Bilimin Değeri: Bilimsel bilginin diğer bilgi türleri ile tamamlanmasının gerekliliği
Bilimin sağlam zeminlerde ilerleyebilmesi için sadece gözlem, deney, araştırma gibi çabalar yetmez. Bütün bilimler, kendilerini her zaman kontrol eden mantık, matematik gibi formel disiplinlerin (bilim) bilgi türleriyle ve teknolojinin kolaylıklarıyla tamamlanmalıdır.
Mantık
Düşünme konumumuz ve biçimimiz ne olursa olsun birtakım mantık ilkelerine dayanarak düşünmek zorundayız. Her türlü bilimsel çalışma için mantık özellikle gerekli bir düşünme biçimidir.
Her bilimin amacı, kendi alanına giren konuları belirleme ve açıklamadır. Açıklamanın mantıksal kurallara uygun olarak yapılması gerekir. Bilimsel metodun başlıca öğeleri olan açıklama, ön-deyi ve doğrulama mantık üzerine dayalıdır.
Mantık, olguların açıklanması ile değil, doğru düşünme kuralları ile uğraşır. Mantık için önemli olan sadece yargılarımızın doğruluğu değil, yargılarımız arasındaki ilişkilerin ve akıl yürütmenin doğruluğudur. Olgusal önermelerin iç doğruluğunu tespit bilimlerin işidir; bunlar doğru olduğu taktirde bunlardan yapılacak çıkarımlar tespit te mantığın işi. Bilimsel çalışmalarda verilen hükümlerin olgusal doğruluğu kadar mantıksal doğruluğu da önemlidir.
Bilim adamlarının ulaştığı sentetik önermeler doğru ise, bunlardan mantık kurallarına göre yapılacak çıkarımlar da doğrudur. Mantıksal çıkarımların yapılacağı temel önermelere “öncüller” denir. Mantık, bu öncüllerden doğru sonuçların çıkartılmasıyla uğraşır.
Bilimin ana yöntemleri olan tümdengelim ve tümevarım çıkarımları yaparken de mantığa dayanmak zorunda kalırız. Bilimde her iki çıkarım türüne de sık sık başvurulmaktadır. Bilimsel genellemelere ulaşmada tümevarım (induction), bu genellemeleri açıklama gücü taşıyan gözlem verileri ile doğrulamaya tümdengelim (deduction) denir. Hangi alanda çalışılırsa çalışılsın, her bilim adamının sağlam bir mantık bilgisinin olması gerekir.
Matematik
Bilimsel bilginin temelinde yer alan formel bir bilim de Matematiktir. Matematik de, mantık gibi, kesin ve zorunlu sonuçlarla ilgilenen bir disiplindir.
Matematikte ispatlanmış önermeler olan teoremlerin, bu ispatın dayandığı öncüller (aksiyomlar) reddedilmedikçe yanlış çıkma ihtimalleri yoktur. Olgusal bilimlerdeki önermeler ters bir gözlem veya deneyle yanlışlanabilir. Oysa Matematikte önermeler için böyle bir tehlike söz konusu değildir. Matematikte önermelerin doğruluk değeri gözlem verilerine bağlı değildir. Mantıksal açıdan da matematikte önermeler sentetik değil, doğrulukları apriori (gözlemden bağımsız ) olarak kabul edilen analitik önermelerdir.
Matematik insan zihninde yapılan bir oyun değildir. O, hemen bütün olgusal bilimlere uygulanabilir. Matematik, bilimsel bulgu ve yasaları açık, kesin ve kısa olarak ifade etmeye yarayan ideal bir dildir. Matematik, bilimsel bir hipotez ve teorinin doğrulanma işlemi için gözlem sonuçlarını ortaya çıkarmada vazgeçilmez bir araçtır. Matematiğin sağladığı çıkarım teknikleri olmadan, soyut teorilerin ne doğrulanması ne de bunlardan açıklama ve ön-deyi konularında yararlanılması mümkün değildir.
Bilime matematiksel tekniği tam olarak yerleştiren Newton’dur. Olgusal bilimlerle matematik birleştikten sonra hem fizik, kimya, astronomi gibi doğa bilimlerinde hem de istatistiksel yöntemler vasıtasıyla beşeri bilimlerde büyük ilerlemeler sağlamıştır. Matematik dilini kullanan olgusal bilimlerde büyük ilerlemeler sağladığı gibi, bu işbirliği matematik bilimlerinde de önemli gelişmelerin olmasını sağlamıştır.
Galile, “evren denilen bu yüce bir kitabı, yazıldığı dili ve alfabeyi bilmedikçe anlamaya imkân yoktur. Evren matematiğin dili ile yazılmıştır. Matematiğin dilini bilmeyen için evren, içinden çıkılmaz bir labirent gibidir”, diyordu. Dolayısıyla evrendeki gök olaylarından, biyolojik hücrelerdeki mikrokosmos olaylarına,madde olaylarından toplumsal ve ruhsal olaylara kadar her şey matematik dili ile ifade edilmeye çalışılıyor. Herhangi bir bilgi alanı, ancak matematiksel dili kullanmaya başlarsa bilim sayılıyor.
Son zamanlarda bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler, bütün bilimlerin temeli olarak mantık ve matematiğin kullanımını kolaylaştırmıştır.
Teknoloji bir yandan bilimin uygulama alanı gibi gözükürken bir yandan da “uygulamalı bilim” olarak kabul ediliyor. Ancak bilim- teknoloji işbirliği son yüzyılların eseridir. Daha önceki zamanlarda bilim ve teknoloji ayrı ayrı gelişen iki alan gibi görünüyordu (meselâ antik Yunan ve Roma dönemlerinde).
Gerçi teknolojinin bilim desteği olmadan kendi başına geliştiği olmuştur, ama son yüzyılların sistemli ve önemli teknolojik buluşları bilimsel bilgi ve araştırma sayesinde olmaktadır. Doğru bilgiye dayanmayan ama “bilimsel” sıfatını taşıyan bir zamanların dört unsur teorisi, simya çalışmaları herhangi bir teknolojiyi doğurmamıştır.
Sadece olgu toplama, gözlem ve sınıflandırma faaliyeti mükemmel bilimsel ilerlemeler sağlayamaz. Teknoloji desteğindeki bir bilimsel çalışma ileri ve sistemli olur. Bilim teknolojiye, teknoloji bilime önemli destekler sağlar. Bilimsel bilginin hayata uygulanması teknoloji sayesinde mümkün olmuştur. Teknoloji olmadan insanın bilime büyük değer vermesi, onu okul sisteminin ve sosyal hayatının temeline yerleştirmesi, bilimsel araştırmalara büyük paralar ayırması mümkün olmaz.
Teknoloji, ele aldığı konular, bağımsız çalışması ve kullandığı metot bakımından tamamen bilimsel bir çalışmadır. Hatta bilimin teknolojiden çıktığı şekilde teoriler de vardır.
Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 3. Sınıf “Çağdaş Felsefe Tarihi” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı; Mustafa Ergün, “Felsefeye Giriş”