Adorno: Toplum ve İdeoloji Anlayışı
Adorno’nun ünlü ilkesi “bütün yanlıştır”, idealizmin “bütün doğrudur” ilkesinin karşısında yer alır.
Adorno’ya göre, eleştirel kuram toplumda egemen olan,“mistifikasyon”a dayalı bütünlüğün açığa çıkarılması ve toplumsal eleştirel bilincin oluşturulmasıdır. Toplumda egemen olan ideoloji bu “bütünsel” yanlışın ya da yalanın bir yansımasından ibarettir. Bu yüzden “gerçek tarihsel savaşım” ideolojiye karşı bir savaşımdır; çünkü savaşılması gereken toplumun şu ya da bu yapısı değil, toplumu temelden biçimlendiren “sosyal bilinç”tir. Bu, toplum içindeki insanların en incelmiş beğenilerinden en gündelik algılarına dek, onların düşünsel yapılarını derinlemesine biçimlendiren “ideoloji”dir.
II. Dünya Savaşı’mn sonlarına doğru Adorno, Frankfurt Okulu‘nun ideoloji eleştirisini şöyle dile getirmiştir: “Kültürel eleştirinin biçimleri arasında en uzun süre geçerli olmuş olanı ve en temel olmuş olanı şu yalandır: Kültür insanın değerinin ön planda olduğu bir toplum imgesini yaratır, oysa gerçekte böyle bir toplum varolmamıştır. Bu, kültürün bir ideoloji olarak ortaya çıkışıdır.” Geleneksel kurama, yani pozitivist kurama ve onun kavramlarına bir eleştiri getirmek amacıyla geliştirilmiş olan eleştirel kuramı gündelik kültüre ve sanata uygulayan Adorno olmuştur. Adorno’nun estetik görüşü, kısaca sanatı dinamik gerilim içinde toplumsal-tarihsel bütünlüğüyle ele almak olarak tanımlanabilir.
Onun gündelik kültür konusundaki çözümlemesi ise, yaygın kamuoyu araştırmalarında uygulanan pozitivist yöntemin bir eleştirisidir. Adorno, “verilmiş” olgularmış gibi görülen tepki biçimlerini ölçmeyi ve sınıflandırmayı reddetmiştir. Bunun yerine, kültür tüketicilerinin tepkileri ile tepkide bulundukları olguların “nesnel gerçekliği” arasında bir ilişki kurmayı denemiştir. Adorno’ya göre, gündelik kültürün üretimi “sıradanlaştırma” ile başlar. Bu süreç içinde başarılı biçimler ve karışımlar, “kültür endüstrisinin tekeli tarafından teşvik edilir ve geliştirilir. “Sıradanlaştırma” kendine yardımcı olarak “sahte bireycilik” yöntemini seçmiştir. “Sahte bireycilik” ise, kültür alanındaki fabrikasyonu özgür seçim ya da açık pazar düşleriyle donatmaktır. Adorno’ya, göre, gündelik kültürde her şey kör bir belirlenmişlik içindedir. Örneğin radyo, kültür endüstrisi içinde faşizmin propagandasına hizmet ederek, bu ideolojinin toplum içince hızla yayılmasına yol açmıştır.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı