Felsefe hakkında her şey…

Bağ Kuramı (Bağlaşımcılık) Nedir?

29.04.2020
Bağ Kuramı (Bağlaşımcılık) Nedir?

Edward Lee Thorndike; davranşçılık, öğrenme psikolojisi ve deneylerde hayvan denekler kullanılması gibi konularda psikoloji tarihindeki ilklerdendir. Hayvan zekâsı (animal intelligence) adlı doktora tezi, psikoloji alanında konusu insan olmayan ilk kapsamlı çalışma olup, günümüzdeki modern karşılaştırmalı psikolojinin temel kaynağı olarak da değerlendirilmektedir.

Thorndike’ın yaptığı çalışmalar ve ortaya koyduğu fikirler psikolojinin pek çok alanında, özellikle de eğitim psikolojisi alanında etkili olmuştur. Thorndike, öğrenmede U-T ilişkisi üzerinde çalışan ilk psikologlardan biridir. Öğrenmenin duyusal uyarıcılar ile tepkiler arasında sinirsel bir bağ kurulması ve tekrarlar neticesinde kurulan bağların güçlenmesi (ya da tersi durumda bağların zayıflaması) şeklinde ele aldığı için ortaya koyduğu kuram “bağ kuramı” ya da “bağlaşımcılık” ve bazı kaynaklarda da “araçsal koşullanma kuramı” diye anılmaktadır.

Thorndike, araştırmalarında sadece U-T bağının nasıl oluştuğuyla ilgilenmemiş; uyarıcı ile tepkiyi bir arada tutan, oluşan bağı sürekli kılan şeyin ne olduğunu da anlamaya ve açıklamaya çalışmıştır. Bu konulardaki fikirlerini test etmek için “bulmaca kutusu (puzzle box)” adını verdiği meşhur deney düzeneğini geliştirmiştir. Thorndike, kafes şeklindeki bulmaca kutusunda kedilerle deneyler yapmıştır. Kafesten dışarı çıkmak isteyen kedinin, kafesin içindeki bir kola basması gerekir. Böylece kola bağlı olan ip ile kafes kapısını tutan kilit serbest kalacak ve kapı açılacaktır. Ancak kedi bu düzenekle ilk kez karşılaştığı için dışarı nasıl çıkacağını henüz bilmemektedir.

Peki, kedi dışarı çıkmayı nasıl öğrenecek? Bunu gözlemleyen Thorndike; kedinin önce rastgele olarak miyavlama, kafesin içinde sağa sola gitme, tırmalama vb. gibi davranışlarda bulunduğunu, ancak bu tepkilerin hiçbiri onun kafesten dışarı çıkmasını sağlamadığını, ancak daha sonra tesadüfen kola basması neticesinde kedinin kafesten çıktığını izlemiştir. Thorndike, bu süreci birkaç kez tekrarlamış ve her seferinde kedinin, rastgele davranışlarında bir azalma olduğu ve gittikçe daha erken kola bastığını ve en sonunda kedinin rastgele davranışta bulunmadan, doğrudan kola basarak dışarı çıktığını gözlemlemiştir.

Thorndike’a göre kedi başlangıçta kafesten nasıl çıkacağını bilmediği için rastgele tepkiler göstermiştir. Bu tepkilerden sadece bir tanesi kediyi amacına ulaştırmış diğerleri ulaştırmamıştır. Thorndike, bu sürece “deneme-yanılma” demiştir. Kedi, tekrarlayan deneme-yanılmalar neticesinde işine yaramayan tepkileri azaltmış ve kendini başarıya götüren tepkiyi (kola basma) daha sık yapmaya başlamıştır. Bir süre sonra kedi içinde bulunduğu durumdan (sıkıcı kafes ortamı=uyarıcı) kurtulmak için kola basması gerektiğini (tepki) öğrenmiş ve bu ikisi arasında sinirsel bir bağ oluşturmuştur. Bu süreçte diğer tepkilerin elenip, uyarıcı ile kola basma tepkisi arasında bağ kurulmasının nedeni, kola basma tepkisinin kedinin dışarı çıkmasına ve rahatlamasına (haz duymasına) neden olması olarak ifade edilmektedir. Kısaca U-T bağı, uyarıcı ile organizmayı arzulanan sonuca götüren tepki arasında oluşmaktadır.

Seçme ve Bağlama

Thorndike’ın öğrenme yaklaşımı, günümüzde de yaygın bilinen adıyla, deneme-yanılma öğrenmesidir. Bu sürece daha sonraki yıllarda kuramına uygun olarak “seçme-bağlama” adını vermiştir. Buna göre canlılar, sürekli olarak çözmek durumunda oldukları sorunlarla karşılaşırlar. Sorunların çözümündeki amaç; sonuç olarak elde edilecek olan, arzulanan şeydir. Organizma amaca ulaşmak için harekete geçer ve onu sonuca götüreceğini umduğu çeşitli davranışlarda bulunur. Ancak bu davranışların bazıları amaca ulaşmasını sağlarken, bazıları bir işe yaramaz. Organizma işe yaramayan tepkileri eler ve onu hedefe ulaştıran tepkileri seçerek uyarıcı durumla ilişkilendirir. Aynı uyarıcı durumda yapılan bazı tekrarlar bu bağı iyice güçlendirir. Böylece organizma tekrar aynı durumla baş başa kaldığında artık hangi tepkiyi yapması gerektiğini bilir ve rastgele davranmaz. Thorndike’a göre, ortaya konan her davranış mutlaka bir sonuç doğurur. Bu sonuç bize haz veren (bizim istediğimiz) ya da hoşumuza gitmeyen (istemediğimiz) bir tarzda olabilir. Bize haz veren sonucu hangi tepki doğurdu ise U-T bağı onunla kurulur.

Öğrenmede Küçük Adımlar ilkesi

Thorndike, öğrenmenin kavrama şeklinde aniden gerçekleşmediğine inanmaktadır. Ona göre öğrenmeler, tekrarlar ve deneme-yanılmalar neticesinde yavaş yavaş oluşur. Öğrenme sürecinde düşünme ve mantık gibi zihinsel süreçler söz konusu değildir. Öğrenme, istenen sonuçların elde edilmesiyle doğrudan sinirsel bağ kurulması yoluyla oluşur. Bundan dolayı Thorndike, öğrenmelerde hemen sonuca ulaşmayı beklemek yerine adım adım, sistemli bir şekilde ilerlemenin doğru bir yol olacağını savunmuştur.

Thorndike’ın kuramında yer alan diğer bazı ilkeler ve kavramlardan da aşağıda kısaca bahsedilmiştir.

Tepki çeşitliliği

Organizma bir problemle (uyarıcı durum) karşılaştığında çeşitli tepkilerde bulunur. Ortaya koyduğu tepki sorunu çözmezse başka bir tepki geliştirir. Bu durum problem ortadan kaldırılıncaya kadar devam eder. Bu sürece Thorndike, deneme-yanılma adını vermiştir ve sonuca ulaşmak için, diğer deyişle öğrenmenin gerçekleşmesi için, gerekli bir süreçtir. Organizma problem durumunda ne kadar çok tepki üretirse, çözüme ulaşma şansı da o kadar artacaktır. Bu süreç, doğal olarak organizmanın aktif olmasını gerektiren bir süreçtir.

Ali Bey internetten duş kabini siparişi vermiş, ancak parçalar demonte olarak gelen paketin içinden kabinin kurulumu için bir kitapçık çıkmamıştır. Parçaları paketin üstündeki resime göre birleştirmeye çalışmışsa da bazı parçaları yanlış yere taktığını fark edip düzeltmiş, ancak bu seferde parçaların iç tarafını dışa taktığını anlamış ve tekrar söküp düzeltmiştir. Bunun gibi birkaç çaba sonucu, zor da olsa kabini kurmuştur. Ertesi hafta babası için de aynı kabinden sipariş vermiş ve fazla zorlanmadan kurabilmiştir.

Dikkat çekici uyarıcılar

Thorndike, içinde bulunduğumuz çevrelerde pek çok uyarıcı durum bulunmaktadır. Ancak organizma bu uyarıcıların hepsine tepkide bulunmaz. Bunlardan hangisi onun için baskın ise, hangisi daha çok dikkatini çekiyorsa, o uyarıcı seçilir ve tepki o uyarıcıya karşı verilir. Dolayısıyla öğrenme, çevreden seçtiğimiz uyarıcılar ve seçilen uyarıcılara verdiğimiz tepkiler ile ilişkili bir süreçtir.

Öğrenici özellikleri

Davranışı, dolayısıyla öğrenmeyi etkileyen iki unsur söz konusudur. Bunlardan birisi, uyarıcının özellikleri; diğeri ise uyarıcıyı algılayıp tepkide bulunacak olan organizmanın özellikleridir. İnsanlarda öğrenmeyi etkileyen süreçler genellikle iki ana grupta toplanır: Kalıtım yoluyla doğuştan gelen, değişmez nitelikteki özellikler ve sonradan edinilen, değişmeye açık olan tutumlar, eğilimler, sağlık durumu, güdülenme gibi durumlardır. Bireylerde bu özellikler farklılaştığı için öğrenmeler de farklılaşmaktadır. Örneğin; kişinin doğuştan getirdiği yetenekleri ve/veya sonradan edindiği değerler ve beklentileri onların neyi, ne kadar öğrenecekleri üzerinde etkili olacaktır.

Transferde benzer öğeler teorisi (Tepki analojisi)

Bir durumda gösterilen tepkilerin benzer durumlarda da gösterilmesi durumudur. Durumlar arasındaki benzerlik ne kadar fazla ise, gösterilecek tepkiler de o kadar fazla benzer olmaktadır. Bu duruma daha sonra “uyarıcı genellemesi” adı verilmiştir. Thorndike, benzerliklerin uyarıcı duruma ait olabileceği gibi, sürece ait olabileceğini de söyler. Örneğin, ödevini ile ilgili bir konuyu internetten araştırıp bulan bir öğrencinin, daha sonra ilgisini çeken ve merak ettiği bir konuyu da internetten araştırması gibi. Burada araştırılan konular ve araştırma amaçları farklıdır. Ancak süreç (internet üzerinden araştırma yapmak), büyük oranda benzerlik içermektedir. Bu nedenle ödevini internette nasıl arayıp bulacağını öğrenen biri, herhangi bir konuyu da aynı yolları kullanarak bulabileceğini bilir (transfer).

Çağrışımsal geçiş

Bu kavram, Pavlov’un klasik koşullanma sürecine oldukça benzemektedir. Burada organizma, bir uyarıcı durumuna verdiği tepkiyi başka bir uyarıcıya da vermeye başlar. Bunun için iki uyarıcı durumu başlangıçta birlikte verilir ve yavaş yavaş asıl uyarıcı ortamdan çekilir. Böylece organizma asıl uyarıcıya verdiği tepkiyi yeni uyarıcıya vermeyi sürdürür.

Etkinin yayılması

Doğru davranışın pekiştirilmesi esnasında istenmeyen, ancak doğru davranışla aynı anda ortamda bulunan başka davranışların da pekişmesi durumuna verilen addır. Bu durumda istenmeyen davranış cezalandırılsa bile, pekiştirmenin etkisiyle yanlış davranış sürmektedir.

Ayrıca lütfen bakınız:

Thorndike’a Göre Öğrenmenin Temel Kanunları

Kaynak: ATA-AÖF, EĞİTİM PSİKOLOJİSİ, Yrd. Doç. Dr. Muhammed ÇİFTÇİ

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...