Gilbert Ryle
Gilbert Ryle, 19 Ağustos 1900 ila 6 Ekim 1976 tarihlerinde yaşamış olan İngiliz filozoftur. Ryle “Oxford felsefesi” veya “sıradan dil” hareketinin önde gelen isimlerinden.
Ryle, Oxford’daki Queen’s College’dan birinci sınıf onur derecesi ile mezun olmuş ve 1924’te Christ Church College’da öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlamıştır. 1945 ila 1968 yılları arasında geçen bütün Oxford kariyeri boyunca felsefe profesörü olarak görev yapmış, makalelerinde ve Mind dergisinin editörlüğünü yaptığı süreçte dilin yanlış kullanılmasından kaynaklanan kavram yanılgılarını ortadan kaldırmak için çaba göstermiştir.
Gilbert Ryle‘ın ilk kitabı olan “The Concept of Mind” (Zihin Kavramı) (1949) modern bir klasik olarak kabul edilir. Bu kitapta Ryle, Rene Descartes tarafından ortaya konan beden – zihin ayrımına karşı çıkmaktadır. Ryle’a göre Kartezyen düalizm, boşlukta var olan ve mekanik yasalara tabi bulunan maddesel insan bedeninin ötesine bakarak, zihni bedenin form’u ya da düzenleyici ilkesi olarak görmek yerine, gözleme ya da mekanik yasalara tabi olmayan ek bir esrarlı öge olarak anladığı için ciddi bir kafa karışıklığına yol açmaktadır. Ryle, Kartezyenizmin mantıksal olarak tutarsız dogması olarak gördüğü durumu, Makinedeki Hayalet olarak adlandırır.
“İkilemler”de (1954) Ryle, özgür irade ile gelecekteki belirli olayların kaçınılmaz olduğu şeklindeki kaderci görüşün karşı karşıya getirilmesinde olduğu gibi, uzlaşmaz görünen önermeleri çözümler. Görünüşte çelişkili olan bu önermelerin yarattığı ikilemlerin ancak mantık dili ile olay dili arasındaki kavramsal karmaşanın bir sonucu olarak görülerek çözülebileceğine inanmıştır.
Diğer bilinen kitapları arasında Philosophical Arguments (1945), A Rational Animal (1962), Plato’s Progress (1966) ve The Thinking of Thoughts (1968) bulunmaktadır.
Gilbert Ryle 1946’da yayımlanan Philosophical Arguments adlı yapıtında bir kategori yanlışının, bir terim ya da kavramın kendisine uygun düşmeyen bir kategori içinde konumlandırılmasından doğduğunu belirtti. Ryle, bu yanlışlıkların önüne geçmenin, ancak bu kategorilerin doğasının belirlenmesiyle olanaklı olacağını düşündü. Bunu gerçekleştirmek için önerdiği yöntem, kavramsal çözümleme yoluyla kavramlar arasındaki kategori farklılıklarının ortaya çıkarmaktı.
Kavramsal çözümlemenin ise, tek başına kavramların incelenmesi değil, onların içinde yer aldıkları tümceler ile aralarındaki bağlantıların soruşturulması olduğunu vurguladı. Ryle, dilin gündelik kullanım tarzları üzerinde de önemle durmuş ve The Concept of Mind adlı yapıtında klasik zihin ve beden problemine gündelik dilden hareketle çözüm aramayı denedi.
Dil felsefesi geleneği içinde yer almakla birlikte, Aristoteles’ten etkilenip, Edmund Husserl ve Meinong’la da ilgilenen Ryle’ın en önemli iki kitabı Zihin Kavramı ve İkilemler‘dir.
Felsefenin en önemli görevinin, yanlış kurgu ve saçma kuramların, bu kuramlarda geçen dilsel deyimlerin sonucu olduğunu göstermekten oluştuğunu dile getiren Ryle, bir ifadenin sentaktik formu ile bu ifadelerin betimlediği olgu formlarını birbirinden ayırmış ve gündelik dilde geçen deyimlerden büyük bir çoğunluğunun sistematik olarak yanıltıcı olduğunu savunmuştur. Ryle filozofun, gündelik konuşmanın yanıltıcı ifadelerinden sakınmak için, tümceleri, felsefenin konu aldığı olgu formlarını açıkça gözler önüne serecek şekilde yeni baştan ifade etmeyi öğrenmesi gerektiğini söylemiş ve felsefi analizin bu tür yeni baştan tanımlamalarla başladığını iddia etmiştir.
Ryle 1931 yılında yayımladığı ve felsefeyi felsefî sorunların kaynağında yer alan dilsel karışıklıkları ortaya çıkarmak ve düzeltmekle özdeşleştirdiği “Systematically Misleading Expressions” adlı makalesiyle tanınmıştır. Dil felsefesinden felsefe tarihine, düşünme kavramından Platon’a, pek çok konuda yayın yapmış bulunan Ryle’ın en tanınmış eseri The Concept of Mind’dır. Bu eserinde Ryle, Kartezyen İkiciliği ortadan kaldırmayı ve yerine felsefî (veya analitik) davranışçılığı ikame etmeyi amaçlamıştır. Zihin felsefesi ile ilgili görüşleri günümüzde tam olarak kabul görmese de zihinsel olanın davranışsal uyaranlar ve tepkiler üzerindeki belirleyici rolü üzerinden anlaşılması gerektiğine dair görüşleri, günümüzün işlevselci yaklaşımlarına eklemlenmiştir.
Ryle’ın Russell ve Moore çizgisinde bir analitik felsefeci olup olmadığı tartışmalıdır. Kendisi, felsefî çözümlemenin felsefenin biricik ve yegâne işlevi olduğunu savunmuş, dilin bizi yanıltan gramerinin altında yatan mantığı çözümlemeye çalışmış ve sağduyuya dayalı gündelik dil anlayışını esasa almış olması itibariyle analitik bir felsefeci olarak kabul edilebilir. Öte yandan Ryle anlamların, ifadelerin kullanımını belirleyen kalıcı nesneler ya da kurallar olarak düşünülmesine tamamen karşıdır. Bu itibarla, Ryle’ın görüşleri geç dönem görüşleri itibariyle Wittgenstein’a daha yakındır.
Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım
İlgili konular: