Kant’ın İdealizm Anlayışı
Alman düşünür Kant, idealizmi şöyle tanımlar: “Duyuların ve deneyin verdiği bilgi aldatmacadır, gerçek ancak usun tasarımlarındadır.” Deney üstü idealizm adını verdiği kendi idealizmini de şöyle tanımlar: “Usun tasarımları aldatmacadır, gerçek deneydedir.”
Ama bu gene de bir idealizmdir; çünkü, duyularla deneyden gelen veriler, usun önsel verileri içinde biçimlenmeden hiçbir bilgi gerçekleşemez.
Bundan başka, nesnenin kendiliği bilinemez. Öyleyse bilinmeyen bir sır, bilmediğimiz bir nesneyle asla bilemeyeceğimiz bir özne vardır. Tanrısal düşünce ve o düşüncenin ürünleri, biz insanlar bilmiyoruz ve asla bilemeyeceğiz ama, yok değil, vardır ve Tanrı’nın varlığından şüphe ettiğiniz kadar Tanrı’nın yokluğundan da şüphe etmeliyizdir.
Alman düşünür Kant, kendi düşünceciliğinin karşısına, görgül düşüncecilik adını verdiği açık düşünceciliği koyar ve bunu da ikiye ayırır:
- Belkili düşüncecilik ki Descartes’in şüpheciliğidir.
- İnakçı düşüncecilik ki Berkeley’in özdeksizciliğidir.
Kant der ki: “Benim deneyüstü düşünceciliğim; nesnelerin bizim dışımızda gerek şüpheli ve tanımlanamaz, gerek gerçek dışı ve olanaksız olduklarını ileri süren görgül düşünceciliğin tam karşıtıdır.” Kant’ın bu düşünceciliğine eleştirel düşüncecilik de denir.
Özdekçilik ve yeni anlamıyla gerçekçilik (realizm) akımlarına karşıt bulunan düşüncecilik, tümüyle aynı sav ve temelde toplanan, çeşitli biçimlerde sunulmuştur.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım