Hippolyte Adolphe Taine Kimdir?
19. yüzyıl Fransız olguculuğunun önde gelen adlarından düşünür, eleştirmen ve tarihçi. Bilimsel yöntemi insan bilimlerinin incelenmesine uyarlamaya çalışmıştır. Edebiyat eleştirisine bilimsel bir yaklaşım kazandırmaya çalışmıştır.
Orta sınıf bir ailenin çocuğuydu. Bir süre evde özel öğrenim gördü. Avukat olan babasının ölümü üzerine annesi ile birlikte Paris’e gitti. Colege Bourbon ve yüksek öğretmen okulu (Ecole Normale Superievre)’nda yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra 1851’de fikir ayrılığı yüzünden felsefe agrejesi olamadı. Önce Nevers Koleji öğretmenliğine (1851-1852), sonra Poitiers kolejinde (1852) Belagat Kürsüsü öğretim üyesi yardımcılığına tayin edildi. Kısa süre sonra gözden düşerek Besancon Lisesi 6. sınıf öğretmenliğine verildi ve psikolojik meseleleri ele aldığı doktora tezi reddedildi. Bunun üzerine görevinden ayrılarak Paris’e döndü. Çok genç yaşta Hıristiyanlığı reddederek usçu bir tutum benimsemiş, bilginin tümü ile duyumsal deneyime, gözleme ve kontrollü deneye dayanması gerektiğini savunan ideoloji akımına yakınlık duymuş. Ayrıca Hegel ve Spinoza’nın metafizik düşüncelerinden etkilenerek, yaşamın ve evrenin nedenselliği üzerinde düşünmeye başlamıştır.
Paris’te verilen felsefe eğitimi, Victor Cousin’in o dönemde yaygın kabul gören eklektik felsefesine dayanıyordu. Öğrenimi boyunca üniversite ile sık sık çatışmaya girdiği için, sonunda Taine’in diploma alması engellendi. Üniversite yaşamında uzak kaldığı dönemde, son derece üretken bir yazar olarak kendini gösteren Taine, polemiğe yatkın üslubuyla olduğu kadar, kitaplarının konularıyla da dikkat çekti.Taine, 1852’de Paris’e dönerek edebiyat doktorası için De Personis Platonicis (Platon’un Karakterleri Üzerine) adlı tezi yazdı. Ardından La Fontaine et ses Fables (1861; La Fontaine ve Fablları) adıyla kitaplaştırdı. 1853’te doktorasını tamamladıktan sonra Essai sur Tite-Live (1856; Titus Livius Üzerine Deneme) adlı yapıtını yayımladı. Bu yapıttaki felsefi bakışıyla sert eleştirilere hedef olduysa da, Academie Francaise tarafından ödüllendirildi. Bu dönemde bilim derslerine de girerek özellikle fizyoloji konusunda bilgi edindi. İleride gerçekleştireceği psikoloji çalışmalarında bu bilgilerden yararlanacaktı. 1854’de hastalığı nedeniyle çıktığı tatilden yararlanarak Voyage Aux Eaux Des Pyreneese (1855; Pirene Surlarına Yolculuk) adlı kitabını yazdı.
Hippolyte Adolphe Taine 21 Nisan 1828 – 5 Mart 1893 tarihleri arasında yaşamış olan 19. yüzyıl Fransız olguculuğunun önde gelen adlarından düşünür, eleştirmen ve tarihçidir.
Bilimsel yöntemi insan bilimlerinin incelenmesine uyarlamaya çalışmıştır. Edebiyat eleştirisine bilimsel bir yaklaşım kazandırmaya çalışmıştır.
21 Nisan 1828’de Ardenler’de Vouzier’de doğdu, 5 Mart 1893’te Paris’te öldü. Orta sınıf bir aileden geliyordu. Avukat olan babasının ölümünden sonra, annesiyle birlikte Paris’e yerleşti. Yükseköğrenimini Ecole Normale Superieure’de tamamladıktan sonra, bir süre öğretmenlik yaptı. 1853’te doktora tezinin kabul edilmesine karşın, Louis Bonaparte’m siyasi rejimine karşı olması, akademik kariyer yapmasını engelledi. Üniversiteyle ancak 1864’ten sonra, Paris’ teki Ecole de Beaux Arts’da estetik ve tarih dersleri vermeye başlayarak ilişki kurabildi. 1883’e değin sürdürdüğü bu görevi sırasında, 1878’de Fransız Akademisi’ne üye seçildi.
Orta sınıf bir ailenin çocuğuydu. Bir süre evde özel öğrenim gördü. Avukat olan babasının ölümü üzerine annesi ile birlikte Paris’e gitti. Colege Bourbon ve yüksek öğretmen okulu (Ecole Normale Superievre)’nda yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra 1851’de fikir ayrılığı yüzünden felsefe agrejesi olamadı. Önce Nevers Koleji öğretmenliğine (1851-1852), sonra Poitiers kolejinde (1852) Belagat Kürsüsü öğretim üyesi yardımcılığına tayin edildi. Kısa süre sonra gözden düşerek Besancon Lisesi 6. sınıf öğretmenliğine verildi ve psikolojik meseleleri ele aldığı doktora tezi reddedildi. Bunun üzerine görevinden ayrılarak Paris’e döndü. Çok genç yaşta Hıristiyanlığı reddederek usçu bir tutum benimsemiş, bilginin tümü ile duyumsal deneyime, gözleme ve kontrollü deneye dayanması gerektiğini savunan ideoloji akımına yakınlık duymuş. Ayrıca Hegel ve Spinoza’nın metafizik düşüncelerinden etkilenerek, yaşamın ve evrenin nedenselliği üzerinde düşünmeye başlamıştır. Paris’te verilen felsefe eğitimi, Victor Cousın’in o dönemde yaygın kabul gören eklektik felsefesine dayanıyordu. Öğrenimi boyunca üniversite ile sık sık çatışmaya girdiği için, sonunda Taine’in diploma alması engellendi. Üniversite yaşamında uzak kaldığı dönemde, son derece üretken bir yazar olarak kendini gösteren Taine, polemiğe yatkın üslubuyla olduğu kadar, kitaplarının konularıyla da dikkat çekti. Taine, 1852’de Paris’e dönerek edebiyat doktorası için De Personis Platonicis (Platon’un Karakterleri Üzerine) adlı tezi yazdı. Ardından La Fontaine et ses Fables (1861; La Fontaine ve Fablları) adıyla kitaplaştırdı. 1853’te doktorasını tamamladıktan sonra Essai sur Tite-Live (1856; Titus Livius Üzerine Deneme) adlı yapıtını yayımladı. Bu yapıttaki felsefi bakışıyla sert eleştirilere hedef olduysa da, Academie Francaise tarafından ödüllendirildi. Bu dönemde bilim derslerine de girerek özellikle fizyoloji konusunda bilgi edindi. İleride gerçekleştireceği psikoloji çalışmalarında bu bilgilerden yararlanacaktı. 1854’de hastalığı nedeniyle çıktığı tatilden yararlanarak Voyage Aux Eaux Des Pyreneese (1855; Pirene Surlarına Yolculuk) adlı kitabını yazdı.
Üniversite yaşamından uzak kaldığı dönemde, son derece üretken bir yazar olarak kendini gösteren Taine, polemiğe yatkın üslubuyla olduğu kadar, kitaplarının konularıyla da dikkat çekti. 1855’te Titus-Livus üzerine yazdığı bir denemeyle Fransız Akademisi Ödülü’nü kazandı. Çağdaşı Fransız düşünürlerini eleştirdiği Les philosophes français du XIX siecle’de (XIX. Yüzyılda Fransa’da Klasik Filozoflar) üniversite çevrelerine egemen olan Victor Cousin’in seçmeci felsefesini yerdi ve kendi pozitivist bilgi kuramını ortaya koydu. 1861’de yayımladığı La Fontaine et ses fables’dz (“La Fontaine ve Fabl’ları”) estetik anlayışının yanı sıra, ırksal farklılıkları coğrafya ve iklim koşullarıyla açıklayan bilimsel Belirlenimcilik (Determinizm) öğretisini de ortaya koydu. Bu öğretiyi Histoire de la litterature anglaise’de (“İngiliz Edebiyatı Tarihi”) daha da geliştirdi. Kültür ve edebiyat tarihine yaklaşımını sergilediği bu kitapta, estetik ya da tarihsel her olgunun altında aynı büyük nedenlerin olduğunu, bunların ırk, çevre ve zaman öğelerinden oluşan bir yasalar sistemiyle açıklanabileceğini savundu.
Taine felsefe sorunlarını deney ve gözlem yöntemiyle ele alır. Ona göre, felsefe, doğayı ve onun genel yasalarını açıklamaya çalışmalıdır. Çünkü bilimin konusu doğanın duyularla algılanan, görünen ve gerçekten var olan olaylarla onların bağlı bulunduğu temel ilkelerdir. Her varlık uzayan, kesintisiz bir olaylar çizgisidir. Nesnelerin, olayların karşıt durumlar alması da doğa yasası gereğidir. İnsan ancak bir düşünce akışı içine girince (contemplation) evreni düzenleyen yüce ve uyum kaynağı varlığı kavrayabilir. Bu varlık, dinlerin savunduğundan başka bir Tanrı’dır, daha açığı Tanrı doğadır, doğa Tanrı’dır. Bütün nesnel varlıklar Tanrı’dır. Taine’e göre psikolojik olaylar fizyoloji verilerine bağlıdır. Duyumlarla düşünceleri yaratan koşullar sinir odaklarını oluşturan öğelerdeki devinimlerdir. Gerçekte düşünceyi doğuran düş gücü, onu yaratan da duyumlardır. İnsanda, yaratıcı etken olarak duyum ve içgüdü dışında bir kaynak yoktur. Bütün bilgilerin kaynağı deney, deneyin algısını sağlayan duyular, duyularla alman izlenimler ise duyumlardır.
İkinci İmparatorluk’un sonu anlamına gelen 1870-1871 Fransa-Prusya Savaşı’nda Fransa’nın yenilgisinden çok etkilenen Taine, bu tarihten sonra uzun yıllar, Fransa’nın yenilgisinin nedenlerini geçmişte aradığı bir tarih kitabı üzerine çalıştı. Les origines de la France contemporaine (“Çağdaş Fransa’nın Kökenleri”) adlı bu kitabında, Fransa’nın devrimci altüst oluşlara olan eğilimini, 18.yy düşünürlerinin öğretilerinin ve dinsel kurumların etkilediğini ileri sürdü. Sonradan Maurras gibi yazarlarca benimsenen bu görüşü, Fransa’da muhafazakâr hareketin kuramsal temellerinden biri oldu. Tüm yaşamı boyunca doğa bilimlerinin yöntemlerini insan bilimlerine uyarlamaya çalışan, ülkesinde Pozitivizm’in önde gelen savunucularından olan Taine’in görüşleri, edebiyat alanında Doğalcılık (Natüralizm) akımının kurucularından Zola tarafından benimsenmiştir.
Ayrıca bakınız:
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 3. Sınıf “Çağdaş Felsefe Tarihi” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Ord. Prof. Dr. Ernst von Aster – İlkçağ ve Ortaçağ Felsefe Tarihi; Prof. Macit Gökberk – Felsefe Tarihi