Humeculuk (İngiliz Şüpheciliği) Nedir, Ne Demektir?
Humeculuk ya da diğer adıyla İngiliz şüpheciliği, İngiliz düşünürü David Hume’un felsefe görüşü ve okuludur.
Hume’a bir açıdan, tüm çağdaş idealist yanılgıların babası sayılabilir. Kantçı ve olgucu bilinemezcilik onun ürünüdür. Humeculuk, çağdaş idealist öğretileri geniş çapta etkilemiştir. Kant’a göre Humeculuk, onu metafizik uykusundan uyandırmıştır.
Eleştiricilik, olguculuk, yeni olguculuk, yararcılık, pragmacılık, varoluşçuluk vb. gibi birçok çağdaş idealist öğreti, Humeculuk temelli öğretilerdir.
Hume, bilgi edinmek için deneyden başka hiç bir kaynak bulunmadığı düşüncesinden yola çıkar. Ne var ki bunu düşünceci bir biçimde yorumlar. Hume’a göre deney ve duyum, nesnel gerçekliği değil, onun sadece izlenimlerini verir. Anlığımız bu izlenimlerden düşünceler yapar. Nesnel gerçeklik hiç bir zaman bilinemez. Çünkü onu bilmek için deneyden başka hiç bir kaynağımız yok.
Deneyse evrensellik ve zorunluluk ögelerinden yoksundur. Deney evrensel değildir, çünkü sınırlıdır, daha yeni bir deneyin nasıl bir sonuç vereceğini bilemeyiz. Deneyin bugüne kadar hep aynı sonucu vermesi, bundan sonra da o sonucu vereceğini kanıtlamaz.
Deney zorunluluktan yoksundur, çünkü örneğin bize soğuma olayını donma olayının izlediğini verir, ama bu sadece bir olgu’dur ve zorunlu bir olgu değildir, eş deyişle deney bize soğuma olayını donma olayının izlediğini verir ama soğuma olayım her zaman ve her yerde zorunlu olarak donma olayının izleyeceğine dair gerekçe vermez. Soğuma olayını örneğin buharlaşma olayı da izleyebilir.
Bu ikisinden hangisinin gerçekleşeceğini anlamamız için gene deneyi izlemek ve olgu’ ya bakmak zorundayız. Demek ki bilebileceğimiz sadece olgulardır, onların zorunlu olduğu değil (Kantçı eleştiriciliğin ve Comtecu olguculuğun ne kadar basit bir temel üstünde yükseldikleri de böylelikle açıkça görülmüş oluyor).
Hume’a göre deney, evrensel ve zorunlu olmadığından, gerçek değil, yanılsamadır. Bu yanılsamayı sağlayan da çağrışımdır. Soğuğu donmanın izlediğini birçok kez görmüşüz, soğuğu yeniden görünce anlığımız bu eski görgülerini çağırır, bizler de bu yüzden bu ikisi arasındaki ilişkiyi evrensel ve zorunlu sanırız. Buysa bir kuruntudan başka bir şey değildir.
Hume, böylelikle, sadece nesnel gerçekliği değil, bilimin temeli olan nedenselliğin de nesnelliğini yadsır.