Felsefe hakkında her şey…

Pierre Hadot

22.01.2024
164
Pierre Hadot

Pierre Hadot 1922 yılında Paris’te doğdu. Bir Katolik olarak eğitim gören Hadot, 22 yaşında rahiplik eğitimi almaya başladı. Ancak Papa XII. Pius’un 1950 tarihli Humani Generis adlı genelgesini takiben papazlığı bıraktı ve 1953 yılında ilk evliliğini yaptı.

Hadot 1953 ve 1962 yılları arasında Latin patristiği üzerine çalıştı ve filoloji eğitimi aldı. Bu dönemde Hadot mistisizme de büyük ilgi duyuyordu. 1963 yılında büyük Neoplatonik filozof Plotinus üzerine Plotinus: or The Simplicity of Vision adlı kitabını yayınladı. Bu dönemde ayrıca Wittgenstein hakkında Fransız dilinde yazılmış ilk çalışmalardan ikisini üretti.

Hadot 1964’te École Pratique des Hautes Études‘ün beşinci bölümünün araştırma yöneticiliğine getirildi ve 1966’da ikinci eşi olan felsefe tarihçisi Ilsetraut Hadot ile evlendi.

1960’ların ortalarından itibaren Hadot’nun dikkati antik düşünce üzerine daha geniş çalışmalara yöneldi ve bu çalışmalar iki önemli eserle sonuçlandı: 1981’de yazdığı Exercices spirituels et philosophie antique (1995’te Philosophy as a Way of Life [PWL] adıyla İngilizceye çevrildi) ve 1995’te yazdığı Qu’est-ce que la philosophie antique? (2002’de What is Ancient Philosophy? [WAP] adıyla İngilizceye çevrildi).

Hadot 1982’de Collège de France‘da profesör oldu ve burada Yunan ve Roma Düşünce Tarihi kürsüsünü yönetti (chaire d’histoire de la pensée hellénistique et romaine).

Hadot, 1991 yılında Collège’den onur üyesi profesör olarak görevinden emekli oldu. Çeviri yapmaya, yazmaya, konferanslar vermeye devam etti.

Pierre Hadot’nun çalışmaları

Klasik dönem üzerine çalışan bir filozof ve felsefe tarihçisi olan Pierre Hadot, en çok antik felsefeyi bir yaşam alanı ya da yaşam biçimi (manière de vivre) olarak betimlemesiyle tanınır. Hadot‘nun çalışmaları hem günümüz felsefe araştırmalarında hem de aralarında Michel Foucault’nun da bulunduğu düşünürler üzerinde geniş çapta etkili olmuştur.

Pierre Hadot

Pierre Hadot

Hadot‘ya göre, yirminci ve yirmi birinci yüzyılın akademik felsefesi, diyalog biçimlerinden meditasyon tarzı düşüncelere, bundan da teorik derin düşünmeye kadar uzanan bir dizi manevi pratiğin kadim kökenini büyük ölçüde gözden kaçırmıştır. Bu felsefi pratikler ve farklı kadim ekollerin bunlarla bağlantılı olarak geliştirdiği felsefi söylemler, felsefe okuyan kişiyi bilgilendirmekten ziyade öncelikle biçimlendirmeyi amaçlamıştır. Pierre Hadot‘ya göre kadim felsefenin amacı, insanlığın doğasının ve kozmostaki yerinin rasyonel bir şekilde kavranması yoluyla varoluşa yönelik belirli ve sabit bir bakış açısı oluşturmaktır.

Böylesi bir yaklaşım, özellikle öğrencilerin tutkularıyla ve tutkularının, alışkanlıklarının ya da yetişme tarzlarının aşıladığı aldatıcı değerlendirme biçimleriyle mücadele etmeyi öğrenmelerini gerektirmektedir. Dönüşüme uğramış böyle bir etik tavırla ilişkisi olmaksızın felsefi söylem ya da yazın geliştirmek, eskiler için bir filozof değil, bir retorikçi ya da sofist olmak anlamına gelmektedir. Ancak Pierre Hadot‘ya göre, Hristiyan çağının gelişi ve MS 529’da antik felsefe okullarının kapatılmasıyla birlikte, bir yaşam alanı (bios) olarak düşünülen felsefe Batı’dan büyük ölçüde silinip yok olmuştur. Felsefenin manevi uygulamaları Hristiyan manastırcılığına entegre edilmiş ve onun tarafından uygulanmıştır. Filozofların kullandığı diyalektik yöntemler ve sahip oldukları metafizik bakış açıları önce vahyedilmiş teolojiye, daha sonra da modern doğa bilimlerine eklemlenmiş ve bunlara tabi kılınmıştır.

Pierre Hadot, bir bios olarak felsefe anlayışının Batı’dan hiçbir zaman tamamen kaybolmadığını; Montaigne, Rousseau, Goethe, Thoreau, Nietzsche ve Schopenhauer’de ve hatta Descartes, Spinoza, Kant ve Heidegger’in eserlerinde yeniden belirdiğini ileri sürmüştür.

Hadot’nun antik felsefe anlayışı ve bu felsefenin Batı’da ortadan kayboluşuna dair tarihsel anlatısı hem övgülere hem de eleştirilere konu olmuştur. Hadot, dünyanın dört bir yanındaki öğrencilerinden, eserlerinin hayatlarını değiştirdiğini söyleyen çok sayıda mektup almıştır; Hadot’nun meta-felsefi iddialarının doğası göz önüne alındığında belki de en uygun değerlendirme bu olacaktır.

Avrupalı çağdaşlarının çoğunun aksine, Hadot’nun eserleri anlaşılır, ölçülü bir düzyazı; argümanların netliği; karmaşık olmayan dil kullanımı ve bazen tevazu yüklü ince bir mizah ile karakterize edilir.

Hadot hayatının son dönemlerinde antik okullarda tasavvur edildiği ve uygulandığı şekliyle felsefenin kendi çağındaki erkek ve kadınlar için mümkün olmaya devam ettiğini şu sözlerle ifade etmiştir:

“1970’ten bu yana, Epikürcülük ve Stoacılığın çağımızdaki kadın ve erkeklerin manevi hayatını ve ayrıca benimkini de besleyebileceğini çok güçlü bir şekilde hissettim.” (PWL 280)

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...