Edim-Söz Eylemi ve Söz Eylem Kuramı Nedir?
John L. Austin’in açıklamalarından yola çıkarak, Searle ‘edimsöz’ eyleminin, her bir söz eyleminin temel görüşünü oluşturduğunu öne sürmüştür.
Bu görüşün oluşmasıyla birlikte, Searle tarafında her şey belirsizdir. Bu görüş, uzun bir süredir dil felsefesinin araştırılmasına sınır koyan, önermesel bir nesne aracılığıyla tamamlanır.
Bu şekilde, dünyayla ilişkisi olan bir konuşma eyleminin, söz-eylem kuramındaki önemi anlaşılır. Almanca’da önermeli bir (yarım) yan cümle (dass) -dığı, olan gibi fiilimsilerle ifade edilir. Şöyle örnekler verilebilir: Napolyon’un vicdansız olduğu…, çimlerin yeşil olması…, gibi.
Söz eyleminin tam tanımı için, önermenin niteliklerinin belirtilmesine, edimsöz eylem tipinin niteliklerinin de eklenmesi gerekmektedir. Birkaç örnek verecek olursak: Şu ümit edilebilir ki …, şu söz verilebilir ki …, şu iddia edilebilir ki … gibi. Örnekteki gibi farklı edimsöz görüşler aracılığıyla, aynı önerme ile birlikte çok farklı söz eylemi oluşturulabilir. Searle aşağıdaki şu örneklerle bunu netleştirmektedir:
- Sam sigara içmeye alışıktır.
- Sam sigara içmeye alışık mıdır?
- Sam sigara içmeye alış.
- Sam alışkın olarak sigara içmek ister.
Tüm bu tanımlamalar, aslında hep aynı önerme ile ifade edilir, yani Sam’in sigara içmeye alışık olduğu edimsöz görüşlerinde farklılık oluşturur. İlk cümlede bir iddia söz konusudur, ikinci cümlede soru sorulmuştur, üçüncüsünde emir ve son cümlede de bir dilek anlamı vardır. Searle, farklı eylemlerin kurallarını göstermeye çalışmıştır.
Bu amaçla Searle, varsayımsal bir edimsözü, yani sözünün analizini ortaya koymaya koymuştur. Böylelikle bir sözün söz eylemi olabilmesi için, çok sayıda şartın yerine getirilmesi gerekmektedir. Örneğin; bir kişinin ‘p’ söyleyebilmesi için ‘p’nin olmadığı bir alıcısı olması gerekmektedir. Bunun dışında biz bunu bir tehditle, hiç söz kullanmadan yapabiliriz. Aynı şekilde bir söz, bir eylemin yerine getirilmesi amacına da bağlıdır. Searle’e göre tüm bu şartlar, dilin yapı temellendiren kurallarını ortaya çıkarmak, tanımlamayı içermektedir.
Önermesel Eylemler
Searle’ün önermesel eyleminin tanımlanması, Austin’in retorik/konuşma eyleminin tanımıyla örtüşmemektedir. Ama en önemli fark ise; Searle’e göre önermesel eylem, söz eyleminin kesin bir parçası değildir, bunun aksine, bağımsız bir eylemin gerçekleştirilmesidir. Önermesel eylem, edimsöz içerisinde konuşma (bir iddianın içinde ne gibi bir iddia olduğu sorusuna göre) olarak tanımlanabilir. Önermesel eylem, her iki referans ve derecesel eylemlerden ayrı olarak gösterilir.
Söz Eylem Kuramı
Söz eylem ya da dil eylem kuramı, dilsel ifadelerle sadece olayları betimleyen ve ortaya iddialar ortaya koyan felsefi görüşler değil, aynı zamanda dünyanın durumunda değişiklik meydana getiren eylemlerin yerine getirilmesidir. Bu kuramlar şunu iddia eder: Örneğin, bir talimat (emir ya da kanuni hüküm), bir nesne ya da kişiye isim verme (vaftiz ya da adlandırma, ad koyma), kendi hükmüyle bir şey yapmak (söz verme), tehlikeye işaret eden bir ipucu (uyarı) ya da ruhsal anlamda dokunaklı bir ifade (hakaret), aynı şekilde gerçeğin değişimi bir vazonun parçalanmasına benzer. Söz eylem kuramı, dilsel eylemlerin varlığı, sınıflandırılması ve açıklanmasını araştırır. John Langshaw Austin ve John Searle, söz eylem kuramının en önemli temsilcileri kabul edilir.
Söz eylem kuramının ortaya çıkış tarihi, 1955 yılında John Langshaw Austin’in Harvard Üniversitesi’nde “How to Do Things with Words” başlığı altında düzenlediği konferansta bu kuramdan bahsetmiş olması sayılabilir. Aynı başlık altındaki bu eseri, 1961’de ölümünden sonra yayımlanmıştır. Esas olarak, 1969 tarihinde yayımlanmış “Speech Acts” (Söz Eylem) adlı kitabı ile Austin’in düşüncelerinden belirli görüşlerini, ihmal edilen ve not edilen başka düşüncelerini başarılı bir şekilde sistematik hale getirerek, söz eylem kuramı fikrinin yayılmasından Austin’in öğrencilerinden biri olan John Searle sorumludur.
Searle, özellikle tek dil ailelerinin tanımlanmış bir modeli olan “söz verme” söz eylemi örneğini geliştirmiştir. Söz eylem kuramının öncü dil filozofu olarak Ludwig Wittgenstein kabul edilebilir. 1953’de “Felsefi Soruşturmalar” adlı eserinin yayımlanmasıyla kelimelerin genel anlamda sadece şeylerin adlandırılmasıyla görevli oldukları teorisine karşı çıkışının açıklamasını yapmıştır. “Adlandırma eyleminin gerçekleşmesi ile devamında ne yapıp yapmayacağımız bize gösterilmiştir. Gösterilenlerin sadece bir tanesinin olup olmaması, şeylerden konuşmak anlamına gelmektedir. Cümlelerimizle çeşitliliği sağlarız.”
Wittgenstein, adlandırma açısından konuşma ve eyleme geçirme dil tezlerine karşı çıkmıştır. Burada “Dil oyunu” ifadesi, dili konuşmanın meslek ya da hayat tarzının bir parçası olduğunu belirtmelidir. Wittgenstein, bazı “dil oyunları”nı adlandırmıştır. Emir vermek, rica etmek ya da teşekkür etmek gibi söz eylemin kullanılan örnekleri Austin’in geç döneminin örneklerindendir. Bu geleneksel çizgi, büyük bir dikkatle çizilmelidir. Ludwig Wittgenstein, Austin ve özellikle John Searle’nin bilgiye olan yaklaşımları çok farklıdır.
İnsan mantığının bir teorisi olan Searle’nin söz eylem kuramının devam eden temellendirme çabaları, Wittgenstein’ın dil oyunu-düşüncesi ile söz eylem kuramının en önemli sorunu olan eleştiriyi netleştirmektedir. Searle, Wittgenstein’ın sistematikleştirilmemiş düşüncelerini sistematikleştirmiş, aynılaştırmamıştır. Bunun kural açısından netleşmesi, örneğin Noam Chomsky’nin “Transformationsgrammatik” (dönüşümsel dilbilgisi) gibi başka dilbilgisi teorileri, teknik kural ve kuramın uygulaması hakkında söz eylem kuramından yola çıkmalı, böylece hangi biçimde olursa olsun ifade edemeden, kurallara uyulabilir. Bu düşünce, Wittgenstein’ın “Felsefi Soruşturmalar” adlı eserinde açık bir biçimde eleştirilmiştir.
“Sözeylem araştırmalarının tarihi” konusunun gündeme gelmesi, çok da eski bir döneme rastlamaz. Irma Taavitsainen ve tarihsel pragmatiğin bir bibliyografyasını oluşturan Andres Jucker, merkezi yayın organları “tarihsel pragmatiğin kitabı”nı (Journal of Historical Pragmatics) kurmuşlardır. Tarihsel süreç içerisinde belirli bir söz eyleminin nasıl oluştuğu sorusu, “Onomasyoloji” (isim öğretisi) alanında (Joachim Grzega, Alfred Bammesberger ve Marion Schöner tarafından yazılmış “Onomasyoloji Online” adında, bu alanda kabul gören bir makalede ele alınmıştır.) Avrupa dilbilimi (Eurolinguistik) de söz eylemlerinin gelişimi ile ilgilenmiştir.