Felsefe hakkında her şey…

Suskunluk sarmalı

15.12.2022
619
Suskunluk sarmalı

Suskunluk sarmalı; Elisabeth Noelle Neumann tarafından geliştirilen bir kitle iletişim teorisidir.

Bireylerin bulunduğu dünyayı anlamlandırma ve ihtiyaçlarını karşılamada en gerekli sosyal unsurlardan biri de iletişimdir. Teknolojinin gelişmesiyle iletişim olgusu da kitlesel bir boyut kazanmıştır. Kitle iletişimi televizyon, radyo, gazete ve teknolojinin ilerlemesiyle internet ortamında gerçekleştirilen iletişim çeşididir. İnternetin ortaya çıkışı çevrimiçi anlık iletişime olanak sağlayarak kitle iletişimini yeni bir boyuta taşımıştır.

Elizabeth Noelle Neumann’ın geliştirdiği suskunluk sarmalı kuramı 1974 yılında kitle iletişim araçları bağlamında geliştirilen ve modern topluma yönelik bakış açılarından en önde gelen teorilerdendir (Scheufele, 2008). Suskunluk sarmalı kuramına göre kitle iletişim araçlarının kimi grupları susturma, kimi gruplara ise konuşma cesareti vermesinde rolü büyüktür. Bireyler, kendi düşüncelerinin diğerleri tarafından kabul göreceğini düşündüğünde konuşma cesareti kazanırken fikirlerinin desteklenmeyeceğini anladığı durumlarda suskun kalmaktadırlar. Toplumda yeni konular konuşulmaya başlandığında insanlar kendi görüşlerini belirtmeden önce toplum genelinin konuya bakış açısının ne yönde olduğuna dikkat etmektedir (Hawks, 2002).

Suskunluk sarmalı kuramı bireylerin azınlık oldukları durumlarda fikirlerini, beklentilerini ve tercihlerini ifade etme konusunda sessiz kalma zorunluluğu hissetmelerinin kitle iletişim araçları ile ilişkisini ortaya koymaya çalışmaktadır.

Neumann’ın belirttiğine göre suskunluk sarmalı sürekli değişim hâlinde olan sosyo-psikolojik bir süreçtir. Bireyler toplumsal değişimleri takip ederek bunlara uymaya çalışmaktadır. Sosyal bir varlık olarak çoğu insan toplumdan dışlanma korkusu ile popülaritesini kaybeden görüşleri bir kenara bırakarak daha yaygın olarak kabul edilen görüşleri kabul etmeye başlar. İnsanlar toplumdan dışlanma riskinden kaçınmak için çevrelerini ve diğer insanları yakından takip ederek sürekli hangi görüşlerin toplumda popüler olduğunu anlamaya çalışır, böylelikle topluma uygun olarak kendilerini ifade etmeye çalışırlar. Bireyler, toplum geneline uygun davranış veya sözlerin aksine farklı bir tutum sergileyerek azınlık grupta yer aldığında toplum tarafından dışlanma ihtimali ortaya çıkmaktadır. Ancak kişiler, kendi görüşlerinin toplumda yaygınlaşmaya başladığını fark ederse kendine güvenerek korkmadan konuşmaya başlamaktadır. Tersi durumda, görüşlerinin artık toplumda geri plana düştüğünü fark ettiğinde ise içine kapanarak konuşmamaya başlamaktadır (Kehya, 2018).

Suskunluk Sarmalı

Suskunluk Sarmalı

Suskunluk sarmalı sürecinde kitle iletişim araçlarının rolünün 3 aşaması bulunmaktadır (Noelle- Neumann, 1993).

  1. Şekillendirme: Toplum geneli tarafından kabul edilen düşünceler kitle iletişim araçları ile şekillendirilerek toplumu etkilemektedir.
  2. Pekiştirme: Kitle iletişim araçları toplumda yaygınlaşan düşüncelerin ne veya neler olduğu ile ilgili izlenimleri pekiştirmektedir.
  3. Belirtme: Kitle iletişim araçları bireylerin, toplumda hangi düşünceleri dışlanma korkusu olmadan açıklayabileceğiyle ilgili izlenimleri belirtmektedir.

Elizabeth Noelle Neumann’ın geliştirdiği suskunluk sarmalı kavramı sosyal medya alanında uygulandığında da Suskunluk Sarmalı’ndan bahsetmek mümkündür.

Bireylerin sosyal medyada yer aldığı genel gruplardan (arkadaşlık grupları, listeler, topluluklar vb.) kopmamak, dışlanmamak adına istemediği, inanmadığı veya onaylamadığı olumsuz düşünce ve davranışları onaylamak zorunda kalabilmektedir. Sosyal medyada bireyler belli bir görüşü savunurken yalnız olduklarını ya da bu görüşü dijital ortamlarda ifade ettiklerinde sosyal çevrelerinden tepki alacaklarını düşünüyorlarsa bu görüşü açık olarak dile getirmekten kaçınabilmektedir. Böylece sosyal medyada bireyler, genel kabulün dışında kendi farklı görüşlerini, bulunulan grup ya da sanal cemaatten dışlanma korkusuyla savunamamaktadır. Suskun kalındıkça bireyler, görüş bildirmemeye, katkı sunmamaya, içerik, mesaj, görüntü vb. paylaşmamaya başlamakta ve sadece pasif izleyici konumunda beklemeye geçmektedir Bütün bunların sonucu olarak da sosyal suskunluk sarmalı oluşmaktadır. Sosyal suskunluk sarmalının oluşması ile genel geçer görüşlerden farklı görüşleri ya da aykırı düşünceleri olan insanlar giderek seslerini duyurmada daha az istekli olacak ve sosyal medyada genelin görüşleri giderek baskın, geçerli ve doğru algılanacaktır. Mutlak sonuç olarak nitelendirilecek bu aşama, bireylerin pasif ve edilgen bir kimlik yapısına sahip olmalarına neden olacaktır.

Sosyal medya mecralarında bireyler gerçek kimliğinin dışında arayışlara girmektedir. Sosyal medya kullanımında bir profil yaratma ve bununla tutarlı olma isteği, bireyi muhtemel tedirginliklerden uzak tutmaktadır. Ancak özne (kullanıcı), bu süreçte aslında şekilsizdir ve duruma, zamana, kültüre, karşısındaki kişiye, çıkarına vb. birçok niteliğe göre farklı davranabilir. Birey, sanal kimliğine kendi kimliklerini vermeye başladığında başka bir forma girmiş olur. O artık sadece bir sayı ve sanal grubun sosyal bir üyesi olarak beklenen davranışları göstermesi gereken bir nesne hâlini alır (Hazar, 2011). Sosyal medya platformlarında kendine yeni bir kimlik yaratan, toplum geneline ayak uydurmak amacıyla gerçek düşünceleri hakkında paylaşımlar yapmayan veya sahip olmadığı fikirlere yönelik paylaşımlar yapan kullanıcılar sosyal suskunluk sarmalı’nın bir parçası hâline gelmektedir.

Kaynak: Sosyal Medya Sosyolojisi, s. 9-10, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 4161 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2941

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...