Felsefe hakkında her şey…

Edward Caird

07.01.2024
132
Edward Caird

On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında yaşamış bir İskoç filozofu olan Edward Caird, 1870’ten 1920’lerin ortalarına kadar İngiliz felsefesine egemen olan idealist akımın kilit isimlerinden biriydi.

Edward Caird 23 Mart 1835’te İskoçya’nın Greenock kentinde doğdu. İlahiyatçı John Caird’in (1820-1898) küçük kardeşi olan Edward, eğitimine Glasgow Üniversitesinde başladı ve sağlık sorunları nedeniyle buradaki eğitimine kısa bir süreliğine ara verdi. Daha sonra Oxford Balliol College’a geçti ve 1863 yılında buradan mezun oldu. Mezuniyetinin ardından Oxford’daki Merton College’da öğretim görevlisi oldu (1864-1866), ancak kısa süre sonra Glasgow’daki ahlak felsefesi kürsüsünden teklif alınca burada çalışmak için Merton’dan ayrıldı (1866-1893).

Caird Glasgow’daki akademik görevlerinin yanı sıra hem üniversitede hem de yerel siyasette aktif olarak yer aldı ve üniversitede siyaset bilimi alanının kurulmasında öncü isim oldu. Benjamin Jowett’in (1817-1893) ölümünün ardından Oxford’a dönen Edward Caird, 1907 yılına kadar Balliol College’ın müdürü olarak görev yaptı. British Academy‘nin kurucu üyesi (1902), Fransız Akademisi‘nin de daimi üyesiydi ve St Andrews (1883), Oxford (1891), Cambridge (1898) ve Galler (1902) üniversitelerinden fahri doktora unvanlarına sahipti.

İngiliz idealistlerinin çoğu gibi Caird‘in de klasik edebiyata büyük bir ilgisi vardı. Essays on Literature and Philosophy (1892) adlı iki ciltlik eserinde Goethe, Rousseau, Carlyle, Dante ve Wordsworth üzerine eleştirel denemeleri bir araya getirmiş ve II. ciltte kartezyen düşünce (Descartes, Malbranche ve Spinoza) ve metafizik üzerine bir incelemeler kaleme almıştır.

Edward Caird‘in siyasal görüşü genel olarak liberal ve ilericidir. Kadınların eğitimini desteklemiş, Anglo-Boer Savaşı’na (1899-1902) karşı çıkmış ve özellikle Glasgow ve Londra’da yeni üniversite mezunlarının ve çalışanlarının yoksullar arasında ve onlarla birlikte yaşayarak ve çalışarak sosyal sınıflar arasındaki uçurumu kapatmaya çalıştıkları ‘üniversite yerleşimi’ programlarına katılmıştır.

Caird 1907’de Balliol’daki yöneticilik görevinden istifa etmiş ve ertesi yıl 1 Kasım’da ölmüştür. Oxford’daki St Sepulchre Mezarlığı’nda Jowett ve Green’in yanına gömülmüştür.

Edward Caird’in felsefesi

En çok Kant ve Hegel üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Edward Caird, “Kantçı düşüncenin, felsefenin daha gelişmiş idealizm biçimlerine geçişinde yalnızca gerekli bir aşama olduğunu” savunmuştur.

Caird, John Watson ve Bernard Bosanquet gibi idealistlerin oluşturduğu ikinci kuşak idealistler üzerinde güçlü bir etki yaratmıştır. Edward Caird uzun ve başarılı yaşamı boyunca üniversite ve yerel siyasetin yanı sıra eğitsel ve sosyal reform alanlarında da aktif rol oynamıştır. İki serilik Gifford Dersleri‘nde, dinî kavramların (iyi düşüncesi, ruh, Tanrı ve Tanrı’nın insanlıkla ilişkisi) önemli bir evrimsel açıklamasını geliştirmiştir.

Edward Caird

Edward Caird

T.H. Green (1836-1882) ile birlikte Caird, felsefi çalışmaları büyük ölçüde Alexander Bain (1818-1903) ve James Stuart Mill’in o zamanlar baskın olan ampirist ve çağrışımcı görüşlerine tepki niteliğinde olan ilk İngiliz idealist kuşağının üyelerinden biriydi. Bununla birlikte, Green’in sahip olmadığı bir edebî ifade yeteneğine sahipti; ayrıca, ilgili fikirlerin tarihsel gelişiminin izini sürmek yoluyla sorunları tartışmak konusunda da ondan daha yetkindi.

John Watson (1847-1939) ve Bernard Bosanquet (1848-1923) gibi daha sonraki idealistler üzerinde -özellikle felsefe ve din ilişkisi konusunda- güçlü bir etkiye sahipti. Sıklıkla Hegelci olduğu düşünülse de Edward Caird, Kant’tan tartışmasız biçimde daha fazla etkilenmişti.

Caird’in ilk büyük çalışması, A Critical Account of the Philosophy of Kant (1877) olup Saf Aklın Eleştirisi ve Prolegomena to any Future Metaphysics‘e odaklanmıştır. Bu eserin yerini 1889’da Caird’in The Critical Philosophy of Immanuel Kant (iki cilt) adlı çalışması almıştır.

Caird genel olarak, Kant’ın a priori ve a posteriori olanı bütünleştirme girişimiyle felsefede yeni bir dönem başlatmış olmasına rağmen, bu görevi tam olarak yerine getiremediği kanısındaydı. İşte burada Caird’in idealizmi devreye giriyordu. Caird, Kant üzerine yazdığı bu kitaplarda, “dünyayı bir baltayla ikiye böldüğü varsayılan büyük metafizikçinin argümanlarında, nesnel organik birliğe doğru neredeyse istemsiz ama sürekli ve kaçınılmaz bir gerilemeyi göstermeye” çalışmıştır. Bu nedenle, “Kantçı felsefenin, felsefenin idealizmin daha ileri biçimlerine geçişinde yalnızca bir ilk aşama, ancak elbette gerekli bir aşama olduğunu” ileri sürmüştür.

Hegel üzerine yazdığı monografide (1883) Hegel’in felsefesinin bir açıklaması yer almaktadır. 1885’te, daha önce Contemporary Review dergisinde yayınlanmış olan makalelerin bir derlemesine dayanan Social Philosophy and Religion of Comte adlı eseri çıkmıştır. Bu iki eserde Caird, bu düşünürleri kendi çizgisinde eleştirel bir şekilde yorumlamıştır. Örneğin Comte ile ilgili olarak, aynı zamanda bir Tanrı dini olmayan bir ‘insanlık dini’ olamayacağını yazarak onun Pozitivizm anlayışını eleştirmiştir.

Caird’in felsefe yapma biçimi çağdaşlarının çoğundan farklıdır. Tutarlı ve hatta rahatsız edici bir şekilde inşa edicidir. Caird’e göre, “bir düşünürü yüceltmenin gerçek yolu, kendini onu kendi bakış açısından anlamaya zorlamak” ve ancak ondan sonra “fikirlerini mümkün olduğunca nesnel bir incelemeye tabi tutmaktır.” Böylece, ele aldığı düşünürlerin doğrularını kavramış ve onların hatalarıyla sadece rastlantısal olarak ilgilenmiş olacaktır. Ancak bunun sonuçlarından biri, Caird’in kendi görüşlerinin çoğu zaman sadece dolaylı olarak, yani başkalarının görüşlerini açıklarken ve yorumlarken ortaya çıkması olmuştur.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...