Nyssalı Gregor
Nyssalı Gregor hayatını Anadolu’nun göbeğinde, Kapadokya’da geçirmiştir. Kardeşi Muhteşem Basil ve arkadaşı Nazianzuslu Gregory ile birlikte Kapadokyalılar olarak anılan üç kilise mensubunun felsefi açıdan en yetkin olanıdır.
Kapadokyalılar hep birlikte, Augustinus’un (MS 354-430) Batı’da yaptığı gibi, Doğu Roma İmparatorluğu’nda Hristiyan Ortodoksluğunu yeniden inşa etme çabası gütmüşlerdir. Nyssalı Gregor, pagan kültürüne meyilli Yunan felsefe okullarının yanı sıra hem Yahudi hem de Doğu Hristiyan geleneklerinden ilham alan ve daha sonraki Bizans ve hatta muhtemelen modern Avrupa düşüncesini etkileyecek özgün bir sentez oluşturan önemli bir düşünürdür.
Nyssalı Gregor‘un eserlerindeki ana tema Tanrı’nın aşkın doğası ile içkin gücü arasındaki ayrımdır ve felsefesinin büyük bir kısmı bu ayrımı diğer alanlara, özellikle de dünyaya, insanlığa, tarihe, bilgiye ve erdeme uyarlamaya yöneliktir. Bu, onu doğa-güç ayrımını genel bir kozmolojik ilke olarak genişletmeye, özellikle Tanrı’nın suretinde yaratıldığını düşündüğü insan doğasına uygulamaya ve insan yaşamının amacının tam anlamıyla Tanrı’nın sonsuz doğası gibi olması gerektiği önermesi üzerine bitmeyen bir düşünsel ve ahlaki mükemmeliyet teorisi geliştirmeye götürmüştür.
Nyssalı Gregor, kendi döneminde rağbet gören filozoflarla tam bir uyum içindedir. Onun eserlerini okurken Platoncu diyaloglara yapılan atıfların çokluğu karşısında şaşırmamak elde değildir. Yine de Cherniss’in yaptığı gibi, “Gregory Platon’un doktrinine sadece Hristiyan isimleri vermiş ve buna ‘Hristiyan teolojisi’ demiştir.” demek hata olacaktır.
Gregory’nin düşüncesinde ancak İbrani kökenli olabilecek belirgin bir doğrusal tarih görüşü vardır. Dahası, okuyucu Nyssalı Gregor‘de sadece Bizanslı haleflerini değil, aynı zamanda John Locke (1632 – 1704) ve Immanuel Kant (1724 – 1804) gibi modern düşünürleri de önceleyen bir özgünlük keşfedecektir.
Nyssalı Gregor, en son 381 senesinde düzenlenen Konstantinopolis Konsili’nde Aryanizm’in nihai bir yenilgiye uğratılmasında rol almıştır ve MS 395 senesinden sonra kendisinden bir daha haber alınamamıştır.
Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım