Tarihsel sanat anlayışı
Tarihselci sanat anlayışı sanatı sanat dışı birtakım unsurlara tabi kılar. Çünkü sanatın, sanat eserinin içinde üretilmiş olduğu toplumsal, kültürel ve tarihsel bağlamdan hareketle ele alınması gerektiğini öne sürer. Hatta o, Dickie’nin kurumsal sanat anlayışının, merkezden çevreye doğru alınan yolda bir adım daha ötesini ifade eder. Söz konusu tarihselci perspektifin sahibi, “sanat dünyası” kavramının açımlanmasında en az Dickie kadar önemli bir rol oynamış olan Amerikalı düşünür Arthur Danto’dur.
Danto, her şeyden önce modern ve postmodern sanatın doğuşu, yani statüleriyle ilgili olarak belli bir öz-bilince sahip sanat formlarının ortaya çıkışıyla birlikte, sanatın yeni birtakım felsefi sorulara yol açtığına işaret eder. O, bu sorulardan en önemlilerinin sanatın kendisinin, sınırlarının ve amaçlarının ne olduğu soruları olduğunu söyler. Danto’ya göre, sanatın ne olduğu, belli bir sanat eserinin nasıl yorumlanacağı, sanat eserinin üretildiği tarihsel, kültürel, hatta politik koşullara bağlıdır.
Nitekim o, insan elinden çıkma bir eserin, sanat üretiminin daha önceki tarihinin bir sonucu olarak sanat dünyasında onun için hazırlanmış bir yer olmadığı takdirde, sanat eseri haline gelemeyeceğini söyler. Sanatın şimdisinin sanatın geçmişi tarafından belirlendiğini dile getiren Danto, bu tezini temellendirmek amacıyla yeni bir tartışma başlatır. O, seçtiği örnek uyarınca, bizden yeni bir roman yazarı olan Pierre Menard’ın Cervantes’in Don Kişot’unun, özgün eserle neredeyse satır satıra aynı olan tam bir uyarlamasını gerçekleştirmiş olduğunu tasarlamamızı ister. Menard, bu uyarlamayı özgün eserden yana hiçbir bilgisi olmadan yapmıştır. Danto, Menard’ın eserinin aynı roman olmadığını, hatta roman olmadığını ileri sürer; bunun nedeni ise içeriği satır satır aynı olsa bile, uyarlamanın yazarının farklı olması, onun farklı deneyimleri bulunması ve romanı farklı bir tarihte sunmasıdır. Danto’nun bununla göstermek istediği şey, eseri belirleyenin sanatçı olmasından ziyade, her sanat yapıtının genel olarak tarihin kendisi, özel olarak da farklılık gösteren kendi tarihi tarafından belirlenmesi olgusudur.
Bununla birlikte, Danto bu noktada kalmaz, bir sanat ontolojisi geliştirerek daha genel bir çerçeve içinde sanat eserini belirleyen ve birlikte sanatın gerek ve yeter koşulları olarak değerlendirilebilecek beş ayrı koşul sayar. Bunlardan birincisine göre,
1. sanat eserinin bir şey hakkında olması, yani onun bir konusunun bulunması, temsil ettiği bir şeyin bulunması gerekir.
Buna sanatın temsil boyutu adını veren Danto, mimetik anlayışı eleştirerek bir sanat eserinin anlamını onun gönderimde bulunduğu şeyden ayırır ve esas itibarıyla anlama vurgu yapar. Buna göre, bir sanat eserinin kendisi hakkında olduğu şey, gerçekte onun içeriği ya da anlamıdır.
Temsil sanatın gerek koşulu olmakla birlikte, yeter koşulu olamaz. Dünyayı ve dünyadaki şeyleri oldukça iyi bir biçimde temsil edebilen gündelik söylemimizi sanat kategorisi içine sokmak hiçbir şekilde mümkün olamaz. Sanatı sanat olmayandan ayırabilmek için, temsille belirlenen gerek koşulu, ifadeye dayalı bir yeter koşulla tamamlamak gerekir. Danto bu bağlamda,
2. temsilin sanatçının temsil edilen içerikle ilgili duygularını, inançlarını, kısacası tutumlarını ifade etmesi gerektiğini öne sürer.
Sanatçının konusunu görme tarzının cisimlenişine özel bir önem atfederken doğallıkla geleneksel ifade anlayışını reddeder. Ona göre, ifade, duygunun sanat eserini alımlayan kimseye aktarılmasını içermek zorunda değildir. Alımlayıcıya düşen, bir duyguyu anlamaktır. Sanat eserinin sanatçının konusuyla ilgili tutumu veya bakış açısını ifade ettiğini öne süren Danto, şu halde,
3. eserin bunu metaforlarla yaptığını söyler. O, sanatta ifadenin metaforla örtüştüğünü söylerken
4. bir yandan da metaforik temsil ve ifadenin tarihsel bağlamından ayrılmaz olduğunu dile getirir. Buna göre, bir kategori olarak sanat dinamik olup neyin sanat sayılacağı tarihsel koşullar tarafından belirlenir. O, nihayet
5. sanatsal temsil ve ifadenin içeriğinin büyük ölçüde yorum tarafından oluşturulduğunu söyler.
Kaynak: FELSEFE, s. 181-186, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2487 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1458