Türlerin Kökeni
İngiliz doğa bilimci Charles Darwin’in 24 Kasım 1859’da yayınlanan kitabı. Bilim tarihinin en önemli çalışmalarından biridir. Çalışma, Darwin’in HMS Beagle gemisi ile 1831-1836 yılları arasında yaptığı araştırma gezisi sonrasında, özellikle Galapagos adalarındaki gözlemlerine dayandırarak oluşturduğu biyolojik evrim fikri üzerindir.
Canlıların Tanrı tarafından yaratıldığını varsayan dini öğreti ile çok uzun süreçlerden ve değişimlerden geçerek var olduğunu kanıtlamaya çalışan evrimci öğreti arasındaki tartışmalar eserin yayınlandığı tarihten bugüne dek devam etmektedir.
Charles Darwin’in eseri Marks ve Engels’in de yoğun ilgisini çekmiştir. Darwin’in eseri yayınlanır yayınlanmaz Engels, Marks’a yazdığı mektupta şöyle demiştir : “Şu anda kitabını okumakta olduğum Darwin , tek kelimeyle muhteşem”. Marks’da kitabı “Bizim görüşlerimizin doğal tarih temelini içeren kitap işte budur.” şeklinde nitelemiştir.
Darwin hakkındaki en önemli yanılgı ve önyargı, Darwin’in insan kökenini maymunlara dayandırdığına dair iddialardır. Tam aksine Darwin bu konuda uyarıda bulunmaktadır. İnsan, maymunlarla aynı türden gelmektedir ama maymunların evrimi sonucu ortaya çıkmamıştır. Ortak atadan bir ayrılma söz konusudur.
Kuramın Doğuşu
Darwin, incelemelerinden türlerin sabit olmadığını, uzun süreli de olsa çevre koşullarına göre değiştiğini öğrenmişti. Ancak bu süreci tetikleyenin ne oduğu konusunu henüz açıklayamamıştı. İngiltere’ye döndükten sonra üzerinde çalıştığı ve görüşlerine değer verdiği doğa bilimcilerle tartıştığı konu esasta buydu.
Darwin evrim teorisini kurarken, ona ışık tutan ve onu etkileyen Malthus’un “Nüfus Üzerine Deneme” adlı kitabındaki: “Bütün canlılar bir varolma ya da yok olma savaşı içindedir , savaşların nedeni nüfus artışıdır , çünkü beslenme kaynakları sınırlıdır ve bunlara sahip olmak için insanlar zorunlu olarak savaş yürütmek zorunda kalmaktadırlar ve bu savaşta güçlüler zayıfları ezer geçer” şeklindeki tezleri oldu.
Malthus’un tezindeki varolma savaşıyla kendi gözlemleri arasında bağ kuran Darwin, evrim teorisininin itici gücünün ne olduğuna yanıt veriyor ve bunu doğal seçilim ve çevreye uyum olarak tanımlıyordu.
Darwin, bir doğa bilimcisi olarak gözlemlerinden sonuçlar çıkarmaya başladığından beri dinden ve kiliseden kopmuş olan Charles Darwin bu son adımı atmaktan ve teorisini dünyaya açmaktan düpedüz çekiniyordu. Notlarını üzerine “ölümümden sonra açılacak” diye yazarak paketlemişti. Bu paket ve eklediği yeni notları neredeyse yirmi yıl Charles Darwin’in evinin merdiven altındaki süpürgeliğinde, sandıkta durmuştur.
Kuramın Kapsamı
Darwin’in , evrim kuramı üzerinde çalışırken aşağıdaki varsayımlardan hareket etmiştir:
1. Değişkenlik: Dünya değişmez değildir, sürekli bir değişim sürecindedir.
2. Türlerin akrabalığı: Tüm canlı yapılar sürekli bir farklılaşma sürecinde ortaya çıkmıştır ve ortak ataları vardır.
3. Evrim bir süreçtir: Evrim sürekli bir süreçtir ve anlık sıçramalarla oluşmaz.
4. Doğal seçilim: Çevre koşullarına en iyi uyum sağlayan canlılar en fazla ürerler ve bunun sonucu daha az uyum sağlayanlar yaşam alanlarından itilirler. Uyum sağlama açısından ne avantajlı ne de dezavantajlı olan değişiklikler bu süreçte etkilenmezler.
Bu varsayımlar Darwin’in gözlemlenebilir kabul ettiği şu olgular üzerinde yükselmektedir:
– Üreme biçimleri ne olursa olsun, canlılar geometrik diziyle çoğalma eğilimindedir.
– Bu eğilime karşın türlerde nüfus aşağı yukarı sabit kalmaktadır.
– Doğal kaynaklar sınırlıdır, nüfus artışına paralel olarak değişmemektedir.
– Bir türün iki örneği hiçbir zaman bütünüyle aynı değildir , bu şekilde her tür içinde büyük bir değişkenlik potansiyeli mevcuttur.
– Değişkenliğin büyük bir bölümü genetiktir.
– Bütün bu olgulardan Darwin, “yaşam savaşı” dediği ilkeye ulaşır.
Buna göre, belli bir çevrede farklı özellikler taşıyan bireyler arasında yaşam savaşımı varolduğundan, doğal koşullara uyum bakımından, özellikleri üstünlük sağlayan bireylerin (veya türlerin) egemenlik kurması ve diğerlerinin elenmesi kaçınılmazdır. Böylece evrimin itici düzeneği doğal seçilim olduğu bulunmuştur.
Darwin’in evrim teorisi günümüze dek, bilim dünyasından da bir dizi eleştiriyle karşılaşmış ve yeni bulunan olgular temelinde hep yeniden tartışma gündemine gelmiştir.