Cezaevleri neden var? Bazı insanları kapatmak yerine daha farklı cezalar düşünülebilir mi?
İnsanlar bir suç işledikleri için mahkûm edildiklerinde, nasıl cezalandırılmaları gerektiğine yargıç karar verir. Suçluların cezalarını bazen kendi evlerinde çekmelerine izin verilir ve para cezası ödemeleri veya topluluklarına hizmet etmeleri gerekir; ancak suçlular bazen de hapsedilirler, bu da bir tutukevinde veya cezaevinde yaşamak zorunda oldukları anlamına gelir. Bu süre zarfında dışarı çıkamazlar ve içinde bulundukları kurumun kurallarına uymak zorundadırlar.
Tutukevleri ve cezaevleri ıslah tesisi olarak adlandırılır; çünkü bu tesisler kişinin davranışlarının düzeltilmesine yardımcı olmak ve böylece bir daha suç işlememesini sağlamak amacını taşır. Peki insanları hapsetmek onları “ıslah etmek” doğru yol mudur?
Hapishane ve cezaevlerinin yasaları çiğnemenin cezası olarak ve toplumları güvende tutmak için kullanılmasının çok eskiye dayanan bir geçmişi var. Ancak bu sistemlerin ne kadar iyi işlediği, ne kadar adil olduğu ve nasıl iyileştirilebileceği konusunda da tartışmalar mevcut.
Tutukevleri ve cezaevleri birbirine benzese de genellikle farklı amaçlar için kullanılır. Tutukevinde bulunan insanların çoğu henüz bir suçtan hüküm giymemiştir ve mahkemenin kendilerinin suçlu olup olmadığına karar vermesini beklerler. Suçlu bulunan bir kişi ceza olarak cezaevine gönderilir.
Geçmişte insanlar tutukevlerine ve cezaevlerine hukuki cezalandırma amacıyla gönderilmezlerdi. Bu yerler bir suç işlediğinden şüphelenilen kişileri, cezaya karar verene kadar gözetim altında tutabilmek için kullanılırdı. 1
Kişi suçlu bulunursa bazen kırbaçlanmak gibi fiziksel acılarla cezalandırılırdı. Bazen de ücretsiz ya da çok düşük ücretlerle çalışmaya zorlanırdı. Kimileriyle topluluklarından uzağa gönderilir ve bu kişilerin geri dönmelerine izin verilmezdi. En ağır ceza idamdı ve birçok insan işledikleri suçlar nedeniyle idam edilirdi.
Zamanla çoğu devlet bu tür cezaların zalimce ya da etkisiz olduğuna karar verdi ve insanların özgürlüklerini belirli bir süre için ellerinden alarak cezalandırılabilecekleri yerler olarak tutukevlerini ve cezaevlerini kullanmaya başladı. 2 Yargıçlar, suçları daha ciddi olan kişilere daha uzun süreli cezalar, suçları uzun bir cezayı hak etmeyen kişilere ise daha kısa cezalar verebiliyordu.
İnsanlar bazı mahkûmların hapishane deneyimlerinden bir ders çıkarmasını bekliyordu. Eğer hapishaneye geri dönmekten korkarlarsa gelecekte yasaları çiğneme ihtimallerinin azalacağını umuyorlardı. Bazı hapishaneler insanları eğitim, meslek edindirme veya terapilerle “rehabilite” etmeye çalışmış ve bu sayede suçluların evlerine dönmeye hazırlanmalarına yardımcı olmuştur.
1970’lerde Amerika Birleşik Devletleri’nde rapor edilen suçların sayısında bir artış oldu ve birçok insan korkuya kapıldı. Daha fazla insan cezaevine gönderilirse toplumun daha güvenli bir yer haline geleceği düşünülmeye başlandı. Cezaevlerindeki tutuklu sayısı 1970’lerde 200.000 civarındaydı. Bugün ise 2 milyona yaklaştı.
İnsanlar hapishanede çok uzun süreler geçirmeye başladı ve daha fazla insana ömür boyu hapis cezası verilmeye başlandı, bu da bu insanların bir daha evlerine dönemeyecekleri anlamına geliyordu. Önceleri bu tür cezalar çok ciddi suçlar için verilirken süreç içinde çıkarılan yeni yasalar bu tür cezaların daha yaygın hâle gelmesine neden oldu.
Cezaevleri aşırı kalabalıklaştı, bu da mahkûmların topluma geri dönmelerine yardımcı olacak programlar da dâhil olmak üzere uygulanan rehabilite çalışmalarını ve bunlara ayrılan kaynakları daha da azalttı. Böylece cezası bitip insan evine dönen insanlardan daha fazları suç işlemeye ve tekrar cezaevine dönmeye başladı.
Ceza infaz kurumlarını araştıran uzmanlar, düzeltilmesi gereken pek çok sorun tespit ettiler. Bazıları cezaevlerindeki insan sayısının fazlalığıyla ilgilidir. Bu uzmanlara göre tehlikeli olmayan pek çok insan, farklı bir cezaya çarptırılabilecekleri ve kendi toplumlarında terapi görebilecekleri hâlde cezaevlerinde kalıyor.
Bir diğer önemli sorun da ırk ayrımcılığıdır. Birçok araştırmacı, aynı suçlardan hüküm giymiş olsalar bile, siyahi, Hispanik ve Amerikan yerlilerinin diğer ırk ve etnik gruplardan insanlara göre cezaevine gönderilme oranlarının daha yüksek olduğunu tespit etmiştir. Bu durum bu kişilerin aileleri ve içinde yaşadıkları topluluklar için çok ciddi sorunlara neden olabilmektedir.
Toplumların ciddi suçlar işlemiş ya da başkaları için tehlike arz eden kişileri her zaman hapsetmesi gerekebilir. Belki de sistem daha güvenli, daha adil ve suçları cezalandırırken rehabilite etme konusunda daha başarılı bir hâle getirilebilir.
Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Joshua Long’un “Why are there prisons? An expert explains the history of using ‘correctional’ facilities to punish people” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.
Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer YILDIRIM
KAYNAKÇA
- Miller, G., (2022). The Invention of Incarceration. Knowable Magazine, – (-), s. -, https://daily.jstor.org/the-invention-of-incarceration/
- Gibson, M., (2011). Global Perspectives on the Birth of the Prison. The American Historical Review, 116 (4), s. 1040-1063, https://www.jstor.org/stable/23307878