Felsefe hakkında her şey…

Aydın Sayılı’nın bilim anlayışı

07.11.2022
926
Aydın Sayılı’nın bilim anlayışı

Sayılı, tüm yaşamı ve çalışmalarında Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” özdeyişini temel almış bir bilim insanıdır. Bu ilke onun tüm çalışmalarında etkisini gösterir. Onun bilime bakışını tam olarak anlamak için bu adla yazmış olduğu eseri incelemek gerekir. Burada bilimi Sayılı teorik çalışmalar olarak tanımlar ve teknolojiden ayırır. Ona göre teknoloji bilimin maddi alandaki tatbikatıdır. Uygarlığın gelişimi büyük ölçüde teknolojiden etkilenir. Ancak sadece teknik araştırma ve icat bir uygarlığın gelişimi için tek başına yeterli değildir. İnsanın yaşamını iyileştirmesini ve karşılaştığı problemlere adapte olmasını sağlayacak olan ilk planda bilimdir; pür empirik teknoloji değildir.

Bilimi bir bilgi türü olarak tanımlayan Sayılı’ya göre bilim, diğer bilgi türlerinden ayrılan vasıflara sahiptir. Bilimsel bilgi her şeyden önce din, dil, ırk ve milliyet ayrımı söz konusu olmadan geçerlidir. Bu nedenle bilimsel bilgi uluslararası ve kültürler arası bir genel geçerliliğe sahiptir. Ayrıca bilimsel bilgi dinamik bir yapıya sahiptir; yığılgandır. Ancak bu yığılma statik bir yığılma değildir. Değişken, ilerleyen türden bir yığılganlıktır. Bu da bilimin bir başka özelliğini gösterir: Bilimsel bilgi kendi kendini tashih ve ıslah etme özelliğine sahiptir. Bu yönleriyle bilim diğer bilgi türlerinden ayrılır ve uygarlığı ileriye taşıyan bir niteliğe bürünür. Bunu da şöyle ifade eder:

“Bilim uygar dünyanın belkemiğidir ve uygarlıkta en çok ilerleyen toplumlar bilime en çok bel bağlayanlar olacaktır.”

Ona göre Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” özdeyişi bilimin insan için önemini, modern yaşamın niteliğini özetlemektedir. Bu özdeyiş tüm insanlığa uygulanabilir. Bu gerçeği anlamış toplumlar en ileri toplumlardır.

Ancak bilim Sayılı’ya göre sadece uygarlığın maddi yönlerinden sorumlu değildir. Bilim insanın karşılaştığı ahlak problemlerinde de yol gösteren ana faktördür. Öyleyse bilim insan yaşamındaki müspet değişim, maddi ve manevi gelişme ve ilerlemeden sorumlu ana güçtür. Diğer taraftan Sayılı’ya göre uygarlıkların ilerlemesi için bilim tek başına anlam ifade etmez; bilimsel kültür, ekonomik yapı, sanat, edebiyat ve din, bilimin gelişmesi için beşeri bir bütünlüktür. Böylece Sayılı, pozitivist olmasına karşın ideolojik pozitivizmden ayrılır. Hatta bu bağlamda hocası Sarton’un “Yeni Hümanizm” düşüncesini de eleştirerek şöyle söyler:

“Açıktır ki bu açıdan 20. yüzyıl deneyimi başarısızdır. Bilimsel yükseliş politikacılara sürekli güç aracı ve gezegenimizin bile varlığını tehlikeye sokan kitlesel yıkım silahları sağlamıştır. Bilimsel bir mutlu çağ ümidi tarihin trajik tekzibine çarpmıştır. En azından insan varlığının uyumlu bir bütünleşmesi olarak anlaşılan bir bilimsel hümanizm mevcut değildir.” (Sayılı, George Sarton and the History of Science, 1996, s. 154) (Ayan, 2008, s. 71-75).

Kaynak: Dört Öge-Yıl 1-Sayı 3-Nisan 2013, Yavuz Unat

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...