Kültürel Tutumlar ve Kültürler Arası Etkileşim
Tarih boyunca farklı sosyoekonomik coğrafyalarda şekillenmiş olan kültürel sistemler birbirlerini etkilemiş ve birbirlerinden etkilenmişlerdir. Bu tür karşılıklı ilişkide bağımsız, kendi içine kapalı bir kültürel sistem düşünülemez.
Elbette her kültürün nesnelere yüklediği anlamlar, ahlaki tutumlar, alışkanlıklar bakımından bir özgünlüğü vardır. Yemeklere karşı verdiğimiz tepkiler örnek olarak alındığında toplumumuzun bize kazandırdığı tutumlar ile Çinlilerin tutumları arasında farklıklar olduğu aşikârdır. Başka bir örnek verecek olursak evli Alman çiftlerin birlikte yedikleri bir akşam yemeğinin ücretini genelde ayrı ayrı ödedikleri söylenir, hatta bu nedenle Alman usulü ödeme diye bir tabir gündelik dilin kullanım alanına girmiştir; oysa bizim toplumumuzda böylesi bir davranış yadırganır. Bu örnekler (ahlaki, dinsel vb.) çoğaltılabilir. Bununla birlikte başka kültürlerle temas, bir kültürel sistemin kendisini fark etmesi ve öteki kültürlere karşı belli hoşgörü düzeyine erişebilmesi bakımından hayati bir önem taşır.
Kültür, toplumun kendine özgü yanıdır. Bazı davranış kategorileri, tüm toplumlarda yer almakla birlikte bu davranışların biçimleri toplumdan topluma değişir. Örneğin bir Amerikalının evlilik töreni ile Japonunki aynı değildir. Yine bir Budist ya da Hintlinin ölüsüne yaptığı törenle bir Türk’ün yaptığı tören farklıdır. Bir Osmanlı mimarisi ile bir Bizans mimarisi farklı olduğu gibi, bir Kızılderilinin çadırını yapma biçimi ile bir Eskimonun çadır yapma biçimi farklıdır.
Bu örneklerin sayısı çoğaltılabilir. Kültürel değerlerdeki ayrılıklar toplumların birbirinden farklı özelliklere sahip olmalarını beraberinde getirmiştir. Her toplumun nesnelere yüklediği anlam, algılama, düşünme, iletişim kurma, yeme- içme, giyim-kuşam, ahlaki tutumlar, alışkanlıklar vs. diğerlerinden farklıdır. Herhangi bir kültürdeki insan davranışları sadece o kültürün değerler sistemi içinde anlaşılabilir. Örneğin Madakaskarlıların ölülerini 7 yılda bir mezardan çıkarıp müzik eşliğinde dans etmelerinin altında ölünün atalarıyla kavuştuktan sonra ruhunun mutlu edilmesi inanışı vardır. Davranış biçimleri o kültürün insanlarının maddi ya da duygusal ihtiyaçlarıyla ilintili olduğundan söz konusu olan kültürel ögelerin o kültür için işlevsel anlamının ne olduğu araştırılmalıdır.
Hiçbir toplumun aynı olması beklenemez. Bu nedenle bir toplumu tanımlamaktan çok tanımaya çalışmak, farklılıklara saygı duymak, farklı kültürler arasında, ileri, yüksek ya da ilkel kültür şeklinde karşılaştırma yapmamak, hoşgörüye dayalı bir tutum içinde olmak gerekir. Başka kültürlerde yaşayan insanların davranışları, ahlak anlayışları, onlarca neyin doğru, neyin yanlış neyin yapılabilir, neyin yasak olduğu değerlendirilirken o kültürün koşulları dikkate alınmalıdır. Kültür ve farklılığın insanlığı güzelleştiren bir değer olduğu ve bunun mutlaka korunması gerektiği bilinci bireylere kazandırılmalıdır. Tüm kültürler değerli olabilir ama hepsinin eşit derecede saygıyı hak etmesi ancak başta yaşam hakkı olmak üzere bireysel hak ve özgürlüklere saygı gösterdikleri ölçüde mümkün olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.