Kritisizm Nedir?
Kritisizm ya da eleştiricilik, bir bilgi felsefesi görüşüdür. Doğru bilgiye sadece akılla ulaşılabileceğini iddia eden rasyonalizm akımını ve doğru bilgiye ulaşmanın yolunun yalnızca duyularla elde edilen veriler olduğunu söyleyen empirizm akımını eleştiren ve doğru bilgiyi hem akıl hem de duyumla birlikte kabul eden felsefe akımına kritisizm denir.
Kritisizm, Alman düşünürü Immanuel Kant’ın öğretisidir. Kant’ın bu felsefesi genel olarak eleştiricilik, eleştiri felsefesi veya kritisizm (critisisme) olarak adlandırılmaktadır.
Kritisizmin kurucusu ve savunucusu Alman filozofu Immanuel Kant, hem rasyonalizmin hem de empirizmin bilgi anlayışlarını eleştirmektedir. Bundan dolayı da onun felsefesine kritisizm (eleştiricilik) adı verilmiştir.
KRİTİSİZM NEDİR?
Kant’ın bilginin yapısı ve kaynağı konusundaki görüşleri hem salt olarak deneycilik hem de salt olarak akılcılık içinde yer alamayacak kadar farklıdır.
Kant’ta bilginin meydana gelmesi için hem deney hem de zihin (akıl) gereklidir. Yani bilginin üretimi için hem dış dünyadan gelen verilere hem de bunları işleyip değerlendirecek bir akla ihtiyaç vardır.
Kant bu durumu, şu ünlü sözüyle ifade etmektedir:
“Görüsüz (deneysiz) kavramlar boş, kavramsız (aklın kalıpları dışında) görüler kördür.”
Bu sözdeki “deneysiz kavramlar”ın örneği olarak metafizik, “kavramsız görüler”in örneği olarak da hayvanların yaşamlarındaki deneyimler gösterilebilir.
Bütün bunların yanında, Kant’ın bilgi edinme sürecinde dışarıdan gelen verilere mi, yoksa aklık onlara kattığı değere mi daha büyük önem verdiği konusu tartışmalıdır. Yani “Kant acaba daha çok deneyci midir, yoksa daha çok akılcı mıdır?” sorusunun yanıtı, Kant’tan sonraki farklı dönemlerde farklı biçimlerde yorumlanmıştır.
Örneğin pragmatistler, Kant’ı daha çok deneyci olarak yorumlarken Hegel gibi romantik filozoflar, onu akılcı bir düşünür olarak yorumlamışlardır. Sonuç olarak Kant’ın felsefesinde, bu iki farklı yorumu da destekleyen farklı örneklerin mevcut olduğu bilinmektedir.
AKLIN KATEGORİLERİ
Kant, felsefede rasyonalist ve empirist anlayışların sentezini yaparken dogmatik ve septik düşünürlerin görüşlerini de uzlaştırmaya çalışır. Kant’a göre “Bilgimiz deneyle başlar; ama deneyden doğmaz.” Bilginin meydana gelebilmesi için deney kadar akla da ihtiyaç vardır.
Bilginin ham maddesi duyular aracılığıyla gelir. Bu ham madde zihnin a priori yani deneyden gelmeyen kategorileri içine girer. Bu kategorilerde form (şekil) alarak akıl ilkeleri ile işlenir ve böylece bilgi meydana gelir.
İşte biz nesneleri, olayları, dünyayı her insanda ortak olan bu kategorilere göre biliriz. Bu şekilde oluşan bilgimiz zorunludur, kesindir ve genel geçerdir.
Immanuel Kant’a göre iki çeşit bilgi vardır: a priori (deney öncesi) ve a posteriori (deneye dayalı).
Apriori bilgi; zorunlu, deneyden bağımsız, deneysel olanla hiç karışmamış, süjelerin tümü için geçerli olan bilgidir. Kant, buna salt bilgi der.
A posteriori bilgi ise deneyle mümkün olabilen, kesin olmayan, gözlemlerle sürekli düzeltilen bilgidir. Kant duyu bilgisinin de aklın da a priori formları olduğunu söyler. Duyu organlarıyla alınan malzemeye, duyarlığın iki formu, uzay ve zaman formları eklenir.
İnsan zihninde üç ayrı işlevi yerine getiren üç ayrı bölüm vardır: duyarlık, imgelem ve anlayış.
Duyarlık, dış dünyadan duyu organları yoluyla gelen izlenimleri birbirine bağlar. Anlayış ise birbirine bağlanmış olan malzemeyi zihnin apriori formları olan 12 kategoride işler. Böylece bilgimiz oluşur. Bu bilgi tümel, kesin ve zorunludur.
NUMEN – FENOMEN AYRIMI
İnsanların edindiği bilgiler, ne dogmatiklerin ileri sürdüğü gibi mutlak ne de septiklerin iddia ettikleri gibi doğruluk ve kesinlikten uzaktır. Biz nesneleri, olayları, dünyayı zihnimizin kategorilerine göre biliriz. Bunlar da zorunlu, kesin ve genel geçerdir. Öyleyse bilinen bu bilgiler neyin bilgisidir?
Ona göre bunlar fenomen sahanın bilgisidir. Yani duyularla algılanabilen varlıkların bilgisidir. Fakat numen alanın bilgisini edinemeyiz. Çünkü numen alanı zihnin kategorilerine göre biçimlenmemiştir ve özü gereği onların gerçeğinin bilinmesi söz konusu değildir.
Örneğin; Tanrı, ruh, ölümsüzlük gibi kavramların gerçekliği numen alanına aittir ve bunları bilemeyiz. Ancak insanın içindeki ahlak yasasından hareketle, Tanrı, ruh ve ölümsüzlük gibi kavramların bilgisine de ulaşılabilir
İlgili konu: Kant’ın fenomen – numen ayrımı
İlgili konular:
Dış Bağlantılar:
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 3. Sınıf “Çağdaş Felsefe Tarihi” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı
Hayatımı kurtardın:)