George Edward Moore
George Edward Moore yirminci yüzyılın başlarında oldukça etkili olan bir İngiliz filozofuydu. Kariyeri çoğunlukla Bertrand Russell ve daha sonra Ludwig Wittgenstein ile birlikte ders verdiği Cambridge Üniversitesinde geçti. Bu iki filozofun aynı dönemde bulunmaları Cambridge felsefesinin “altın çağı” olarak adlandırılmaktadır.
George Edward Moore‘un felsefeye başlıca katkıları metafizik, epistemoloji, etik ve felsefi metodoloji alanlarında olmuştur. Moore, epistemoloji alanında sağduyulu realizmin kararlı bir savunucusu olarak hatırlanır. Bir yandan şüpheciliği, diğer yandan da “sıradan insanların” (filozof olmayanların) sağduyuya dayalı inançlarını geçersiz kılacak metafizik teorileri reddeden Moore, kariyeri boyunca sağduyulu-realist epistemolojinin üç farklı versiyonunu savunmuştur.
Moore’un epistemolojik ilgisi, büyük ölçüde bilincin ontolojisine odaklanan metafizik çalışmalarının çoğunu da etkilemiştir. Bu bağlamda George Edward Moore, yirminci yüzyılın başlarında Anglo-Amerikan epistemolojisine egemen olan duyu verileri tartışmasında önemli bir ses olmuştur.
Moore etik alanında, ahlaki ve ahlaki olmayan özellikler arasındaki farkı ortaya koymasıyla ünlüdür ve bunu doğal olmayan ve doğal olan terimleriyle ifade etmiştir. George Edward Moore‘un ahlaki olanı doğal olmayan olarak sınıflandırması, yaklaşık 1960 yılına kadar Anglo-Amerikan akademisinde ahlak felsefesinin dayandığı temellerden biri olacaktır.
Moore‘un felsefe yaklaşımında sınırlı sorunlara odaklanmak ve büyük sentezlerden kaçınmak vardı. Yöntemi, filozofların kendilerini ifade ettikleri anahtar terimlerin anlamlarını incelerken, açıklık, titizlik ve argümantasyon gibi ideallere örtük bir şekilde bağlanmayı sürdürmektir. Felsefi üslubunun bu yönü yeterince yeni ve dikkat çekiciydi ki pek çok kişi bunu felsefi metodolojide bir yenilik olarak gördü. Bu nedenle George Edward Moore, Bertrand Russell ile birlikte, yaklaşık 1930’lardan bu yana İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde akademiye hâkim olan felsefe tarzının, yani analitik felsefe sisteminin kurucusu olarak kabul edilmektedir.
George Edward Moore
George Edward Moore, 1873 yılında bir doktorun oğlu olarak Londra’nın banliyösünde doğdu. Dullwich College’da ve 1892’den itibaren Cambridge’de Trinity College’da öğrenim gördü. 1898’de Tirinity College’da akademi üyesi (İng. fellow) unvanı aldı.
Cambridge’deki ilk yılının sonunda, kendisinden iki sınıf ileride bulunan Bertrand Russell ile tanıştı. Russell, kendisini felsefe okuması için teşvik etti. Moore, 1925 – 1939 yılları arasında, Cambridge Üniversitesi’nde zihin felsefesi ve mantık profesörü olarak akademik çalışmalarını sürdürdü. Moore, sağduyuya dayalı felsefe anlayışının önde gelen savunucusudur. Ahlâk felsefesi alanında doğalcılık karşıtı anlayışı savunmuştur. Kendi adıyla anılan bir paradoksu ortaya koymuştur. Yaşadığı dönemde, felsefe camiasında oldukça etkili olmuştur. Mind dergisinin editörlüğünü üstlenmiştir. 1918 ve 1919 yıllarında Aristotelian Society’nin başkanlığını üstlenmiştir. 1958 yılında hayata veda etmiştir.
Gottlob Frege, Bertrand Russell ve Ludwig Wittgenstein ile birlikte, adı analitik felsefe geleneğinin kurucuları arasında yer alır. İngiliz felsefesinde idealist yaklaşımların etkisinin ortadan kaldırılması sürecinde, son derece etkili ve belirleyici olmuştur. Çok açık ve konuları kuşatan bir yazı dili geliştirmiştir. Genel olarak felsefenin, bilimlerle karşılaştırıldığında yeterince ilerlemeci olmadığından yakınmıştır.
Ahlâk felsefesi üzerine görüşlerini ifade ettiği Principia Ethica başlıklı kitabı ile “The Refutation of Idealism”, “A Defence of Common Sense” ve “A Proof of the External World” başlıklı makaleleri en etkili eserleri sayılmaktadır.
Yazan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
İlgili konular: