Felsefe hakkında her şey…

Mübeccel Kıray’ın toplumsal yapı çalışmaları

08.01.2023
711
Mübeccel Kıray’ın toplumsal yapı çalışmaları

Kıray’ın çalışmalarının dayandığı toplumsal açıklama modelini E. Kongar Türk Toplum Bilimcileri I yapıtında hem büyük boy hem de orta boy kuram ve modellere dayandırır (Kongar, 1993: 426). Ancak Kıray’ın toplumu görece bir denge olarak kabul eden yapı-işlev bütünlüğünden hareket eden bir sosyolog olduğunu söylemek gerekir (Azman, 2001: 37).

Kıray’ın gerçekleştirdiği saha çalışmalarına bakıldığında ilk olarak önce kasaba, köy, sonra da kentlerin geldiği görülmektedir. Bu tutum tesadüfî değildir. Türkiye’de köy çalışmalarına bakıldığında 1950’lerden sonra yeni bir ivme kazanılmıştır. Fakat bu yıllarda sosyologların köye çok ilgi göstermediklerini psikolog ve antropologların bu konuyla daha fazla ilgilendikleri söylenebilir (Kaçmazoğlu, 1998). 1960’lı yıllarda ülkemizde değişim süreci yeni gelişmelere sahne olmuştur. Kıray’ın çalışmaları değişime paralel yoğunluk kazanmıştır. Kıray’a göre sosyal yapı ve şehirleşme olgusunu araştıranlar sorunu çeşitli yönlerden ele almışladır. F. Tönnies, E. Durkheim, M. Weber’den beri süregelen dikotomik tipleşmelerle sosyal yapı ve değişme birtakım çift terimlerle yorumlanmıştır. Bunlar: Robert Redfield’in “folk ve şehir” çifti, “köy ve şehir”, “gelenekçi-modern”, dördüncü olarak ise feodal şehir-modern şehir terimleridir (Kıray, 2000: 13-14).

Kıray’ın seçimi feodal şehir-modern şehir çiftidir. Kavramsal çerçeve olarak kullandığı feodal şehir-modern şehir kullanımına başka bir örnek Sosyal Bilimler Derneği’nin İzmir’e yönelik ortak proje çerçevesinde Örgütleşmeyen Kent adıyla yaptığı çalışmadır. Araştırma 1967-1968 yıllarında tamamlamış 1972’de yayınlanmıştır. Bu araştırmanın konusu İzmir’de iş hayatının yapısı ve yerleşme düzenidir. İzmir son iki yüzyıl içerisinde hem çevresindeki yerleşmelerle ilgili ilişki düzenini hem de dağıtım ve kontrol fonksiyonları ile bunların merkezdeki yerleşmesini kökten değiştirmiş bir kent görünümündedir. Bu açıdan bakınca sanayi öncesi bir feodal şehir yapı ve ilişkileri düzeninden az gelişmiş bir metropoliten merkez haline dönüşmüştür (bkz. Metropoliten Kent Olgusu 1982).

Kıray’ın bu çalışmayla amacı böyle bir dönüşümün hangi faktörlerin etkisi ile mümkün olduğu ve bu dönüşümün kente nasıl aksettiği araştırılarak bu oluşumlar üzerinde bazı genellemelere ulaşmaktır. Çalışmada önce 8 bin kişilik tesadüfî örneklem grup üzerinde çalışılmış, sonra bu grubun içinden bin ve iki bin kişilik alt örneklem gruba ayrıntılı anketler uygulanmıştır. Üç ayrı bilgi toplama işlemi uygulanmıştır. Önce iş yeri sayımı yapılmış, ikinci bilgi toplama olarak İzmir Sanayi ve Ticaret Odasına bağlı işyerlerine son olarak da Kahveciler ve Otelciler Derneği üyelerinde sistematik tesadüfî örneklem ile anket uygulanmıştır (Kıray, 1998: 17-18).

Araştırma, o yıllarda sanayi, ticaret alanında sınırlı bir örgütleşme içinde olan ve çevresi ile belirli bir ilişki düzenine sahip sanayi öncesi kenti İzmir’in nasıl bir oluşumla bugünkü azgelişmiş bir metropoliten kent haline geldiğini anlatır. Kıray “II. Dünya Savaşı Sonrasında Metropollerdeki Sosyal Değişim” adlı çalışmasında 1945 sonrası ülkemizdeki metropol kentlerin sorunlarını, patronaj ilişkilerini değişen kentin parametrelerini tartışır.

Kıray’ın Ereğli çalışması ise Ereğli’de kurulacak olan demir-çelik sanayi tesisleri öncesinde sosyal hayatı analiz etmek için yapılan ve DTP tarafından desteklenen bir araştırmadır. Kıray, kitabın önsözünde bu çalışmanın memleketimizde yapılan yayımlanan ilk kent araştırması olduğunu belirtir. Çalışmanın verileri, yazılı kaynak tarama, açık mülakat, survey teknikleri kullanılarak elde edilmiştir. Araştırma, Ereğli kasabasının 1962 yılındaki sosyal yapısını, bu yapı ile ilgili insan ilişkilerini ve sosyal değerleri birbirine bağımlı ve bağlı bir düzende görmeyi amaçlar. Diğer bir ifadeyle Ereğli’nin sosyal gelişme ve oluşumunun belirli bir anında dinamik fakat dengeli bir sistem halinde bu yapıyı kavramaya çalışmaktır (Kıray 2000: 13).

Araştırmanın temel konuları şöyledir: yöntem ve veriler, Ereğli’nin konumu, tarihi, nüfus hareketleri, sosyal ekonomik hayat, gelir farklılıkları ve tüketim normları, aile yapısı ve ailede insan ilişkileri, eğitim, boş zaman uğraşları, haberleşme, mülki düzen, din ve dünya görüşü, demir çelik fabrikaları, civar köyler. Araştırma tesadüfî örneklem ile seçilen 486 hane reisi üzerinde yapılmıştır. Hane reislerinin 35’i (%7,2) kadındır. Anketler altı bölümde 145 sorudan oluşmuştur. Sorular kişinin kendisi ve ailesini, gelirini, mesleğini, tüketim normlarını aile yaşantılarını tutum ve değerlerini yansıtacak şekilde hazırlanmıştır (Kıray, 2000: 26).

Anketlerde siyasal ve dinsel davranış ve inançlara ait sorulara yer verilmemiştir. İlk defa “tampon kurum” ve “tampon mekanizma” kavramları kullanılmıştır. Kıray Ereğli çalışmasında kavramsal çerçeve olarak feodal şehrin-modern şehir haline geçme sürecini benimsemiştir. İlk göze çarpan nokta Ereğli’de sosyal yapıdaki değişiklikler süreklidir. Değişmeler bağlantısız her kurum ya da her değer için tek tek olmayıp, sistemin her yönünde birbirini tamamlayan özelliklerle yeni dengeli aşamalar halinde yer almaktadır, bu yüzden Ereğliler telaşlı ve bunalımlı insanlar değildirler. Bunun nedenini, her an yeni bir denge haline ulaşmalarında, gerektikçe bu dengeyi sağlayacak yeni kurumlar ve ilişkileri yeni tampon mekanizmalar yaratmalarında ve kurmalarında görmek gerekir (Kıray, 2000: 269).

Ereğli’de tüccar-köylü, baba-oğul ilişkileri kredi sistemi, kızların statüsü gibi sorunları izleyen feodal, ya da modern sanayi düzenine mensup bir gözlemci sosyal düzensizlikten söz açabilir ama bu doğru değildir. Kurulan yeni düzen ne eski ne de yeni, çözülen ilişkiler, sosyal hayatın yeniden sağladığı tampon mekanizmalarla yeni şekillerde bağlanmakta, hem fonksiyonlar, hem de sistem yeni bir düzene ulaşmaktadır. Diğer bir ifadeyle Ereğli’de feodal küçük şehir düzeninden modern sanayi şehir düzenine geçiş tampon kurumlar ve ilişkilerle yeni bir seviyede kendine has bir düzene varmış, reorganize olmuştur. Bu hal ile gene göreli bir denge durumundadır. Ereğli il merkezi olan Zonguldak ile çok sıkı bağlar kurmuştur. Fakat hem ticaret bakımından hem de değerler ve tutumlar yönünden Ereğliler’in asıl yöneldikleri merkez İstanbul’dur. Ereğli nüfusu son derece hareketli, dışarıya açılmış, davranış ve tutumlarında büyük şehir özellikleri taşımaya başlamış bir nüfustur.

Ereğli bugünkü hali ile hem herkesin birbirini tanıması gibi dar ve yerel bir eğilimi hem de tanıdıkları kimselerin davranışlarına ve düşüncelerine karşı ilgisizlik ya da hoşgörülük göstermek gibi şehirleşmiş ilişkileri yerel olmayan bir eğilimi beraber yaratmaktadır. Kasabada en önemli iş grupları sırasıyla, tüccar ve esnaf, kömür işletmesinde çalışan memurlar, işçiler, diğer devlet memurları ve serbest meslek sahipleridir. Bunları deniz nakliyeciliği ve balıkçılık takip eder. Çiftçilik en arkadan gelir. İş grupları arasında sayı bakımından en kalabalık, rol ve fonksiyon bakımın dan en önemli grup tüccar ve esnaftır (Kıray, 2000: 272).

Serbest meslek sahipleri ve subay-memur grubu oranında da bir artma görülmektedir. Bunlar da feodal toplum düzeninden kurtulmayı ve modern şehir eğiliminin kazanılmasını göstermektedir. Bugün Ereğli’de en gözde sayılan ve oğulların edinilmesi istenilen meslekler mühendislik ve diğer serbest meslekler gibi yeni düzen mesleklerdir. Meslek tercihinde hiç kimse toprakla ilgili bir meslek seçmemiştir. Anonim olmayan insan ilişkileri Ereğli’nin en yerel kalmış kısmıdır. Ereğlilerin çoğu bugün kendi ölçüleri çerçevesinde ortalama geçim için gerekli saydıkları geliri elde edememektedirler (Kıray, 2000: 272).

Bugün Ereğli’de büyük bir grup yeni tabakalaşma düzeninde yerlerini belirtmek için daha gösterişçi tüketimde bulunmaya yönelmiştir. Dışa açılmanın önemli bir bölümü de aile içi ilişkilerde görülmektedir. Baba oğul ilişkilerinde değişme en önemli değişmelerden biridir. Baba-oğul dayanışmasının çözülmesi düzensizlik ve güvensizlik olarak yansımıştır. Bu yüzden kız evlat ile aile arasındaki ilişki önem kazanmıştır. Ailenin çekirdek aileye dönüşmesi eşler arasındaki ilişkiyi daha az otoriteye dayanır bir hale getirmiştir. Doğum, sünnet, evlenme ve ölüm ile ilgili ritüellerin dinsel değeri azalmıştır. Aile içi ilişkilerde sorunsuz değişmesinde anne önemli bir rol oynar. Baba ile oğul arasındaki dengeyi korumak anneye düşüyor. Böylece anne aile içi düzenin devamlı ve sürtünmesiz değişmesine yardım eder. Annenin bu yeni rolü değişen aile kurumunda geçiş devresini bunalımsız geçirmesini sağlayan tampon fonksiyondur (Kıray, 2000: 274).

Dinsel hayat ve dünya görüşüne ait izlenimlerde kasabanın fatalizmden uzaklaşmış olması çalışmaya ve kişisel gayrete önem veren bir toplum olduğunu göstermiştir. Ereğli’de bütün değişen kurumlarda en temel bağlantılar, yeniden beliren değerler, yeniden kurulan ilişkilerde ailenin ve kişinin güvenliğini sağlamak gayreti göze çarpmaktadır (Kıray, 2000: 276).

Demir-çelik fabrikalarının Ereğli üzerindeki etkileri, onun tamamen Türkiye ile bağlanma ve bütünleşme şekline bağlı olacaktır (Kıray, 2000: 277). Özetle yeni kurulan fabrikanın Ereğli’yi bu aşamadan ne kadar ileriye götüreceği konusu, yalnız fabrikaya bağlı değildir. Bu daha çok Türkiye’nin bütününde yer alacak değişiklikler ve bunlarla hem fabrikanın hem de kasabanın kuracağı ilişkilere bağlı olacaktır.

Kaynak: TÜRK SOSYOLOGLARI, s.  111-118, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2915 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1872

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...