Öznel ve Nesnel İfadeler
Schutz, nasıl gündelik yaşamdaki gerçekliği bilimsel dünyadaki gerçeklikten ayırıyorsa, Garfinkel de bu iki gerçekliğe karşılık gelen iki farklı ifadeden, öznel ve nesnel ifadelerden bahseder.
Bireyler gündelik yaşamlarında olayları, nesneleri, zamanı ve mekânı kişisel olarak tanımlar, öznel olarak ifade ederler, örneğin bir arkadaşımıza en son ne zaman konsere gittiğini soracak olursak bize, “Birkaç hafta oluyor.” veya “On gün kadar oluyor.” gibi öznel, kesinlikten uzak bir ifadeyle yanıt verir.
Garfinkel bireylerin gündelik yaşam dünyasındaki düzeni ifade etmek için öznel ifadeleri kullandıklarını belirtir (Poloma, 1993:245-6).
Nesnel ifadeler ise daha kesin ifadelerdir ve genellikle teknik durumlarda, mesela adli veya tıbbi kayıtlarda kullanılırlar, örneğin hastanın hastaneye ne zaman yattığını soran doktora görevli “3 Mayıs günü saat 17:45’te” gibi nesnel ifadelerle yanıt verecektir. Bu iki ifadeyi birbirinden ayıran Garfinkel, nesnel ifadelerin bilimsel kullanıma uygun olduğunu ama gündelik yaşam etkinliklerine uygun olmadığını, bunun da sosyoloji açısından bir sorun yarattığını belirtir çünkü sosyoloji bir bilim olarak nesnel ifadeler kullanmaya çalışmaktadır ama bu ifadeleri, incelediği gündelik yaşamda kullanılan öznel ifadelere eklemek zorundadır (Poloma, 1993:246).
Diğer bir deyişle gündelik yaşam dünyası öznel ifadelerle kurulduğu halde bu dünyayı nesnel ifadelerle tanımlamaya çalışan sosyologlar, bilimsel rasyonelliğe ulaşmaya çalışırken gündelik yaşamın rasyonelliğinden uzaklaşabilmektedirler (Poloma, 1993:253).
Özetle Garfinkel’in düşüncelerinin çoğu, Schutz’un toplumsal dünyanın öznelerarası bir niteliğe sahip olduğu, sağduyu bilgisinin doğası ve toplumsal aktörlerin pratik yönelimleri hakkındaki çalışmalarının ve bu düşünceleri empirik araştırmalarda uygulayabilecek şekilde kavramsallaştırma çabasının sonucunda gelişmiştir. Schutz gibi Garfinkel de geleneksel sosyolojiyi öznel bir gerçeklik hakkında nesnel bir açıklama inşa etmeye çalışması nedeniyle eleştirmektedir. Geliştirdiği belgeleme yöntemi, refleksivite ve dizinsellik/ anlamın bağlama-gönderimliliği kavramları sayesinde toplumun sıradan üyelerinin gerçekliği yaratma ve yorumlama yollarını ortaya koyan Garfinkel, üyelerin norm ve değerlere göre düşünmeksizin davranmadığını, kendi sıradan empirik bilgilerine dayanarak eylemde bulunmadan önce düşündüklerini belirtmektedir (Swingewood, 1998:320).
Garfinkel böylece pozitivist sosyolojideki birey anlayışına karşı çıkmakta, bireylerin toplumun yönlendirmesi doğrultusunda eylemde bulunan kuklalar olmadığını, yorumları, eylemleri ve düşünceleriyle toplumu ve toplumsal dünyayı kendilerinin yarattığını savunmaktadır (Slattery, 1991:113). Bu nedenle sosyologların toplumu anlamlandırmak için kullandıkları yöntemler, toplumun sıradan üyelerinin kullandığı yöntemlerden daha üstün değildir (Slattery, 1991:113).
Garfinkel’in Schutz’un düşünceleri temelinde şekillenen kavramları ve bu kavramların empirik araştırmalardaki uygulamaları, toplumun sıradan üyelerinin gerçekliği hem yorumlama hem de yaratma kapasitesine nasıl sahip olduğunu açıklamaktadır.
Kaynak: T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3781, AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2595