Zihin – Beden Ayrımına Yönetlik Davranışçı Yaklaşım
Zihin-beden sorununa yönelik bir çözüm denemesi de davranışçılık adı verilen yaklaşımdır.
Bu yaklaşım uyarınca birer zihin durumu olan inançlarımız, sanılarımız, acılarımız, sevinçlerimiz vb. hakkında konuştuğumuzda belli davranışların potansiyel ya da edimsel yönleriyle ilgili konuşmuş oluruz. Örneğin yaygın kullanımıyla acı içinde olmak, inleme, çığlık atma, yüzünü buruşturma vb. eğiliminde olmalıdır. Bu bakımdan davranışçı açısından zihin durumları, belli davranma eğilimlerini betimleme yoludur.
Söz gelimi “Ahmet ….’yı istiyor/seviyor/özlüyor vb.” dediğimizde Ahmet’in şöyle davranmaya hazırlandığını belirtiriz. Başka bir deyişle, Ahmet’in belli koşullar altında yapacaklarını ya da davranış eğilimlerinin bir betimlemesini veririz. Bu türde örneklerden yola çıkan davranışçı, zihin durumlarının, belli biçimde davranma eğilimlerinin betimlemenin kısa yolu olduğunu öne sürer.
Bu yüzden davranışçılıkta zihinsel durumların ne olduğunu anlamak yerine bu durumlar hakkında konuşmak için kullandığımız sözcükler çözümlenir. Bu açıdan “arzu”, “inanma”, “duygu” vb. zihinsel durumları anlatmaya yarayan sözcükleri inceleme konusu yapılır.
Gilbert Ryle (1900-1976) Zihin Kavramı (1949) adlı çalışmasında davranışçılık kuramını ortaya atar. Ludwig Wittgenstein (1889-1951) “Felsefi Soruşturmalar”da benzer bir kuramı ileri sürer. Ryle, Zihin Kavramı’nda Descartes’ın zihin-beden ikiciliğini, makinedeki hayalet olarak betimler. Ryle’ın söz konusu görüşlerini konu ederek davranışçılığa devam edelim.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım