Felsefe hakkında her şey…

Tin nedir?

21.11.2019
8.369
Tin nedir?

Kimi metafizikçilerin, gerçeği ve evreni açıklamak yolunda her şeyin özü, temeli ya da yapıcısı olarak benimsedikleri madde olmayan varlığa tin denir.

Öznenin duyusal yanıyla düşünsel yanını birbirinden ayırma eğilimi, Antik Çağ Yunan düşüncesinde başlar. Örneğin Homeros, can – ruh (psykhe)’la düşünce – ruh (thymos)’u birbirinden ayırmıştır.

Miletlilerden Anaksimenes her ne kadar bunları birbirine karıştırdıysa da Anaksagoras’ın düzen ilkesi (nous) ve Herakleitos’un us ilkesi (logos) kavramları, psykhe kavramından çok farklıydı.

Platon, ruhun uslu yanıyla ruhun ussuz yanını birbirinden ayırmıştı. Maddeci Epikuros bile bu kanıdaydı. Aristoteles de anlağı, etkin anlakla edilgin anlak olmak üzere ikiye bölmüştü. Stoacılar ve Plotinos bir evren ruhu (Psykhe tou kosmou) tasarımlıyorlardı. Bunlardan kaynaklanan Batı felsefesinde de Descartes, canlılık ve duygululuktan ayrı olarak bir düşünmeden söz ediyordu. Leibniz, tanrılık imgeler olarak ussal tünler ileri sürüyordu. Ludwig Klages, onu ruhsal canlılığa karşıt ve ona düşman cansız bir ilke olarak görüyordu. Jung, tinin, ruhun bilinçaltıyla haberleşen yanı olduğunu söylüyordu.

Klasik idealist ve metafizik felsefede kimi zaman çok önemli sayılan ruh ve tin ayrımı, eytişimsel özdekçi felsefede geçersizdir. Özneyle nesnenin karşılıklı etkileşiminde özneye özgü bulunan psişik (ruhsal ve tinsel anlamında) yan ve nesneye özgü bulunan yana özdeksel yan denir.

Psişik yan, insanın, tüm duygularını, düşüncelerini, heyecanlarını, ırasını, anlağını, iradesini, isteklerini, kanılarını, sezgilerini vb. kapsar. Bu geniş kapsamlı psişik yan, özdeksel oluşmanın belli bir aşamasında, sadece insan örgenliğinde varlaşmıştır. Özdeksel evrimin sonucu olarak ortaya çıkan ruhsal-tinsel etkinlik, özdeksel etkinlikle belirlenir.

“Psişik işlerlik, beynin belli bir kitlesinin fizyolojik işlerliğinin sonucudur.”

Bu bilimsel gerçek, ünlü bilgin Pavlov tarafından meydana konmuş ve açık seçik tanıtlanmıştır.

Nesneyle öznenin karşılıklı etkileşiminde, insan beyninde sinirsel bağlantı dizgeleri oluşur. Nesnel gerçekliğin insan beyninde yansımasını sağlayan bu dizgeler, nesneyle özne arasındaki etkileşim sürecini düzenledikleri gibi insanın düşünce ve duygularını da oluştururlar, ortamıyla uyumlu davranışlarını gerçekleştirirler.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...