Felsefe hakkında her şey…

Pozitif felsefe nedir? Olumlu felsefe

30.10.2022
653

Schelling’in 1809’dan sonra öne sürdüğü görüşler pozitif felsefe ya da olumlu felsefe başlığı altında toplanmaktadır. Bu dönem onun düşünme sürecindeki dördüncü ve son aşama olmaktadır. Bu döneme ilişkin yazılarında insanlık tarihinde özellikle mitoloji ve dinde kutsal ilkenin evrimi temelinde pozitif bir felsefe kotarmaya çalışmıştır. Neden pozitif felsefe, çünkü daha önceki dönemlerinin felsefe yapma biçimini ussal düşünüş temeline dayalı ama tümüyle negatif tutumlu bir felsefe olarak nitelemektedir. Ama yine de geçmiş dönemine karşı sert bir kırılma sergilemekten daha çok daha önceki dönemde işlediği bir görüşü (1795) daha da geliştirme yolu tutmuştur. Bu görüş nedir? Ona göre “Tüm felsefelerin temel işlevi dünyanın varoluşu sorununa bir çözüm bulmaktır.” Schelling bunu tanrı ve insan kavramına yeniden bir bakışla açıklamaya çalışır.

Schelling’in öncelikle pozitif ve negatif felsefelerden ne anladığı ile işe başlamak uygun olabilir. Negatif felsefe deyince evreni açıklama amacında olan sistemin tümüyle kavramlara ya da özlere sınırlı olduğunu ve bu sistemlerin mantıksal çıkarım düzeyinde kaldığını öne sürer. Çıkarımlar da hiç kuşkusuz kavramdan kavrama olduğu için evrene bakış salt kavramsal düzeyde bir başka deyişle ussallık düzeyinde kalır. Gerçi hiçbir sistem kavramlar olmaksızın oluşturulamaz. Ama Schelling’e göre burada varoluşun da vurgulanması gerekir, işte bunu da pozitif felsefeci yapacaktır. Ancak, pozitif felsefeci varolana ilişkin kavramsal irdelemeyi hiçbir biçimde değersiz görmez. Ama ikisi arasındaki ilişkiyi ve giderek birliği göstermek gerekir. Bu durumda pozitif felsefenin konusu nedir diye de sormamız gerekir. Bu felsefe varoluşsal anlamda bir salt edim ya da varlık olarak tanrı ile başlar ve bu en yüksek edimden başlayarak tanrının kavramına ya da doğasına geçer. Buna göre tanrı kişisel olmayan bir kavram ya da öz değil, yaratıcı bir varlıktır; “Varlığın efendisidir.” Burada varlık, dünyadır. Schelling bu şekilde pozitif felsefeyi kişisel bir varlık olarak tanrı kavramına dayandırmış oluyor.

Schelling, bu açıdan öncelikle negatif felsefeden pozitif felsefeye geçişin nasıl yapılacağını sorar. Ona göre bu salt düşünme yoluyla olamaz çünkü düşünme kavramlar ve mantıksal çıkarsamalar içinde işleyiş gösterir. Bu yüzden başka bir kaynak, başka bir yeti gerekmektedir. Bu yeti istençtir. Ona göre istenç bir iç zorunluluk olarak tanrının salt bir düşünce olmamasını ister. Ben düşmüş koşulunun, içinde bulunduğu yabancılaşma koşulunun bilincindedir ve bilir ki bu yabancılaşma durumu ancak tanrının etkinliği tarafından ortadan kaldırılabilir. Buna göre ister ki tanrı yalnızca dünya- ötesi bir ide değil, ama insanın günahlarından kurtulmasını sağlayacak, edimsel olarak varolan kişisel bir tanrı olsun. Pozitif felsefenin temelinde yatan inanç yaratıcı ve kefaret ettirici, kişisel bir tanrıya duyulan inançtır. Ne Fichte’nin ideal ahlaksal düzenine, ne de Hegel’in mutlak ideasına duyulan inançtır. Görüldüğü gibi Schelling, pozitif felsefe adı altında salt bir Hıristiyan felsefesi yapmaktadır.

Bu arada Schelling Kant’ın bu alandaki görüşünü de eleştirir. Onun da negatif felsefecilik örneği sergilediğini öne sürer: Ona göre, gerçi Kant tanrıyı inanç düzeyinde kabul etmiştir ama salt bir konutlama olarak, yani bir olanak olarak kabul etmiştir. Ayrıca Kant tanrıyı erdem ve mutluluğun bir sentezini yapmak için bir araç durumuna düşürdüğünü öne sürer. “Onun salt akıl sınırları içinde kalan dininde gerçek din için hiçbir yer yoktur.” diye belirtir. Gerçekten dindar kişi tanrıya duyduğu inancın bilincindedir. Bu bilinç tarafından ve tanrıya duyduğu özlem tarafından kişisel bir tanrıya götürülür. “Çünkü kişi kişiyi arar.” Tanrıyı erdeme mutluluk katmak için bir araç olarak öne sürmez, o tanrının kendisini ister. Onu bulacaktır. Eylemde bulunan, kayra uygulayan, düşünün olgusallığını karşılayabilen bir tanrıyı bulacaktır. “Sadece bu Tanrıdadır ki “ben,” gerçek en yüksek iyiyi görür.” Görüldüğü gibi Schelling pozitif felsefe adı altında salt bir Hıristiyan felsefesi yapmaktadır. Ve ona göre gerçek din felsefesi de budur.

Pozitif ve negatif felsefe arasındaki ayrımı gerçek din felsefesi ile dinsel bilinci ve istemleri özümsemeyen felsefe arasındaki ayrım olarak koyar. Oysa etkin bir tanrı olmaksızın hiçbir din olamaz. Çünkü din insanın tanrı ile olgusal bir ilişkisini koşul koşar. Bu nedenle Schelling şunu söyler: “Olumsuz felsefenin sonunda sadece olanaklı dini bulabiliriz, olgusal dini değil. Ancak salt akıl sınırları içindeki dinsel koşuldan pozitif felsefeye geçişledir ki ilk olarak din alanına girmiş oluruz.”

Schelling’in pozitif felsefe yapma dönemi 1809’dan ölüm yılı olan 1854 yılına dek süren uzun bir zaman aralığını kapsamıştır. Oysa 1795 ile 1809 arasında 14 yıl gibi kısa bir sürede felsefi gelişiminin üç aşamasını oluşturan son derecede doğurgan ve etkili görüşlerini içeren yapıtlar ortaya koymuştur. Asıl özgün filozof niteliğini de bu yapıtlarında serimlenen görüşlerine borçludur. Oysa çok uzun süren son felsefi aşamasında genel anlamda yaptığı din felsefesi Schelling’i hem üretken olmaktan alıkoymuş hem de pek çok kişinin ilgisini çekmeyecek bir felsefe türü ortaya koymaktan başka bir şey yapmamış oluyordu. Gerçekte bu dönemde asıl misyonu başta Hegel felsefesi olmak üzere öteki felsefeleri eleştirmek idi. Ama 1910’lu yıllardan başlayarak çok büyük bir patlama yapan ve kavramsal dokulu olarak eleştirdiği Hegel felsefesi karşısında artık yapacak fazla bir şeyi yoktu.

Kaynak: MODERN FELSEFE II, s. 73-75, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2409 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1397

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...