Michel de Montaigne
On altıncı yüzyıl Fransız deneme yazarı Michel de Montaigne, geç Rönesans’ın en tanınmış edebî ve felsefi şahsiyetlerinden biridir. Yazdığı tek kitap olan Les Essais de Michel de Montaigne ya da kısada Essais klasik bir felsefe kitabı değildir. Montaigne bu kitap üzerinde çalışmaya 1572 senesinde başlamış ve kitabın ilk baskısını 1580’de yapmıştır. Daha sonra 1580’ler boyunca kitaba her seferinde yeni şeyler ekleyerek dört baskı daha çıkarmıştır. Michel de Montaigne 1592’deki ölümünden hemen önce kitabın uzunluğunu neredeyse üçte bir oranında artıracak olan altıncı baskı üzerinde çalışıyordu.
Michel de Montaigne bu ölümsüz eserinde 107 bölüm boyunca şüphecilik, eğitim, erdem, dostluk, siyaset, şiir ve ölüm gibi çok sayıda bilindik felsefi konunun yanı sıra sarhoşluk, ata binme teknikleri, kokular ve kişisel beslenme tercihleri gibi daha az bilindik konuları da ele almıştır. Hatta kitapta başparmaklar üzerine bir bölüm bile vardır. Hem bu konuları ele almayı hem de okuyucuya kendini tanıtmayı amaçlayan Montaigne, antik ve çağdaş kaynaklardan hikayeler aktarır, kendi deneyimlerini anlatır, antik Yunan ve Roma metinlerinden alıntılar yapar ve kendi kişisel yargılarını belirtir.
Metinde sapmalar, tutarsızlıklar ve abartılar bolca bulunur; zaten Montaigne‘in kendisi de bu kitabı “vahşi ve eksantrik bir plana sahip” ve “pek çok farklı parçadan oluşan bir bütün” olarak tanımlamıştır.
Montaigne‘in on altıncı yüzyıldaki Avrupalı çağdaşlarından bazılarına göre Essais, Fransız felsefesinin doğuşuna işaret eder. Bunlardan biri onu “Fransız Thales” olarak adlandırmış, diğerleri ise “Fransız Sokrates” olarak isimlendirmiştir.
Yirminci yüzyılın büyük bölümünde filozofların Montaigne‘e olan ilgisi büyük ölçüde şüphecilik tarihindeki rolüyle sınırlıyken, son kırk yılda ahlak ve siyaset felsefesine katkılarının yanı sıra çalışmalarının liberalizm, pragmatizm ve postmodernizm gibi çeşitli felsefi ve siyasi hareketleri önceleme yolları nedeniyle daha fazla akademik ilgi görmeye başlamıştır.
Michel de Montaigne kimdir?
Tam adıyla Michel Eyquem de Montaigne, 28 Şubat 1533’te Bordeaux’nun otuz mil doğusundaki Montaigne şatosunda dünyaya geldi.
Babası Pierre Eyquem, ailede küçük bir asilzade hayatı süren ilk kişiydi, tamamen kendi servetiyle yaşadı ve zengin bir ringa balığı tüccarı olan büyükbabasının 1477’de satın aldığı mülkte yaşamak için 1528’de geri dönmeden önce Kral I. Francis’in ordularında asker olarak görev yaptı.
Montaigne‘in annesi Antoinette de Loupes de Villeneuve, 15. yüzyılın sonunda Toulouse’a yerleşmiş varlıklı bir burjuva ailesinden geliyordu. Montaigne, Eyquem’i “gelmiş geçmiş en iyi baba” olarak tanımlar ve Denemeler‘de ondan sık sık bahseder. Montaigne’in annesi ise oğlunun kitabında neredeyse hiç yer almaz.
On altıncı yüzyıl Fransa’sının çalkantılı dinî atmosferinin ortasında Eyquem ve karısı çocuklarını Katolik olarak yetiştirmiştir. Sekiz çocuğun en büyüğü olan Michel de Montaigne, hayatı boyunca Katolik Kilisesi’ne sadık kalırken üç kardeşi Protestanlığı seçmiştir.
Montaigne, “yardımımıza ihtiyacı olan insan sınıfına” doğal bir bağlılık geliştirmesi için bebekken yakınlardaki bir köyde yoksul bir ailenin yanına gönderildiğini anlatır. Montaigne küçük bir çocukken şatoda yaşamak için geri döndüğünde, Eyquem oğlunun her sabah müzikle uyandırılmasını sağlamıştır. Daha sonra Michel’e Latince öğretmesi için bir Alman öğretmen tutmuştur. Bu sırada Eyquem Montaigne’i prestijli Collège de Guyenne‘e göndermiş ve burada İskoç hümanist George Buchanan’ın öğrencisi olmasını sağlamıştır.
Michel de Montaigne‘in on üç yaşında Collège’den ayrılması ile yirmili yaşlarının başında Bordeaux sulh yargıcı olarak atanması arasındaki yaşamının ayrıntıları büyük ölçüde bilinmemektedir. Toulouse’da hukuk eğitimi almış olabileceği düşünülmektedir. Her halükarda, 1557’de önce bölgede vergilendirme ile ilgili davalarda yetkili bir mahkeme olan Cour des Aides de Périgueux’da ve daha sonra Guyenne’deki en yüksek temyiz mahkemesi olan Bordeaux Parlement’de yargıç olarak kariyerine başlamıştı. Burada Etienne La Boétie ile karşılaşmış ve La Boétie’nin 1563’teki ani ölümüne kadar süren yoğun bir dostluk kurmuştur. La Boétie’nin ölümünden iki yıl sonra Michel de Montaigne Françoise de la Chassaigne ile evlenmiştir. Karısıyla ilişkisi dostane ama soğuk bir ilişki gibi görünür; Montaigne’in La Boétie ile paylaştığı manevi ve entelektüel bağdan yoksundur. Evliliklerinden altı çocukları olmuş, ancak sadece bir tanesi bebeklikten sonra hayatta kalabilmiştir: kızı Léonor.
Montaigne‘in Parlemento’daki kariyeri parlak olmadı ve daha yüksek görevlere getirilmedi. Bu arada Fransa’da Katolikler ve Protestanlar arasında yıllarca süren gerginliklerin ardından 1562’de Fransız Din Savaşları başlamıştı. Bu savaşlar Montaigne’in hayatının geri kalanı boyunca aralıklı olarak devam edecek ve böylece Montaigne’in sosyal ve politik düşüncesinin çoğunun bağlamını oluşturacaktı. Montaigne 1570’te Parlemento’daki görevini devrederek şatosuna çekildi ve 1571’de, tavan kirişlerine Latince ve Yunanca olarak Yunan, Roma ve İncil epigramları yazdırdığı ünlü çalışma odasını da içinde barındıracak olan kuleyi inşa etti. Bir yıldan kısa bir süre sonra Essais‘in ilk bölümlerini yazmaya başladı.
Bununla birlikte, Parlemento’dan emekli olmak siyasi hedeflerden vazgeçmek anlamına gelmiyordu. Montaigne, kendisini 1571’de Kral IX. Charles’ın dikkatini çekmesine yardımcı olmuş gibi görünen birkaç soylunun desteğini aldı. Montaigne, 1570’lerde zaman zaman bazı yüksek soylular adına elçi olarak görev yaptı ve 1577’de, bugün güneybatı Fransa’da Pireneler’in hemen kuzeyinde bağımsız bir krallık olan Navarre Kralı Henri tarafından Kraliyet Meclisi üyesi yapıldı. Diplomatik görevleri sırasında yazmaya devam etti.
1580 yılına gelindiğinde kitabını tamamlamıştı. Doksan dört bölümden oluşan ve tek ciltte iki kitaba bölünen bu kitaba Essais de Messire Michel Seigneur de Montaigne adını verdi. Kitabı Bordeaux’da bastırdı ve ardından bir kopyasını Saint-Maur-des-Fossés’de III. Henri’ye bizzat teslim etti.
Michel de Montaigne, kralla görüşmesinden kısa bir süre sonra Almanya ve İsviçre üzerinden Roma’ya doğru bir yolculuğa çıktı. Montaigne bu geziyi, görünüşe göre hiçbir zaman yayımlamayı düşünmediği bir günlüğe kaydetti. Ölümünden sonra kaybolan bu günlük bulundu ve ilk kez 18. yüzyılda Journal de Voyage adıyla yayımlandı. Buradan yola çıkarak onun Roma’ya gitmek için birincil motivasyonunun III. Henri’nin kendisini orada geçici büyükelçi yapacağına dair umudu olabilir. Ancak Montaigne’e bu görev hiçbir zaman teklif edilmedi ve 1581’de kral onu Bordeaux’ya geri çağırarak şehrin belediye başkanı olarak hizmet etmesini istedi.
Montaigne’in belediye başkanlığındaki ilk iki yıllık dönemi çoğunlukla olaysız geçti. İkinci dönemi çok daha yoğun geçti, çünkü Anjou Dükü’nün ölümü bir Protestan olan Navarralı Henri’yi Fransız tahtının varisi yaptı. Bu durum, Fransa’nın hüküm süren Katolik Kral III. Henri, muhafazakâr Katolik Birliği‘nin lideri Henri de Guise ve Navarralı Henri arasında üçlü bir çatışmaya yol açtı.
Katolik III. Henri’ye sadık kalan Bordeaux, Navarre’ın güneybatı Fransa’daki Protestan güçlerine yakın bir konumdaydı. Krala sadık ve 1580’lerde Montaigne’i iki kez ziyaret eden Navarre ile dostane ilişkiler içinde olan bir belediye başkanı olarak Montaigne, barışı korumak için başarıyla çalıştı, şehri Birlik tarafından ele geçirilmekten korurken aynı zamanda Navarre ile diplomatik ilişkileri sürdürdü. Ancak ikinci döneminin sonunda Katolikler ve Protestanlar arasındaki ve III. Henri ile Navarre arasındaki ilişkiler kötüleşmişti.
1586’da şatosuna dönerek Essais‘in üçüncü bölümünü yazmaya başladı. Kenara itilmiş olsa da siyasi kariyeri tam olarak bitmemişti. Her iki kral tarafından da diplomatik açıdan yetenekli ve güvenilir olarak görülen Navarre, Şubat 1588’de onu Paris’teki III. Henri’ye gizli bir görevle gönderdi. Montaigne bu seyahati Essais‘in beşinci baskısının el yazmasını Paris’teki matbaacısına teslim etmek için fırsat bildi. Görünüşe göre görevi başarısız oldu; III. Henri ile Navarre arasında bir anlaşmaya varılamadı. Mayıs 1588’de III. Henri, Katolik Birliği tarafından kışkırtılan bir ayaklanma nedeniyle Paris’ten kaçmak zorunda kaldığında Montaigne de onunla birlikte gitti.
Montaigne, Temmuz ayında Paris’e döndüğünde, Birlik‘e sadık bir dükün emriyle, III Henri’ye karşı “misilleme hakkı” olarak Bastille’de hapsedildi. Kraliçe Catherine de Medici’nin isteği üzerine aynı gün serbest bırakılan Montaigne, kitabının yeni basılan beşinci baskısının kopyalarını topladı ve hemen Paris’ten ayrıldı. Ancak evine, Montaigne’e gitmedi. O baharın başlarında, kralın hazinedarının kızı ve yıllar önce Essais’yi okumuş olmasının bir sonucu olarak Montaigne’in büyük bir hayranı olan Marie de Gournay ile tanışmıştı. Böylece Montaigne Bordeaux’ya dönmek yerine Gournay ve annesini ziyaret etmek için Picardy’ye gitti. O yaz ve sonbaharda evlerine belki de sadece üç kez geri dönecek ve Gournay’in Montaigne’in edebî vasisi olmasıyla sonuçlanacak bir dostluk kuracaktı. Gournay kendi başına önemli bir düşünür oldu ve hayatının geri kalanı boyunca Essais‘nin yeni baskılarını sadakatle çıkarmanın yanı sıra, cinsiyetler arası eşitlik de dahil olmak üzere çeşitli konularda denemeler yazmaya devam etti.
Navarre 1589’da III. Henri’nin yerine Fransa kralı olduğunda Montaigne’i sarayda kendisine katılmaya davet etti, ancak Montaigne seyahat edemeyecek kadar hastaydı. Hayatının son üç yılının çoğunu şatoda geçirdi ve burada 1588 baskısının bir kopyasının kenarlarına yeni şeyler yazarak Essais’ye eklemeler yapmaya devam etti ve böylece kitabının uzunluğunu yaklaşık üçte bir oranında uzattı. Essais‘nin altıncı baskısı olarak tasarladığı baskıyı hiçbir zaman yayınlayamayan Michel de Montaigne 13 Eylül 1592’de öldü.
İlgili konular: