Felsefe hakkında her şey…

Saygıyla ikna edebilmek sabır işidir ve işte bu sabrı ortaya koymanın 3 anahtarı…

18.05.2023
408
Saygıyla ikna edebilmek sabır işidir ve işte bu sabrı ortaya koymanın 3 anahtarı…

Hem okuyan hem de okumaya teşvik eden öğretmenlerin öğrencileri, örneğin iklim değişikliği ve kürtaj gibi siyasal zeminde de tartışılabilecek konularda kendi arkadaşlarını, ailelerini ve çevrelerindeki diğer insanları ikna etmenin yollarını bulmaya can atarlar. Dahası, bu öğrencilerin çoğu karşısındaki insanı dürüstlükle ikna etmek ister: Politika ve pazarlama yoluyla sürekli biçimde maruz kaldıkları yönlendirme hilelerini kullanmadan, bizzat konuştukları insanlarla onlara saygı göstererek iletişim kurmayı istemektelerdir.

Peki birini ona saygı duyarak ikna etmek nasıl gerçekleştirilir ve bu ikna metodunu karşımızdaki kişiyi ona değer vermeden manipülasyonlarla ikna etmekten ayıran şey nedir?

İnsanları belli bir saygı çerçevesinde ikna edebilmek için hâlihazırda basit bir formül yoktur. Fakat bazı filozoflar saygı teorisini son iki yüzyıldır birçok ahlak düşünürüne ve karar vericiye rehberlik eden Alman filozof Immanuel Kant’ın çalışmalarında görür.

Bu bağlamda Kant’ın ve ondan ilham alan diğer filozofların çalışmalarından yola çıkarak, saygıyla ikna edebilmenin üç temel bileşeni bulunduğunu söylemek mümkündür. Bu faktörlerin, kişiler arası diyaloglarda derin ve anlamlı konuşmalar yaşanması olasılığını artırdığı gözlemlenmiştir.

1. GEREKÇELER SUNMAK

Gerekçeler, hem ampirik kanıtlar hem de soyut argümanlar biçiminde olmak üzere, bazı inançları veya eylemleri akılsal olarak destekleyen etmenlerdir. Örneğin, astronotların çektiği ve Dünya’nın yuvarlak olduğunu gösteren resimler, rasyonel zeminde Dünya’nın yuvarlak olduğu inancını destekleyen etmenlerdir. Bu bağlamda, bir insana samimiyetle belli gerekçeler sunduğumuzda, onun mantıksallığına, yani akılcı gerekçeleri yok saymama melekelerine saygı göstermiş oluruz.

Manipülasyon ile gerekçe sunmak arasındaki en belirgin ayırt edici özellik, manipüle etme çabasındaki kişinin rasyonaliteyi geri plana itmesidir. Mesela siyasi propaganda yapan örgütler, özellikle kitle iletişim araçlarını kullanarak hiçbir doğruluk temeli bulunmayan ifadeleri sıkça tekrar ederek bu ifadelerin doğru görünmesini sağlamaya çalışır. Bu da psikolojinin “Yanıltıcı Hakikat Etkisi” dediği şeydir.

Manipülasyonlar muhakkak belli bir etki potansiyeline sahiptir; fakat insan psikolojisi sebepleri kullanarak ikna edilmeye, tekrara dayalı yalanlar gibi rasyonel olmayan ikna yöntemlerinden daha yatkındır. Örneğin, bilimsel kanıtları okuyup takip ettikçe iklim değişikliğine inanmaya başlayan biri, daha sonra iklim değişikliğini reddedenlerce yapılacak olan tekrarlara maruz kaldığında bunlardan çok etkilenmeyecektir. Çünkü geçerli ve sağlam nedenlerin herhangi bir inanışa dönük sağladığı rasyonel arka çıkış, bu inanışı daha istikrarlı bir biçime sokabilir.

2. ÖĞRENMEYE AÇIK OLMAK

Gerekçe sunmak kendi içinde pek de zor bir eylem değil. Fakat saygı göstererek ikna etmenin ikinci bileşeni olan “açıklık”, yani karşı tarafın sunduğu gerekçeleri kabul etmeye hazır olmak ve entelektüel bağlamda alçak gönüllülük gösterebilmek oldukça güç bir iştir. Bu alçak gönüllülüğü gösterebilmek, özellikle ikna etmeye çalışan taraf için son derece çetindir; çünkü ikna ediciler, karşılarındaki kişileri ikna edebilmek için kullanacakları zamanın bir kısmından böylece feragat etmelidirler.

heykel, adam, kitap okuyan heykel, bankta oturan heykel

Immanuel Kant savunduğu şey açıkça yanlış görünen bir kişiye karşı dahi o kişinin yargısının yine de bazı doğrular içerebileceğini varsayıp bu doğruları aramayı ödev bilmek gerektiğini ifade etmiştir. Kant tarafından ileri sürülen bu öneri sadece ikna etmek istediğimiz insanları dinlememizi sağlayacak basit bir öneri değildir. Çünkü gerçek saygı, diğer kişinin söylediklerindeki doğru noktaları bilfiil aramayı da gerektirmektedir.

Bazı araştırmalara göre entelektüel alçak gönüllülük insanların argümanların gücünü daha iyi değerlendirebilmelerine olanak sağlıyor. Bu, entelektüel zeminde alçak gönüllülük gösterebilen insanların, onları ikna etmeye çalışan herhangi birinin argümanlarının aslında kendilerininkinden daha sağlam ve geçerli olduğunu fark etme olasılıklarının daha yüksek olabileceğini ve bu nedenle görüşlerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalabileceklerini anlatmaktadır ki bu da kişinin öz saygısını yitirmesine neden olabilecek gerçek bir risk doğurabilir.

Bu olumsuz durumun yanında diğer insanların gerekçelerine karşı açık olmak, aynı zamanda onların da sizin dayanaklarınıza açık olmaları ihtimalini yükseltir. Böylece kişilerin birbirlerinden karşılıklı olarak bir şeyler öğrendiği bir süreç işleyebilir. Uzun süreli psikolojik araştırmalar, özellikle iki kişilik karşıtlık durumlarında, insanların iletişimde karşılıklı saygıya değer verdiğini ve bunu birbirlerine adil davranmanın bir yolu olarak gördüklerini göstermiştir.

Burada şu sonuca varmak mümkündür:

“Sadece birilerine nutuk çekmek yerine, kendinizi o birilerinden de bir şeyler öğrenmeye açarsanız onların da size karşı açık olmasını mümkün kılarsınız.”

Öğrenmeye açık olmak bu nedenle oldukça güçlü bir yönlendirme aracı hâline gelebilir. Örneğin, psikolojik temelde kavrayışı yüksek olan bir propagandacı, kararsız seçmenleri, onların neler düşündüklerini öğrenmeye çalışıyormuş gibi davranarak manipüle edebilir. Ancak bu durum kendi içinde oldukça yüksek bir risk taşır; çünkü manipüle edilmeye çalışıldıklarını fark eden insanlar buna olumsuz tepkiler gösterebilirler.

3. YAŞA ve YAŞAT

Kant’ın saygı hususundaki ana ilkesi, kişinin kendi amaçları uğruna hiçbir şeyi salt bir araç hâline getirmemesi gerektiğidir. Bu da insanların başkalarını da düşünerek kendi özseverliklerini dizginlemelerini gerektirir. Bu yaklaşım “yaşa ve yaşat” ilkesiyle özetlenebilir: Bir aksilik yaşanmadığı sürece, başkalarının hayatlarına karışmamamız gerekir.

Bu ilkeyi göz ardı etmek, iknacı iyi niyetli olsa dahi iknacının iknayı bir şekilde saygısızca yapmaya çalıştığı anlamına gelir. Hawaii Üniversitesi Öğretim Üyesi George Tsai, bunun, fikrine danışılmayan kişiler tarafından haricen önerilen durumlarda ortaya çıktığı fikrindedir:

“Sevgilinizde bir restoranda yemek yediğinizi ve sevgilinizin bir ara tuvalete gitmek için masadan ayrıldığını düşünün. Sevgilinizle aranızdaki diyaloğunuza kulak misafiri olan ve yan masada oturan bir yabancının da tam o sırada size “mevcut partnerinizden daha iyisini bulabileceğinizi düşündüğünü” söylediğini hayal edin. Bu durumda size öneride bulunan yabancı gerçekten haklı dahi olsa, sonuçta bu konu onu hiç ilgilendirmez.”

arkadan konuşmak, çekiştirmek, dedikodu yapmak, arkasından konuşmak

Dışarıdan müdahalenin ikna etme hususunda ne kadar saygısızca bir durum doğurabileceğine bir başka örnek vermemiz gerekirse şöyle diyebiliriz:

Birinin herhangi bir konudaki fikrini değiştirmek, onun itibarını zedelemesi ve bağlı bulunduğu toplumsal grupla arasındaki bağların zarar görmesi gibi durumlara neden olabilir. Örneğin, hayvancılıkla uğraşan küçük bir grubun üyesi olarak yaşayan bir tanıdığınızı vegan olmaya ikna ettiğinizi varsayalım. Onun yaşantısındaki bu değişiklik, yüksek ihtimalle kendi topluluğunda, tanıdığı insanlar tarafından dışlanmasına yol açacaktır.

İkna etmek ikna edilenin yaşamını birçok açıdan etkileyebileceğinden, saygı ile iknanın bu üçüncü ve son ögesi uygulanması en zor ve uyulması en çetrefilli olan kuralları içerir. İnsanlar bazı durumlarda, örneğin birinin hayatı söz konusu olduğunda veya özellikle aralarında çok yakın ilişkiler bulunan tanıdıklarına karşı, onların yaşamlarına müdahale etmekte bir yere kadar haklı görülebilirler. Ancak bunlar yalnızca bazı özel durumlar için geçerlidir.

3. SOHBET ORTAMLARI

Okullarda şöyle bir etkinlik denenebilir:

Öğrenciler farklı biçemler kullanarak birbirlerini herhangi bir konuda ikna etmeye çalışırlar. Beş dakikaya karşı bütün bir hafta; yüz yüzeye karşı bilgisayar ortamında. Bu etkinliğin sonunda da etkileyicilik ve karşısındakine saygı gibi hususlarda birbirlerine puan verirler.

Bu gibi tartışmalarda karşıdaki kişinin fikrini değiştirmeye çalışmak yerine bu tartışmayı bir fikir alışverişi biçiminde yorumlarsanız karşılıklı güvenin de temel taşlarını döşemeye başlamış olursunuz. Bu da ne kadar çok farklı insanla konuşursanız konuşun sizi önünüzdeki süreçte sizinkine benzer bakış açılarına karşı daha açık hâle getirebilir. Gerçekten saygı yüklü bir siyasi ikna çabası, tek seferlik, tek kişilik bir görev olarak değil, en iyi biçimiyle genişletilmiş bir ekip çalışması sonucunda ortaya konabilir.

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Doktor Öğretim Üyesi Colin Marshall’ın “Respectful persuasion is a relay race, not a solo sprint – 3 keys to putting it in practice” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Kaynak Metnin Yazarı: Doktor Öğretim Üyesi Colin Marshall (Washington Üniversitesi Felsefe Bölümü)

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...