, sadece iştah yerini egemen olmaya bırakmıştır.
3. Özgür olma
Bu durumda kişi diğerlerinin hak ve özgürlükleri karşısında kendi haz ve egemen olma arzusunu kendiliğinden, özgür olarak sınırlamayı bilir.
Fichte devlet ve hukuk konusunda da özgürlüğü temel alır. Ona göre hukukun tümel geçer bir yönü vardır ve bu insanın ilk ve doğal hakları olduğu fikrine bağlıdır. Kişinin özgürlük hakkı doğal bir haktır ve her kişi kendi özgürlüğünün başka kişilerin özgürlükleri ile sınırlanmış olduğunu kabul etmelidir. Ancak bu durumu koruyan bir güce ihtiyaç vardır. İşte devlet bu noktada ortaya çıkar. Ona göre kişi, devletin otoritesini kendisi istemeli ve devletin kendisini zorlayacağı yasayı da kendisi seçmelidir. Ancak Fichte, böyle demokratik bir devletteki vatandaşların kendi emekleri ile yaşayabilmeleri ve kaynakları hakça paylaşabilmeleri için devletin dışa kapalı olması gerektiğini savunur. Devletin ödevi ise yasaya kendiliğinden uyan kişiler yetiştirmektir, böylece zorlayan devlet ortadan kalkacaktır.
İLGİLİ KONULAR
- Fichte’nin öznel idealizm anlayışı
- Fichte’nin felsefi sistemi
- Fichte’nin ahlak kuramı
- Fichte’nin devlet ve siyaset kuramı
- Fichte’nin tarih tasarımı
Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım