Felsefe hakkında her şey…

“Pis, yabani ve kısa”: Thomas Hobbes’un doğa durumunda yaşam anlayışı üzerine

15.07.2021
2.357
“Pis, yabani ve kısa”: Thomas Hobbes’un doğa durumunda yaşam anlayışı üzerine

Devlet olmasaydı hayat nasıl olurdu? Bir ütopyadan ibaret mi, yoksa sefil mi?..

İngiliz filozof Thomas Hobbes, bilindiği üzere ikinci fikre meyletti. Hobbes, Leviathan adlı eserinde, bir devlet olmadan hayatın “kimsesiz, zavallı, pis, yabani ve kısa” olacağını savundu (Hobbes, Leviathan XIII.9).

Bu makale Hobbes’un neden böyle düşündüğünü ve mutlak güce sahip bir devlet yaratmak konusunda ortaya koyduğu çözüm önerilerini açıklıyor.

DOĞA DURUMU

Hobbes, devletsiz bir “Doğa Durumu”nda yaşamın nasıl olacağı üzerine düşünmüştür.

Hobbes, hayatta kalmak söz konusu olduğunda tüm insanların denk olduğunu düşünür. Ona göre hiç kimse kendisine yönelecek saldırılara karşı koyacak kadar güçlü değildir. Etrafta onu durduracak kimse yoksa en zayıf insan bile en güçlü insanı öldürebilir.

"The Purge", Hobbes'un doğa durumuna atıflarda bulunan bir sinema filmidir.

The Purge”, Hobbes’un doğa durumu anlayışına atıflarda bulunan bir sinema filmidir.

Doğa durumunda, bu eşit birbirini öldürebilme kabiliyeti insanlarda güvensizliğe yol açar. Bu güvensizliğin sebebi, tüm mal varlığınızın ve hatta hayatınız, her an sizden alınabilir durumda olmasıdır. Çünkü birilerinin size zarar vermesini engelleyecek ve bu kişileri durduracak daha büyük herhangi bir güç mevcut değildir.

Bazı insanlar size saldırırlar; çünkü hayatta kalabilmek için sizin kaynaklarınıza ihtiyaç duyarlar. Bazıları, herkesten daha güçlü olmak istedikleri için size saldırırlar. Size saldırmak istemeyen veya sizin kaynaklarınıza ihtiyaç duymayan insanlar bile kendilerini tehlikede ve güvensiz hissedeceklerinden tehlikeleri bertaraf etmek ve kendi güvenliklerini sağlamak için size saldırmak durumunda kalırlar.

Nihai sonuç olarak diyebiliriz ki “doğa durumunda herkes herkese karşı savaş hâlindedir” (Hobbes, Leviathan, sayfa 77).

Bizzat istemeseniz bile, her zaman savaşmaya hazır olmalısınız; çünkü kendi güvenliğinizi sağlamak için, onlar sizin peşinize düşmeden önce sizin onların peşine düşmeniz gerekir (Hobbes, Leviathan XIII.4; XIII.8).

Doğa durumunda çiftçilik, imalat, bilim ve sanat gibi projeler zaman kaybından başka bir şey değildir; çünkü emeğinizin meyvelerini alacağınızın garantisi yoktur. Her an birisi çıkıp emeğinizin bütün karşılığını elinizden alabilir. Doğa durumunda herkes, “sürekli korku ve şiddetli ölüm tehlikesi” içinde yaşar (Hobbes, Leviathan XIII.9). Bu korkunç!

Hobbes, doğa durumunun bu kadar kötü olacağından şüpheniz varsa şu anda mevcut devlet idaresi altında nasıl hareket ettiğinizi bir düşünün, diyor. Emniyet güçleri bir telefon uzağınızda bulunsa dahi geceleri yatmadan önce kapılarınızı kilitlemiyor musunuz?

Hobbes’a göre, hırsızlıklara ve saldırılara karşı yasalarla korunuyor olmanıza rağmen bile komşularınızın sizi rahat bırakacağına güvenemiyorsanız, insanların doğa durumda hayatta kalmak için gerekli olduğunu düşündükleri her şeyi yapmakta özgür olduklarında ne kadar kötü olabileceklerini hayal etmelisiniz (Hobbes, Leviathan XIII.10).

HOBBES’UN ÇÖZÜMÜ

Doğa durumunda yaşam tahammül edilemez olacaksa o zaman çözüm nedir? Hobbes, doğa durumundan kaçmak için bir devlet kurmanın akıllıca olacağını söylüyor.

Leviathan

Leviathan

Hobbes, insanların akılcı varlıklar olduğunu düşünüyor. Bunun için, birbirimizin malını çalmamak ve birbirimizi öldürmemek konusunda anlaşmamızın iyi olacağını hepimiz görebiliriz (Hobbes, Leviathan XIII.14; XIV-V). Ancak eğer bir devlet yoksa birbirimizle yaptığımız bu anlaşmalara bağlı kalmamızı sağlayacak bir güç de yok demektir. Doğa durumunda anlaşmalar sadece “sözcüklerden ibarettir” (Hobbes, LeviathanXVII.2).

Hobbes, barışı korumak için kendi aramızda yaptığımız ve sözcüklerden ibaret olan anlaşmayı resmen uygulayacak kadar güçlü bir devlet kurmamız gerektiğini ifade ediyor. Ona göre devleti birbirimizle özel bir tür sözleşme veya anlaşma yaparak oluşturuyoruz.

Hobbes’un tasavvur ettiği sözleşme şu şekildedir: Eğer herkes egemen bir güce itaat etmeyi kabul ederse siz de o güce itaat edersiniz (Hobbes, Leviathan XVII.13).

Bu durum, hepimizin (kararlarına) uymayı kabul ettiğimiz bir iktidar tarafından idare edilen bir devlet meydana getirir. İktidar kanunlar yapar ve bu kanunları uygular. Böylece kaosun yerini düzen alır.

Hobbes’a göre doğa durumu o kadar korkunç ki devlet sizi bundan koruyabildiği sürece koruyacaktır. İster krallık, ister aristokrasi, ister demokrasi olsun, devlet idaresi sizin hoşlanmadığınız baskıcı yasalar çıkarsa bile iktidara boyun eğmek zorundasınız.

Baskıcı bir iktidarın buyruğu altında bile olsa ticaret, sanat ve sanayi faaliyetleri icra edilebilir ve ayrıca komşunuzun sizi öldüreceğinden endişelenmenize de gerek kalmaz.

Hobbes, barışı korumak için iktidarın her şey üzerinde güce sahip olması gerektiğini savunur: ordu, hazine, yargı, öğretim programı ve doğa durumunu önlemek için ihtiyaç duyduğu diğer her şey.

Hobbes, bu güçlerin hepsinin birbirine bağlı olduğunu düşünüyor: Orduyu kontrol edemeyen bir iktidarın yargıyı kontrol etmesinin bir anlamı yoktur; çünkü orduyu kontrol edemezsiniz kanunları uygulayamazsınız. Parayı kontrol edemeyen bir iktidar, ordunun görevini yerine getirebilmesi için gereken harcamaları yapamaz. İktidar öğretim programını kontrol edemezse insanlara, başkaldırmaları için yollar açacak batıl şeyler öğretilecektir (Hobbes, Leviathan XVIII.16).

HOBBES’UN MİRASI

Hobbes’un teorisi, devlet yöneticilerinin her şeyi yapabilmeleri hakkını savunur ve bu yapılanlara karşı vatandaşların itiraz edebilmesi için çok küçük bir alan bırakır. Tabii iktidar bizi doğa durumundan koruyacak kadar güçlü değilse de ona tam anlamıyla itaat etmekle yükümlüyüzdür.

Bu, Hobbes’un görüşlerinin devlet otoritesine çok bağlı olduğu anlamına gelir. Gerçekten de Hobbes, zamanının İngiliz hükûmetini ayaklanmaya karşı korumak istemiştir. Bu nedenle, çoğu çağdaş filozof Hobbes’un teorisinin geneline katılmaz.

Ancak Hobbes, o zamanlar devlete karşı çok devrimci bir yaklaşımın tohumlarını da ekmiştir. Örneğin Hobbes’un çağdaşlarından biri olan John Bramhall, “Leviathan”ı insanlara isyan etmeyi öğretecek bir kitap olarak “isyancıların ilmihali” olarak tanımlamıştır.

Hobbes’un görüşleri devrimciydi; çünkü iktidarı, her biri kendi çıkarları doğrultusunda özgür ve rasyonel olarak hareket eden eşit bireyler tarafından yaratılmış olarak görüyordu. Hobbes’a göre hükümdarlar Tanrı tarafından atanmamıştır ve hiç kimse doğal olarak diğerlerini yönetmeye uygun değildir.

Hobbes’a göre hükümdar halk tarafından, halk için yaratılmıştır ve halkın hükümdara itaat etmesinin tek nedeni de hükümdarın halkı güvende tutacak olmasıdır. Eğer hükümdar canınızı korumuyorsa halk olarak siz de hükümdara karşı isyan etme hakkına kavuşursunuz.

İktidar, vatandaşları üzerindeki gücünü onlar için iyi olana dönük olarak kullanmalıdır; çünkü yalnızca yönetilenlerin rızası iktidarın otoritesini onaylar ve doğrular.

Bu fikirler Hobbes’un zamanında son derece devrimci fikirlerdi ve bugün de hâlâ pek çok kişi bu fikirleri gayet cazip buluyor.

 


 

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer Yıldırım
Kaynak: “Nasty, Brutish, and Short”: Thomas Hobbes on Life in the State of Nature 16 Temmuz 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi; Daniel Weltman

* Daniel Weltman, Ashoka Üniversitesinde felsefe doçentidir.

 


 

KAYNAKÇA

John Bramhall, Castigations of Mr. Hobbes his last animadversions in the case concerning liberty and universal necessity wherein all his exceptions about that controversie are fully satisfied (London: Printed by E.T. for J. Crook, 1657)

Thomas Hobbes, Leviathan with selected variants from the Latin edition of 1668, ed. Edwin Curley (Hackett, 1994)

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...