Fındıkoğlu’na göre sosyolojinin metodu
Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nun metodolojik görüşlerini üç başlık altında incelemek mümkündür.
Determinizm ve Hürriyetçilik
Fındıkoğlu, çağdaş bilimsel görüşe uygun olarak tabiî bilimlerde olduğu gibi sosyal bilimlerde de mutlak hakikatler peşinde koşmanın doğru olmadığını belirtmiştir. “Mutlak hakikatler peşinde koşmak, tabiata esaret gibi, mevcuda esaret neticesini doğuracaktır.” (Fındıkoğlu, 1948a: 115). Determinizm hakkındaki yeni anlayış, araştırmacıyı tabiat olaylarını önceden tahmin edebilmek için bir olasılık fikrine götürmektedir. Tabiatın yapısına uygun durum da budur. Tabiatta artık kesin kanunlar düşünmek mümkün değildir. Günümüzde sosyal bilimlerde de artık mutlak anlamda bir determinizmden bahsetmek mümkün değildir.
“Mutlak hakikatler peşinde koşmak, tabiata esaret gibi, mevcuda esaret neticesini doğuracaktır.”
Tarihî Metot
Fındıkoğlu’nun çok önem verdiği ve kullandığı “tarihî metot” da savunduğu bütüncü görüş içinde daha iyi değerlendirilebilir. O herhangi bir sosyal olayı, bir şahsı, bir düşünceyi, bir kurumu incelerken onun geçmişini aydınlatarak mevcut durumunu açıklamaya çalışır, dolayısıyla geleceğine de ışık tutmaya çaba gösterir. Onu çevreleyen tarihî, sosyal, ekonomik… şartları zaman ve mekân boyutlarında bir bütün olarak vermeyi amaçlar. Bu tarihî bakış açısını da onun metodolojik yönden sosyolojiye katkısı olarak düşünmek mümkündür. Çünkü Durkheim sosyolojisinde bu anlamda bir tarihî bakış açısı belirginleşmemiştir (Güngör-Ergan, 2008: 669). Fındıkoğlu tarihî bakış içinde çeşitli olguları, kuruluşları ve disiplinleri incelemiş, bu alanlarda çok sayıda temel eser ortaya koymuştur (Güngör-Ergan, 2008: 640-641).
Bütüncü Görüş
Fındıkoğlu karmaşık bir yapıya sahip olan toplumsal olayların Gestaltçı-Bütüncü görüş çerçevesinde açıklanmasını savunur. Şu cümlesi Fındıkoğlu’nun sosyal meselelere bakış şeklini çok net olarak göstermektedir: Sosyoloji disiplini her tek sosyal meseleyi bir “nokta” hâlinde tasarlar ve bu noktayı çerçeveleyen tarihî hava ve sosyal şartları bu noktaya kuvvetli bir projektör gibi tutar (Fındıkoğlu, 1966: 66).
Sosyoloji disiplini her tek sosyal meseleyi bir “nokta” hâlinde tasarlar ve bu noktayı çerçeveleyen tarihî hava ve sosyal şartları bu noktaya kuvvetli bir projektör gibi tutar.
Fındıkoğlu, “bütüncü görüş” ile hem “toplum” veya “sosyal realite” denen karmaşık yapıya bir bütün olarak bakmayı hem de sosyal olayları toplumun bütünü içinde birbirleri ile ilişkileri olan birer bütün olarak incelemeyi getirmiştir. Bu açıklamalarında tek taraflı ve tek sebepli mutlak açıklamalardan kaçınılması gerektiğini vurgulayarak sosyolojinin relativist karakterine de işaret etmiştir. Sosyal olayları ortaya çıktıkları yer ve zamanı dikkate alarak çeşitli metotlar yardımıyla ve bilimler arası bir yaklaşımla incelemek, bu inceleme ve açıklama esnasında gerektiğinde daha önce ortaya atılmış doktrinlerden de faydalanmak gerektiğini somut örnekler de vererek açıklamıştır. Bilimsel araştırmada akıl ve tecrübenin, tümevarım ve tümdengelimin birlikte kullanılması gereğini de belirtmiştir (Güngör, 1991: 39).
Kaynak: TÜRK SOSYOLOGLARI, s. 28-36, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2915 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1872