Felsefe hakkında her şey…

İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünde yabancı hocalar dönemi

04.11.2022
560
İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünde yabancı hocalar dönemi

Modern öğretim sistemi ile onun içeriğini anlamak açısından modern okulların açılmasından itibaren yabancı hocalara her zaman yer verilmiştir. Darülfünun kuruluş sürecinde de yabancı hoca unsuru göz önünde bulundurulmuştur. Bununla birlikte Darülfünun I. Dünya Savaşı yıllarında Almanya kökenli, II. Dünya Savaşı öncesi ve süresince Üniversite’de yine Almanya kökenli yabancı hocalar çok bulunmuştur. Darülfünun döneminde Felsefe Bölümü’nde bir yabancı hocanın adı geçerken, 1933 sonrasında sekiz yabancı hoca gelmiş ve 1950’ye kadar Bölümü kontrol etmişlerdir.

M.A. Ayni’nin bildirdiğine göre, I. Dünya Savaşı yıllarında Darülfünun’a 21 hoca gelmiş, bunlardan 10’u Edebiyat Fakültesi’nde istihdam edilmiştir (Ayni 2007, 52-53). Ünlü dinler tarihçisi George Dumezil de bu dönemde gelen hocalar arasındadır. Prof. Günther Jacobi (1881-1969) 1914’de Felsefe Bölümü’nde Matbaa-üt tabia (Metafizik), Mantık ve Usuliyet (Metodoloji) dersleri vermek için getirtilmiş (Ayni 2007, 52). M.A.Ayni, getirilen yabancı hocalar gülünçlüğe varan dil sorunları yaşamış olduklarını bildirse de, yine de çok katkıları olduklarını teslim etmektedir. Bazılarının çalışkanlıkları ve girişimleri, dershaneleri ve laboratuarları iyileştirmek için gerekli alet edevatı, gerekli numune ve kitapları Maarif Nezareti aracılığıyla tedarik etmişlerdir (Ayni 2007, 54). Coğrafya müderrisi Obst’un saha çalışmaları ve saha birimlerini kurması, tecrübi ruhiyat hocası Anschutz’un laboratuar kurması takdirle karşılanmıştır (Ayni 2007, 54-55). 1933 Üniversite Reformu, Felsefe Bölümü’nü de büyük ölçüde dönüştürmüştür. İ. H. Baltacıoğlu, Babanzade Ahmet Naim, Halil Nimetullah (Öztürk) gibi bazı hocalarının işine son verilmiş, M. Şekip Tunç, kısa süre sonra ayrılacak olan M.E. Erişirgil ve gençler arasında sayılan H. Z. Ülken Bölüm’de kalmışlardır. Bölüm’ün yapılandırılması için bilim felsefecisi Hans Reichenbach getirilmiştir. Macit Gökberk’in belirttiğine göre Felsefe Bölümü 1950 yılına kadar yabancıların kontrolünde kalmıştır (Gökberk 1983, 5). 1933-1959 yılları arasında Felsefe Bölümü’nde görev alan Alman hocaların uzmanlık alanları ve Bölüm’de kalış süreleri şöyledir: Hans Reichenbach (1891- 1953), Lojistik, Bilim Felsefesi (1933-1938); E.von Aster (1880 -1948), Felsefe Tarihi (1936-1948); Gerhard Kessler, İktisat Sosyolojisi (1933-1951); Wilhelm Peters, Davranış Psikolojisi (1937-1953); Walter Kranz, Antik Felsefe (1944-1950); Heinz Heimsoeth (1886-1975), Kant Felsefesi (1950-1952); Joachim Ritter, Varoluşçuluk (1953-1955); Freytag von Löringhof, Mantık (1958-1959) (Kafadar 2000, 268). Yabancı hocaların Türkiye’yi seçmelerinde önemli nedenlerinden biri de ödenen yüksek ücretlerdir. (Örneğin 1933 yılında İÜ. Edebiyat Fakültesiyle beş yıllık sözleşme yapan Reichenbach’ın aylığı 550 liradır. Reinchenbach’a verilen paranın fazlalığını görmek için Takiyettin Mengüşoğlu’nun aylığıyla karşılaştırılabilir. Mengüşoğlu 1937 de Fakülte’deki görevine 30 lira aylıkla başlamış; 1956 yılında profesör olarak 90 lira aylık almıştır.)

Alman düşünce geleneğinde yetişmiş meslekten felsefecilerin kontrolünde, felsefe öğretim ve eğitiminin kalitesinin artırılması tasarlanmıştır. Amatör akademisyenlere akademik çalışmaların nasıl yapılması gerektiği, üniversite öğretimine sahip olması gereken özelliklerini vermek açısından, bu konuda çok başarılı olmuş bir ülkeden öğretim üyelerini getirmek, üniversitenin geleceği için iyi bir plandı. Bu durum felsefe bölümü için de geçerlidir. Felsefeyi doruğuna ulaştıran bir ülkeden gelen felsefecilerin Türkiye’de felsefe öğretimine katkı sağlamaları beklenmiştir. Ancak durum beklenildiği gibi olmamış, getirildikleri dönemde de bugün de katkıları tartışılmaktadır.

Yabancı hocalara olumlu bakanlar, genellikle güzel anılar üzerinden olaya bakılmaktadırlar (Dölen 2010/1, 530-531). Ders kitapları yazmaları, Türkçe yayın yapmaları, yabancı terimlere karşılık bulma çalışmaları, öğrencileriyle yakından ilgilenme, olumlu özellikler arasında sayılmıştır (Dölen 2010/1, 532-534). Reform’da yabancıların üniversiteye katkıları üzerinde çalışan Ersoy Taşdemirci’ye göre katkılar şöyle sıralanır: 1- Öğretim programların ve yöntemlerinin ıslah edilmesi. Öğrencilerin derslerde ve alanlarda aktif olmalarını sağlamışlardır. 2- Darülfünun hakkındaki bilimsel güvensizlik yapılan bilimsel çalışmalar ve yayınlana ders kitaplarıyla kırılmıştır. 3- Türk bilim insanlarının yetişmesine büyük katkı sağlamışlardır. 4- Yeterli Türkçe bilmemelerine rağmen, ilmi zihniyetin gelişmesine, laik hukuk anlayışı ve karma iktisadi sistemin yerleşmesinde büyük katkıları olmuştur (akt. Dölen 2010/1, 523)

Felsefe Bölümü’nde etkili olan yabancıların başında Reichenbach gelmektedir. Ağırlıklı olarak mantıkçı pozitivizm üzerinde duran Reichenbach’ın felsefe anlayışı Türkiye’de nispeten yeniydi. Kendi felsefe anlayışını yerleştirmek için önemli seminerler yapmış, yoğun tartışmalara sebep olan konferanslar düzenlemiştir (Kafadar 2000, 270). İhtimaliyet mantığına ilişkin yayın yapmıştır (Ülken 1979, 458). Reform sonrasında yeni kuşak felsefeciler, Hilmi Ziya Ülken, Vehbi Eralp ve Nusret Hızır Reichenbach etkisindedirler. Ülken’in çııkardığı Felsefe Yıllığı adlı dergi de bu etki çok açıktır (Kafadar 2000, 271). Ülken’e göre Vehbi Eralp, Nüsret Hızır ve Nermi Uygur, Raichenbach’ın lojistik felsefe anlayışının etkisindedirler (Ülken 1979, 458). Bölüm’de lojistik ve bilim felsefesi çok sonra Hüseyin Batuhan ve Teo Grünberg tarafından yeniden canlandırılmıştır (Kafadar 2000, 274-75). Söz konusu etkiyi en çok yaşayanlar, Nusret Hızır, Hüseyin Batuhan ve Teo Gürunberg Bölüm’den ayrılıp Ankara’da toplanmışlardır. Aster 1936 yılında Felsefe Tarihi Kürsüsü başına 1939’da felsefe bölümü başkanlığına atanmıştır (Kafadar 2000, 275- 276). Felsefe tarihini, felsefe üzerine felsefe yapmak olarak anlamış ve uygulamıştır (Kafadar 2000, 278). Ülken’e von Aster’in etkisi Reichenbach kadar olmamıştır (Ülken 1979, 459). Kranz’ın getirilmesi ve Aster’in sunduğu gerekçe felsefe tarihçisi ihtiyacını gidermektir. Böylelikle Reichenbach’dan farklı bir çizgi izlemiş, sistematik felsefe yapabilmek için felsefe tarihi gerekliliğini öne çıkarmıştır (Kafadar 2000, 276). Kranz 1944 yılının başında görev başlamış verdiği Antik Felsefe dersleriyle, Felsefe Bölümü Felsefe Tarihi alanında daha da güçlenmiştir (Kafadar 2000, 276). Heimsoeth, felsefe tarihi, Kant ve fenomenoloji alanlarında çalışmalarıyla bilinir. Felsefe tarihi ve ahlak felsefesi alanlarında da etkili çalışmaları vardır (Uygur 1978, 5-6). Nermi Uygur’un doktora hocası olması nedeniyle etkili olmuştur. Ayrıca Bedia Akarsu da Heimsoth’u en çok yararlandığı hocaları arasında saymıştır (Akarsu 182). Ritter, Bölüm’de varoluşçuluk hakkında dersler vermiştir (Kaynardağ 1986, 26). Bedia Akarsu’nun bildirdiğine göre süreklilik kavramı üzerinde çok dururmuş ve philosophia perennis (sürüp giden felsefe) anlayışını savunurmuş (Akarsu 182- 183). Matematik kökenli mantıkçı olan Löringhoff, sadece 1959 yılı yaz döneminde mantık dersleri vermiştir (Mengüşoğlu 1973, III)

Alman hocalar felsefede çeşitlilik yaratmışlardır. Etkili olmalarının birkaç nedeni vardır: 1- Felsefe Bölümü’nde Şekip Tunç’tan başka Fransız geleneğinde yetişmiş kimse kalmamasıdır (Ülken 1979, 457; aktaran Kafadar 2000, 267). 1933’de felsefe bölümü, hastalık, bürokrasiye geçme ve tasfiye nedenleriyle çok kan kaybetmiştir (Kafadar 2000, 267). Alman geleneğinin etkili olmasında Orhan Sadettin’in Almanya’da von Aster’in yanında doktora yapmasının çok rolü olmuştur (Kafadar 2000, 267). Reform’dan hemen sonra Hilmi Ziya Almanya’ya araştırma için gönderilmiş, Mazhar Ş. İpşiroğlu Almanya’da yüksek öğrenim görmüş, Macit Gökberk doktorasını, Takiyettin Mengüşoğlu’nun hem lisans hem de doktorasını, Nüsret Hızır’ın yüksek eğitimini Almanya’da yapmaları,. Alman hocaların etkilerinin zeminini oluşturmuştur (Kafadar 2000, 267). 2- Reformun getirdiği yeni üniversite ortamında uygun sosyo-psişik ve siyasal -ekonomik şartların birleşmiş olmasıdır (Kafadar 2000, 267-268). 3- Hükümet üniversitenin yenilenmesinde ümidini Almanlara bağladığından her türden desteği vermişlerdir. 4- Alman hocalar 1933- 1955 arası sürekli olarak Bölüm’de bulunmaları da etkinin nedenleri arasındadır (Kafadar 2000, 268). Nitelik olmaları, etkilerini de artırmıştır (Kafadar 2000, 268-269)

Bedia Akarsu’ya göre 1933 Reformu Felsefe Bölümü’nün yazgısını değiştirmiştir. Reichenbach’ın getiriliş (1934) büyük bir şanstır. O bir pozitivist filozof olarak bizdeki medrese havasını değiştirmiştir. Seminer tarzı ders işleyişi, Seminer Kitaplığı’nın kuruluşu etkili olduğu unsurlar arasındadır (Akarsu, 181).

Kaynak: TÜRKİYE’DE FELSEFENİN GELİŞİMİ I, s. 20, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2456 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1428

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...