Psikolojinin Konusu ve İlgi Alanları Nedir?
Yeryüzünün en karmaşık canlısı insandır.
İnsanoğlu dünyamız için önemlidir; çünkü çevresi üzerinde en büyük etkiyi o yapar, kültür ve medeniyeti o oluşturur, geleceği onun davranışları belirler. Bütün bunlar, canlı türlerini, özellikle de insanı anlamamızı, onun davranışlarını ve düşünme biçimini açıklayabilmemizi gerektirmektedir.
İnsan davranışları ve nedenleri konusunda şu gibi sorular üzerinde düşünüyor olabilirsiniz: Arkadaşım baskın kişilikli bireyler karşısında niye suskun oluyor da kendinden küçükler arasında saldırganlaşıyor? Ders çalışırken neden bir sayfa önce okuduklarımı hatırlayamıyorum? Kardeşim doğduğundan beri ben niye ailemin ilgisini daha çok arar oldum? Büyükannem dün bize gelen misafirin adını unuttu. Hâlbuki küçüklüğünde yan evde oturan komşularını tek tek hatırlıyor. Bu kadar eskiyi hatırlarken yeni olanları neden hemen unutuyor? Çevrenize uyum yapabilmeniz için bu gibi soruları cevaplayabilmeniz gerekir.
İnsanın önemli bir özelliği de onun sosyal bir varlık olmasıdır. Kültür ve medeniyet insanın sosyal bir yapı içinde etkinlikte bulunmasıyla oluşur. İnsanoğlunun ruh sağlığı, onun başkalarıyla bir arada olma, onlarla yaşama becerisiyle doğrudan ilişkilidir. Başarılı sosyal etkileşim ise bireyin hem kendisini hem de etkileşimde bulunduğu bireyleri anlamasına, hangi koşulda ne gibi davranışların ortaya çıkacağını doğru tahmin etmesine, kendisinin ve diğerlerinin davranışlarını yönlendirebilmesine bağlıdır. Örnekler: Anne ve babalar çocuklarını demokratik mi yoksa otoriter bir tutumla mı yetiştirmelidir? İş kazalarını en aza indirebilmek için fabrikadaki makine ve aletler nasıl düzenlenmelidir? Bu ve bunun gibi sorular her gün karşımıza çıkmakta, yazılı ve görsel medyada tartışılmakta, öğretmenler, anne ve babalar, iş adamları bu tür sorularla yüz yüze gelmektedir.
Çağdaş bilimsel psikoloji “canlı davranışlarını inceleyen bilim” olarak tanımlanır. Ayrıca psikoloji için şunu da söylemek uygun olacaktır: Psikoloji sözcüğü, Yunanca psyche (psike; ruh, nefes, zihin) ve logos (düzenli söz, bilgi) terimlerinden oluşmuştur. Kelime olarak karşılığı, ruh bilgisi demektir. Psikoloji, organizmanın gözlenebilir ve ölçülebilir davranışlarını inceleyen pozitif bir bilimdir.
Konu Başlıkları
Bu tanımdaki önemli ögeleri inceleyelim:
- Canlı: Psikoloji, sadece insan davranışlarının bilimi değildir. Psikoloji biliminin kapsamına hayvan davranışları da girmektedir.
- Organizma: canlı bir varlığı oluşturan organların uyumlu bütünlüğüdür. İnsan, hayvan ve bitkiler birer organizmadır.
- Davranış: Davranış, içten veya dıştan gelen etkilere karşı organizmanın yaptığı tepkidir. Bu tepki, görülebilen veya işitilebilen, konuşmayı da kapsayan vücut hareketleri olabileceği gibi onlar kadar kolay gözlenemeyen duygular, düşünceler de olabilir. Çağdaş psikoloji biliminin inceleme alanına üç tür davranış girmektedir.
Dıştan doğrudan gözlenen davranışlar: Bu davranışlara örnek olarak dakikada okunan kelime sayısı, kreşte çocuğun sergilediği sosyalleşme tepkilerinin yoğunluk ve sayısı, aç bırakılan deney hayvanının deney kutusundaki hareketlilik miktarı verilebilir.
Dıştan doğrudan gözlenemeyen davranışlar
Bilgi işlemleme süreçlerinin, biliş ve duyguların, kişiliğin dıştan ve doğrudan gözlenmesi mümkün değildir. Bu gibi süreçler dolaylı olarak gözlenir. Örneğin zekâ, onu ölçmek için geliştirilmiş olan standart psikolojik testlerle, dolaylı olarak gözlenir ve bu yolla ölçülür. Zekâ Bölümü 100 olan bireyin “normal zekâ”nın özelliklerine, 135 olan bireyin ise çok üstün zekâ düzeyinin özelliklerine sahip olduğu anlaşılır. Kaygı dıştan doğrudan gözlenemeyen bir duygu örneğidir. Zekâ gibi, kaygı da bunu ölçmek üzere geliştirilmiş olan psikolojik test veya ölçekler aracılığıyla ölçülür. Kaygı gibi duygusal özelliklerin dolaylı olarak gözlenmesinin bir diğer yolu, uygun deneysel koşulları yaratmaktır. Örneğin, çözümsüz problemlerin kaygı doğurduğu bilinmektedir. Kolay, zor ve çözümsüz problemlerden oluşan bir deney düzeni yoluyla kaygı, değişik derecelerde yaratılır. Deneye katılan bireylerin bu üç koşuldaki davranışları, kaygının dolaylı yoldan gözlenmesini sağlar.
Psikofizyolojik tepkiler
Canlı varlıkların bir yönü zihin ve bilişsel süreçlerdir. İnsanlar algılar, öğrenir, hatırda tutar, davranışlarını kontrol eder, soyutlar, geneller. Bunların bir kısmını insandan daha az gelişmiş canlılar da yapar. Bizim bir de bedenimiz var. Yediğimiz yemekleri mide-bağırsak sistemimiz işlemliyor, dolaşım sistemimiz besin maddelerini dokulara taşıyor, atık maddeleri de boşaltım sistemimiz böbreklerden süzerek dışarı atıyor. Fakat, kaygılandığımızda mide-bağırsak sistemimiz gereği gibi çalışmıyor; üşütüp ateşimiz çıktığında ders çalışmakta, dikkatimizi toplamakta ve öğrenmekte güçlük çekiyoruz; bir arkadaşımızın stres sonucu birdenbire kekelemeye başladığını fark ediyoruz. Bu örnekler bize zihin ile bedenin ilişki içinde olduğunu göstermektedir. Zihin ve bedenin ilişkisi, sinir sistemi, özellikle de beyin üzerinden gerçekleşir. Örneğin, konuşabilmemiz, beynimizin ön tarafında bulunan Broca (Broka) merkezinin doğru işlevde bulunmasını gerektirir. Yazarken kalemi doğru bir şekilde tutabilmemiz, beyin kabuğundaki duyusal-motor alanın işlevselliğine bağlıdır. Bu örnekler, psikoloji biliminin konusunu oluşturan davranışlar (artık bunların doğrudan ve dolaylı olarak gözlenmekte olduğunu biliyoruz) ile beynin ilişki içinde olduğunu, birbirini etkilediğini ortaya koymaktadır.
Böylece, psikoloji biliminin kapsamına giren üçüncü tür davranış, davranışlara eşlik eden sinir sistemi işlevleri olmaktadır. Biliş ve duygular söz konusu olduğunda, bu işlevler beyinde yerine getirilmektedir. Bir yanda psikolojik bir yanda da fizyolojik süreçleri içermesi nedeniyle bunlara “psikofizyolojik tepkiler” denmiştir. Utanan bireyin yüzünün kızarması, şiddetli duygu sırasında gözbebeklerinin büyümesi, bir nesneye bakıldığında beynin görme merkezlerinin çalışması psikofizyolojik tepkilere örnektir.
Bilim / Psikolojinin Felsefeden Farkı
Bilim evren olaylarını açıklayan sistematik bilgiler bütünü olarak tanımlanabilir. Psikoloji biliminde davranışlar, bilimsel ölçütler uyarınca, bilimsel amaçlar doğrultusunda ve bilimsel yöntemler kullanılarak incelenir. Örneğin, varoluşçu psikoloji de davranışları ve insan zihnini inceler, ancak bu dalda bilgi daha çok sezgi ve düşünme yoluyla elde edilir. Felsefe de insan zihnini anlamaya çalışır. Fakat bu dalda bilgiye, mantıklı düşünme süreçleri yoluyla ulaşılır. Psikolojiyi bu dallardan ayıran özellik, davranışların (doğrudan gözlenen, dolaylı olarak gözlenen, psikofizyolojik) bilimsel olarak incelenmesidir.
Felsefe, insanın merak ve kuşku duyma, sorgulama gibi özellikleri sonucu ortaya çıkan bir düşünme biçimidir. Filozoflar her konu gibi ruh ve davranışı da sorgulamışlardır. Felsefede yanıtlardan çok sorular önemlidir. Onun özü, herhangi bir bilgiye sahip olmak değil, o bilgiyi aramayı amaç edinmektir. Bu nedenle de felsefe sorularının büyük bölümü Nedir?”li sorulardır. Oysa bilim “Neden?” sorusuna yanıt arar. Olanı olduğu gibi inceler. Bilimde kesinlik söz konusudur. Felsefede ise ulaşılan sonuçların kesinliğinden söz edilemez. Ayrıca felsefe, varlığı bütün olarak ele alır. Oysa bilimler, varlığı konularına göre parçalara böler ve yalnız o alanda açıklama getirirler. İşte bu nedenlerle pozitif bir bilim olan psikoloji felsefeden çok farklıdır.
Hazırlayan: Sosyolog Ömer Yıldırım