Felsefe hakkında her şey…

Felsefe – Eğitim İlişkisi

30.04.2020
18.169
Felsefe – Eğitim İlişkisi

Felsefe – eğitim ilişkisi, felsefenin diğer birçok alanla ilişkisinde olduğu gibi, yaşamımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Felsefe – eğitim ilişkisi, temelinde bilgi konusuna dayanmaktadır. Bilgi denilince aklımıza doğrudan eğitim gelmektedir. Eğitim her toplumda var olan bir olgudur. Toplumlar nitelikli insan yetiştirmek ve kültürlerini aktarabilmek için bireyleri eğitmek zorundadırlar.

Eğitimin dayanakları vardır. Diğer bir deyişle her toplumda eğitimin sosyal, kültürel ve felsefi temelleri vardır. Bir toplumda eğitim sisteminin dayandığı insan görüşü, ahlak ve bilgi anlayışı felsefi görüşlerden etkilenir.

Eğitim sistemlerinin dayandığı düşünsel temel eğitimin felsefesiyle ilgilidir.

Eğitim felsefesi, eğitime yön veren sistemli düşünce ve kavramlar bütünüdür. Eğitim felsefesi bir toplumda eğitim sisteminin toplumun kültürü ve gereksinimleri doğrultusunda geliştirilmesine yardımcı olur. Bu anlamda, felsefi düşünceler eğitim sistemlerine yol gösterir.

Örneğin, 20. yüzyılda çok etkili olan pragmatist (faydacı) eğitim anlayışı, daha çok Amerikalı filozof William James (Vilyım Ceyms) ve John Dewey’in (Can Düvi) görüşlerine dayanmaktadır.

EĞİTİM NEDİR?

Eğitim kelimesinin kültürümüzdeki karşılığı “terbiyedir”. Arapça kökenli bir sözcük olan terbiye (Arapçada, tarbiya); büyütme, yetiştirme, eğitme; suda yumuşatma anlamlarında olup marifet yani “bilgi, beceri kazandıran faaliyet” anlamına gelmektedir.

Terbiye etmek aslında önceden belirlenmiş bir kıvama, düzeye getirmek için bir tür işlemden geçirmek demektir. Bu ister bir yemeğin terbiyesi olsun, isterse bir insanın terbiyesi olsun asıl olan işlemden geçirmedir.

Terbiye yoluyla çocuklar üyesi oldukları topluma göre sosyalleşirler; konuşmayı, dini ve millî değerlerini öğrenirler ve şahsiyet geliştirip o toplum içinde toplumsal statü kazanıp kabul görürler. Bu sebeple, kültürümüzde nerede nasıl davranacağını bilenler için “terbiyeli”, bilmeyen kişileri tanımlamak için ise “terbiyesiz” sözcüğü kullanılır.

Immanuel Kant bu hususta şöyle konuşmuştur:

“İnsanı insan yapan terbiyedir. İnsan terbiyenin meydana getirdiğinden başka bir şey değildir.”

Eğitim, davranış kazandırma faaliyet ve sürecidir.

Eğitim, davranış kazandırma faaliyet ve sürecidir.

En basit ifadeyle “davranış kazandırma faaliyet ve süreci” olan eğitim, her toplumda ve devirde var olmasına rağmen, eğitim amaçlarının, yetiştirilmek istenen insan tipinin toplumdan topluma ve zamana göre farklı olduğu görülmektedir.

O hâlde, eğitim evrensel bir faaliyettir, ancak, eğitimin içeriği ise içinde yer aldığı topluma göre millî/toplumsaldır. Yani, önemli olan hangi davranışların kazandırılacağıdır.

Eğitim tanımlarının farklılığı da felsefi görüşlere göre değişmektedir. Örneğin, eğitim idealistlere göre, insanın bilinçlice ve özgürce Tanrı’ya ulaşmak için sürdürdüğü biteviye çabalar iken, realistlere göre yeni kuşaklara kültürel mirası aktararak, onları uyuma hazırlama süreci, pragmatizme göre ise kişiyi yaşantılarını inşa yoluyla yeniden yetiştirme sürecidir.

Aslında, tüm tanımlarda belli özellikleri kazandırmak, var olan yetileri geliştirmek gibi hedefler söz konusudur. İşte felsefenin eğitimle olan ilişkisi kendini burada göstermektedir.

Aslında bütün bilim dallarının felsefe ile alakası vardır, çünkü tüm ilimler düşünme ve sorgulamanın ürünüdür. Çeşitli felsefi görüşlerin insana ve onun eğitimine farklı bakış açıları vardır. Felsefe dikkatini bilime verince, bilim felsefesi, hukukun temel kavramlarına verince hukuk felsefesi, eğitimle ilgilenince de eğitim felsefesi yapılıyor demektir.

EĞİTİM – FELSEFE İLİŞKİSİ

Bazı düşünürler eğitim felsefesini, felsefenin bir dalı olarak ele alırken, bazıları tamamen eğitim sorunlarının ortaya çıkardığı eğitimin bir dalı olarak kabul ederler. Ancak felsefe gerçeği nasıl bir bütün olarak algılamak ve onu genel ve sistemli olarak açıklamak isterse, eğitim felsefesi de eğitimi bütün unsurları ile ve ilgili olduğu bütün kanalları dikkate alarak bir bütün olarak kavramlaştırmaya ve açıklamaya çalışır.

Özdil’e göre:

“Süreç ve ürün olarak eğitim ve felsefe, ulusal ve evrensel anlamda, nasıl bir topluma, nasıl bir eğitimle ve hangi felsefeye dayalı olarak ulaşılacağı sorusuna cevap aramaktadır.”

Eğitim, okul

Yaşam görüşü, eğitimin içeriğini, yeni nesillerden ne ya da neler beklendiğini, nasıl bir geleceğe hazırlık olarak eğitimden faydalanılacağını belirlemede etkili olur. Bu sebeple, eğitim sistemi kurulurken öncelik hedeflere verilir. Hedeflerin netliği konusunda bir karara varabilmek için felsefeye başvurulur.

Hangi felsefe temel alınırsa, o felsefenin ileri sürdüğü ölçütlere uygun hedefler, davranışlar, içerik ve sınama durumları geliştirilir.

Örneğin, pragmatik felsefe temel alınmışsa, eğitim programlarında işlevsel değeri olmayan şeyler öğretilmemeli, okuldaki toplumsal yaşam tamamen demokrasi ilkelerine göre kurulmalıdır. Varoluşçu bir yaklaşım benimsenmişse, eğitim sistemi öğrencilerin eşsiz olan bireyselliklerini geliştirmeye imkân sağlayacak şekilde yapılandırılmalıdır. Realist veya idealist bir yaklaşım benimsenmişse, eğitim sisteminin temel amacı insan aklını geliştirmek olmalı, entelektüel eğitime önem verilmelidir.

Ancak izlenecek eğitim felsefesinin, o toplumdaki politik, toplumsal ve ekonomik sistemlerin felsefesiyle uyumlu olması gerektiği unutulmamalıdır.

Kaynak: ATA-AÖF, EĞİTİM FELSEFESİ Yrd. Doç. Dr. Elmaziye TÖRE TEMİZ

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...