2000’li Yılların En İyi Felsefe Filmleri
Film bitti. Kapanış jeneriği perdede görünüyor ve ardından siyah ekranda, filmin künyesi beyaz harflerle yavaş yavaş akmaya başlıyor.
Yanınızda oturan kişi, salondaki hareketlenmeyle birlikte ancak uyanabiliyor. Çıkışa doğru yürüyen insanlar kendi aralarında sessizce mırıldanıyorlar. Ve sen… Sen öylece oturuyor ve donuk gözlerle ekrana bakmaya devam ediyorsun. Her şey birbirine karışmış durumda: düşüncelerin, izlenimlerin, az önce seyrettiğin görüntüler ve işittiğin diyaloglar kafanın içinde düzensiz öbekler oluşturuyor.
Evet, size önereceğimiz bu filmleri seyrettikten sonra yaşayacağınız duygular hemen hemen bunlar… Ağzınızda kalacak olan tat çok tuhaf; ama yine de karşı konulamaz derecede güzel olacak. Burada sizlere Sinemanın Tadı’nı 21. yüzyılın en iyi felsefi filmlerinin bir listesiyle sunuyoruz!
Konu Başlıkları
2000’li Yılların En İyi Felsefe Filmleri
Irrational Man (2015)
Annesi, kendisi henüz on iki yaşındayken intihar eden; en iyi arkadaşı Irak’ta bir patlamada ölünce ayrı bir travma daha geçiren ve hayata dair bakışı alt üstolan, bu olayın üstüne birdenbire şiir yazmayı bırakan, yaşamdan alınacak kişisel hazları artık alamaz duruma gelen, yaşamının heyecan yönünü kaybeden bir felsefe öğretmeninin hikâyesi…
Kant’ın ödev ahlakından Kierkegaard’ın korku ve umutsuzluğuna; Husserl fenomenolojisinden Simone de Beauvoir’in kadın-erkek arasındaki güç ilişkilerine; Heidegger’in faşizm anlayışından Sartre’ın, “cehennem başkalarıdır”ına; Kant’ın ahlak felsefesi anlayışının örnek felsefi problemleri üzerine kurulu bir düşünsel ve eğlenceli seyir…
Voyagers (2021)
“Voyagers”; ABD, Çekya, Romanya ve İngiltere ortak yapımı, çok milletli bir fütüristik bilim kurgu, gerilim filmi.
Filmde özellikle insanlığın doğasına ve toplulukların nasıl yaşadığına dair yazılmış ütopik kitaplardan ve filmlerden bolca esinlenme mevcut. Bunlardan birkaçını “Sineklerin Tanrısı”, “Cesur Yeni Dünya”, “Evrenin Ötesi”; “The Island”, “Passengers” olarak sıralayabiliriz.
Filmin felsefi, sosyolojik, psikolojik birçok konuya da değindiğini ve eleştiri yönelttiğini de söylemek de gerekiyor.
Mr. Nobody / Bay Hiçkimse (2009)
“Mr. Nobody” dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Nemo’nun yaşamış olabileceği farklı hayatları anlatıyor bize.
Her bir yaşam hikâyesi, diğer evrenlerdeki diğer hikâyelerinden daha gerçekçi… Bu evrenler arasındaki geçişler, Nemo’nun geçmişte verdiği birtakım kararlara dayanıyor. Örneğin Nemo annesiyle babası ayrıldıklarında babasıyla mı kalacaktır, yoksa annesiyle mi yaşayacaktır? Okul balosunda dans ettiği ilk kızla mı evlenecektir, yoksa çaresizce âşık olduğu bir başka kızın peşinden mi koşacaktır? Yüzme bilmediğini arkadaşlarına söyleyecek midir, yoksa bunu onlardan saklayacak mıdır?
“Kader” konusunu ahlak felsefesi zeminde tartışan “Mr. Nobody”; insanın yaşamını kendi iradesiyle aldığı kararlar mı, yoksa farklı belirleniş biçimleri mi karakterize etmektedir sorusunu özgürlük problemi çerçevesinde ele alıyor.
Bu muhtemelen geçmişin, bugünün ve geleceğin bir şekilde bir arada bulunduğu en iyi film…
The Man from Earth / Dünyalı (2007)
Bir tarihçi, bir antropolog, bir arkeolog, bir psikiyatr, bir biyolog ve bir de teolog. Üç sosyal bilim, iki doğa bilimi ve bir de din. Tek mekân, bu mekânda olan tek şey ise entelektüel seviyesi yüksek bir diyalog. Bu filmin en gerçekçi ve oturaklı, en değerli yanı işte bu müthiş dengedir.
Son derece sıra dışı. Bir kara delik gibi seyredeni kendine çeken ve daha fazlasını arzulamaya sebep olan bir felsefi şölen. Göze, kulağa ya da bedenin herhangi bir doyum alanına değil; akla, düşünceye ve yoruma hitap eden tertemiz bir nefes…
Akıl sahibi, açık fikirli, sorgulamaktan korkmayan, olasılıklardan doğacak herhangi bir sonuca hazırlıklı olan bir fikirsel zemine ve akli varoluşa sahip herkesin muhakkak seyretmesi gereken bir düşünce seli…
The Village / Köy (2004)
Sabit bir mekânda geçen sabit bir zamanda, sabit bir inançla biçimlenen sabit kurallarla çevrili sabit bir yaşam…
“The Village” korku, kontrol, kaygı, ölüm, suç gibi kavramları ahlaki bir zemininde işleyen sağduyunun, vicdanın ve hümanizmin karanlık dünyasını bize anlatıyor.
Hem modernitenin hem de Orta Çağ’ın skolastik yapısının bir eleştirisi olan film, eski Avrupa’nın mitsel ve toplumsal altyapılarıyla besleniyor. Katı muhafazakârlık vurgusuyla “The Village” bir Orta Çağ alegorisidir.
“The Village” Orta Çağ’da ve hatta günümüzde de Kilisenin ya da muhafazakâr tutuculuğun toplum üzerinde nasıl hâkimiyet kurduğunun, bu hâkimiyetin dogmatik ve bağnaz yapısının hümanizm ile nasıl kırıldığının anlatısı…
Stranger Than Fiction / Lütfen Beni Öldürme (2006)
Hayatımızın hikâyesi zaten yazılmışsa senaryoyu değiştirebilir miyiz? Geleceğin ne getirdiğini bilmek hayatımızı etkiler mi yoksa ne yaparsak yapalım önceden belirlenmiş bir yolu mu izlemek zorundayız? Hayatlarımızı biz mi kontrol ediyoruz, yoksa başka bir planın veya taslağın bir parçası mıyız?
Fatalizm zeminli teolojik bir sembolizmle yüklü özgün ve keyifli bir film “Stranger Than Fiction”.
İçinde kendinizi bulacaksınız.
Hannah Arendt (2012)
“Hannah Arendt”, Alman siyaset bilimci ve filozof Hannah Arendt’in yaşamından bir kesiti konu alan müthiş bir felsefi biyografi filmi.
Margarethe von Trotta’nın yönettiği, Hannah Arendt’in hayatının bir kesiti üzerinden Adolf Eichmann davasının anlatıldığı filmde yargılanan tek kişinin Eichmann olmadığını, aynı zamanda yargılanmaya devam edilen diğer kişinin de Arendt’in kendisi olduğunu seyredeceğiz.
Arendt felsefesi üzerine kurulu bir ahlak felsefesi eleştirisi ve duygu-akıl karşıtlığı tartışmasını seyredeceksiniz.
Kosmos (2009)
“Kosmos” çokça metafor içeren bir modern dönem alegorisi.
Din, ahlak, tasavvuf gibi unsurların fantastik bir zeminde ağırlıklı olarak kullanıldığı filmde öne çıkan alegorik anlatım, “sevgi” kavramının insani varoluştaki çalkantısını ele alıyor.
Yabancılaşma, benlik, içselleştirme gibi sosyal vurgulara da sıkça temas edilen “Kosmos” izleyen herkesin, üzerine kendi felsefesini kurabileceği nadide bir eser.
Le tout nouveau testament / Yeni Ahit (2015)
Eğlenceli bir hiciv, ilham veren fikirlerden oluşan bir havai fişek gösterisi ve baştan sona bir büyük patlama.
“Le tout nouveau testament”, bir fantezik kara komedi. Yaşamın, ölümün, aşkın, tanrının, varoluşun anlamıyla ilgili ebedi felsefi soruları ele alan bu yapımda ağır bir din eleştirisi bulacaksınız.
Hem eğlenmek hem de düşünmek için bir film arıyorsanız, bu film tam size göre.
Kynodontas / Köpek Dişi (2009)
“Kynodontas” ya da daha çok bilinen adıyla “Dogtooth” bir ağır toplum eleştirisi.
Baştan sona sosyoloji, felsefe, mantık ve psikoloji yüklü, altı kişilik bir toplumsal yaşam eleştirisi “Kynodontas”. Özellikle barındırdığı dil felsefesi, kültür ve toplumsallaşma gibi konulara dönük vurgularını çok sert ve güçlü biçimde dile getiren film, baştan sona insani varoluşun yaratımları olan toplumsal algı ağını ve kültürü yerle bir etmek üzerine kurulu…
Rahatsız edici vuruculuğuyla, yaşantınıza farklı kavramsal bakış açıları katacak, ağır bir film.
A Ghost Story / Bir Hayalet Hikâyesi (2017)
“A Ghost Story”; kayboluş, ölüm, sonsuzluk gibi konular üzerine kurulu güzel ve dokunaklı bir sanat yapımı.
Film, insanların birilerini kaybettiklerinde neler yaşadıklarını ve ölüm olgusunun ne kadar üzücü; ama aynı zamanda da ne kadar hayatın doğal bir parçası olduğunu ifade şaşırtıcı bir temayla ifade ediyor.
“A Ghost Story”; zaman, varoluş, yaşam, ölüm, aşk, sevgi, bağlılık, keder, kader, kayboluş gibi kavramları Sisifos düzleminde ele alıyor.
Eternal Sunshine of the Spotless Mind / Sil Baştan (2004)
“Eternal Sunshine of the Spotless Mind”, yaşamın nasıl sürdürülmesi gerektiğine dair bir felsefi öğreti…
Hepimiz insanlar olarak kusurlu varlıklarız. Bunun farkına varmalıyız, hatalarımızı kabullenmeli ve onları asla unutmamalıyız; ve her şeye rağmen birbirimizi sevmenin kaderimiz olduğunu da zihnimize kazımalıyız.
Bu film gerçekten harika bir aşk hikâyesi; son derece saf ve etkileyici… Şimdiden modern klasiklerden birisi hâline gelen “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” hayatınıza dokunacak bir anlatım.
No Country for Old Men / İhtiyarlara Yer Yok (2007)
Cormac McCarthy’nin aynı adlı romanından uyarlanan “No Country for Old Men”, Anton Chigurh ve Llewelyn Moss karakterlerinin bir uyuşturucu pazarlığı içerisinde yollarının kesişmesi ile yaşananları konu ediyor.
Film belki de Coen Kardeşler’in en iyi filmi. Gangster filmlerinden herhangi birine aşina iseniz filmin olay örgüsü size oldukça basit gelecektir. Filmi, birçok dolambaçlı yolu ve birden fazla hikâye çizgisi olmamasına rağmen, ne sıkıcı ne de durağan bulacaksınız.
En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Oscar’larını kazanan “No Country for Old Men”in bu başarısının ardında derin bir felsefi zemin yatıyor.
Bir kader, vicdan, ahlak, din, ekonomi, şiddet ve düzen eleştirisi olan “No Country for Old Men” oyuncu seçimlerinden hikâyesine, hazırlık aşamasından uyarlandığı romanla ilişkisine, yakın dönem Amerikan sinemasının en önemli eserlerinden birisi.
The Fountain / Kaynak (2006)
Darren Aronofsky’nin altı yıl sinemadan uzak kalmasına sebep olan üçüncü uzun metraj filmi “The Fountain”a, “Pi” ve “Requiem for a Dream” ile kendini kanıtlayan ve özgüven kazanan yönetmenin meydan okuması olarak bakılabilir.
Merak uyandırıcı ve açık uçlu filmleri eğlenceli ve değerli buluyorsanız “The Fountain” tam size göre. Aronofsky, her izleyenin kendi cevaplarını bulmasını istediğinden, haklı olarak filmin hangi gerçeklikte geçtiğini açıkça vermekten kaçınıyor. Öyle ki film size kendi inançlarınız ve görüşleriniz doğrultusunda, filmi kafanızdaki olay örgüsüne ve sona göre kurgulama ve yorumlama şansı verecek.
Melancholia / Melankoli (2011)
“Melancholia”, Lars Von Trier’in ‘Depresyon Üçlemesi’nin ikinci filmi. Üçlemenin birinci filmi “Antichrist” ve son filmi de ülkemizde vizyona girmesi yasaklanan ve büyük tartışmalara yol açan “Nymphomaniac”.
Hayatı anlatış tarzı ve filmlerinde kullandığı tekniklerle tartışmaları, beğenileri ve aynı zamanda bütün eleştiri oklarını üstüne çeken yönetmen Lars Von Trier’in “Melancholia” filmi mutlaka izlenmesi gereken, sanatsal açıdan her bir karesinde farklı anlamlar barından bir film.
Toplumun herkese göreliği içinde bireylerin kendileri için benimsedikleri yaşam biçimleri, bu biçimlerin getirdiği standartlar ve bu standartların belirlediği günlük rutinler ve ritüeller… Bunların içerisinde birçok algısını ve dolayısıyla sorgulama yetisini kapatmış olan bireylerin varlığı… İşte “Melancholia” tam anlamıyla depresif bozukluklardan ilham alan ve bu bozuklukların evrelerini ustalıkla işleyen bir film.
Noah / Nuh: Büyük Tufan (2014)
Herkesin az çok bildiği Nuh Tufanı’nı “İncil” ve “Tevrat”ı ele alarak senaryolaştıran Aronofsky bilindik anlatıyı kendi tarzıyla harmanlayarak beyazperdeye aktarıyor.
Dünyanın sonu gelmeden hemen önce bu sondan sonra dünyayı daha güzel bir hâle getirebilmek için yalnızca hayvanları ve kendi ailesini kurtarmak amacıyla Tanrı tarafından görevlendirilen Nuh, bu görev için bir gemi inşa ediyor. Aranofsky bu bilindik anlatıya kendi yorumunu katarak filmi olabildiğince sıradanlıktan kurtarıyor.
Henüz ilk sahneden itibaren filmi kendi bakış açısıyla çektiğinin mesajlarını veren yönetmen özellikle insanoğlunun dünyayı ne hâle getirdiğini çok sert bir dille eleştiriyor. Bunu yaparken de her ne kadar din üzerine bir film yapmış olsa da birçok “dinî doğru”nun yeniden tartışmaya açılarak sorgulanması gerektiğini bizlere anlatıyor.
Bolca ahlak felsefesi okuması yapılabilecek bir yeni dönem başyapıtı…
Interstellar / Yıldızlararası (2014)
Son zamanların en çok konuşulan filmlerinden birisi olan muhteşem uzay manzaraları, büyüleyici sahneler ve dev dalgalarla dolu sorgulama yüklü “Interstellar”, En İyi Görsel Efekt dalında Oscar Ödülü’nü kazandı.
Interstellar, insanlığın modern sorunlarını ele alıyor. Uzun uzay yolculukları, donmuş gezegenlerin araştırılması ve genel olarak felsefe ile ilgiliyseniz bu filmi seyretmekten kesinlikle keyif alacaksınız.
Thirteen Conversations About One Thing / Bir Konu On Üç Sohbet (2001)
Walker, Patricia, Beatrice, Troy, Gene, Wade, Lew, Dick, Helen, Owen ve daha nicesi… Gerçek dünyada da yaşayan birçok insanın yaşamından kesitler sunan ve bizi varoluş, kader, iyilik, kötülük, özgürlük, sorumluluk, hırs, ikili ilişkiler, evlilik, iş hayatı vb. birçok alanda sorgulamaya ve eleştirmeye davet eden; kendi içinde bir özgünlük yakalamış oldukça başarılı bir yapım.
Agora (2009)
İskenderiyeli filozof, ünlü matematikçi ve aynı zamanda gökbilimci olan Hypatia’nın (MS 370-413) tarihsel ama bir o kadar da trajik yaşam öyküsü…
Bu anlatıda Hypatia, dinî çatışmaların ortasında kalmasına karşın kendi “ben”inden, düşüncelerinden tüm yaşamı boyunca ödün vermeyen ve bunun bedeli olarak da hunharca katledilen bir kadın karakteri temsil etmektedir. Tarihsel bir gerçekliğe ışık tutan film; yaşadığı dönemin zihniyetini, bir kadın karakterin var olma mücadelesini ya da var olamamasının şartlarını, toplumsal cinsiyetin, failleri nasıl yönlendirdiğini ortaya koyması bakımından önemlidir.
LİSTEMİZİN SONUNA GELDİK. SİZLER DE BU LİSTEDE EKSİK OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ YA DA YENİ BİR LİSTEYE EKLENMESİNİ İSTEDİĞİNİZ FİLMLERİ BURAYA TIKLAYARAK BİZE BİLDİREBİLİRİNİZ.
HERKESE, İYİ SEYİRLER, BOL FELSEFELİ GÜNLER!..
Hazırlayan: Ömer Yıldırım