Felsefe hakkında her şey…

Sessizlik kültürü

08.11.2023
Sessizlik kültürü

Paulo Freire, toplumsal yaşamın hedefinin dünyanın insanileştirilmesi olduğunu ileri sürer. Onun bundan kastı herkesin kendisini etkileyen toplumsal güçlerin bilincine vardığı, bu güçler üzerine düşündüğü ve dünyayı dönüştürmeye muktedir olduğu bir süreçtir.

İnsan olmak, bir eyleyen olmaktır. Özgür olmak, bir eyleyen olmak; kim olduğunu, çevredeki toplumsal dünya tarafından nasıl biçimlendirildiğini bilmektir. Kişinin bilincinin ve ideolojisinin yapısını belirleyen, onun toplumsal dünyası ve çevresidir. Bu belirlemenin bilgisine ve bilincine sahip olmadan insanileşme imkânsızdır.

İnsanileşmiş bir dünyanın karşıtı, insani olmaktan çıkarılmış bir dünya, kendi kendinin farkında ve varoluşu belirleyen toplumsal güçlerin bilincinde olunmayan bir dünyadır. Bu bilinç olmayınca insanlar tarihin akışı içinde eyleyen olamazlar, sadece tarihin etki ettiği şey’ler olurlar. Freire bu ezilme durumuna sessizlik kültürü der.

Sessizlik kültürü basit cehaletin ürünü olabileceği gibi eğitimin ürünü de olabilir. Örneğin köylüler, basit bir cehalet durumunda bırakılarak, sefalete yol açan faktörleri hiç fark etmeden bu sessizlik kültürüne hapsedilebilirler. Öte yandan köylüleri yoksullaşmaya yol açan toplumsal sisteme asimile eden bir eğitim programı da özgürleştirici bir güç değildir.

Eğitim, benliğin bilincine ulaşılmasının önünde duran engeller üretebilmektedir. Öğrenme bir özgürleşme kaynağı ve toplumsal değişim için bir araç hâline gelebilir.

İnsanlar yaşam etkinliklerinin tam olarak farkında olmadıkları için insani olmaktan çıkarlar. İşte bu nedenle sessizlik kültürü içindeki insanlar dünyalarını değiştirmek için bir şey yapmıyorlardır.

Hayvan, kendi yaşam etkinliği ile birdir. Hayvan etkinliğini kendisinden ayıramaz, bizzat kendi etkinliğinden ibarettir. Bu anlamda bir sessizlik kültüründe yaşayanlar, tam bir hayvani etkinlik düzeyinde kalırlar; aslında, ekonomik ve politik baskının kaynağı tam da insani varlıkların bu duruma indirgenmesidir.

Ezilenlere bilinçli bir yaşam sunarak insanlığı onlara iade etmek gereklidir. Karl Marks bu konuda şöyle der:

“Fakat insan, yaşamını kendi iradesinin ve bilincinin bir nesnesi yapar. Onun bilinçli bir etkinliği vardır. Bilinçli yaşam etkinliği insanı, hayvanların yaşam etkinliğinden ayırır.”

Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım

Kaynak: “Özgür Eğitim”, Joel Spring

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...