Felsefe hakkında her şey…

Formel sosyoloji

12.12.2022
Formel sosyoloji

Georg Simmel’e göre sosyolojinin görevi, toplumsal etkileşim biçimlerini anlamak ve toplumsal düzenin biçimini ve içeriğini formel bir şekilde açıklamaktır. Formel sosyoloji toplumsal olayları içinde bulundukları bağlamdan soyutlayarak incelemeye, böylece toplumsal ve tarihsel bağlamdan bağımsız biçimsel/formel düzenlilikleri ve benzerlikleri ortaya koymaya çalışan bir sosyolojidir.

Simmel’in sosyolojisi gündelik hayatı ve etkileşimi inceleyen, bireyci bir sosyolojidir. Simmel pozitivizmin toplumun insanların dışında, üzerinde, gerçek ve maddi bir varlık olduğu görüşüne karşı çıkar; ama toplumu bireylerin soyut bir toplamı olarak da görmez. Simmel’e göre toplum ilişkilerden, etkileşimle birbirine bağlı bireylerden oluşan bir bütündür (Ritzer, 1992:9). Diğer bir deyişle Simmel’e göre toplum, bireylerden bağımsız olarak, onların dışında var olmaz, ancak bireyler birbirileriyle iletişim kurup ortak amaçları doğrultusunda birlikte harekete geçtiklerinde var olur (Slattery, 2010:52). Toplumu bu şekilde kavradığı için etkileşim Simmel’in sosyolojisinde merkezî bir yere sahiptir. Simmel sosyolojinin görevinin toplumsal etkileşim biçimlerini anlamak ve toplumsal düzenin biçimini ve içeriğini formel bir şekilde açıklamak olduğunu savunur (Slattery, 2010:52).

Toplumsal etkileşimi bir bütün olarak toplumlaşma (sociation) kavramıyla ifade eden Simmel’e göre toplumlaşma, insan faaliyetlerinin bir ürünüdür ve aile, din ve ekonomi gibi toplumsal kurumlar gibi bireyleri bir arada tutan biçimler şeklinde gündelik yaşamda mevcuttur; diğer bir deyişle bu toplumsal kurumlar toplumlaşmanın biçimleridir. İnsanların iletişim kurarak belirli davranış kalıplarını sergiledikleri bu biçimler toplumu oluşturmaktadır. Başka bir ifadeyle, toplumu bu biçimler üretmez, bu biçimler toplumun kendisidir (Swingewood, 1998:168). Toplum, bireyler arasındaki etkileşim olmadan var olamaz; ama bireyler de toplumlaşma ve toplumlaşma biçimleri, yani toplum olmadan varlıklarını sürdüremezler.

Simmel toplumlaşma olarak adlandırdığı ilişki ve etkileşim ağını biçim (form) ve içerik şeklinde ikiye ayırır, diğer bir deyişle toplumsal yaşamın biçimi ve içeriği arasında bir ayım yapar. Toplumsal yaşamın biçimi, toplumsal etkileşim biçimleridir ve devlet ya da aile gibi birbirinden çok farkı kurumlarda gözlenen sabit kalıpları ifade eder; toplumsal yaşamın içeriği ise toplumsal etkileşimin bireylerin çıkar ve istekleri gibi daha farklı yönleriyle ilgilidir (Slattery, 2010:53). Simmel sosyolojinin toplumlaşmanın içeriğiyle değil, biçimleriyle ilgilenmesi gerektiğini savunmuştur; bu nedenle onun sosyolojisi formel sosyoloji olarak bilinir.

Görüldüğü gibi, Simmel Marx, Durkheim ve Weber gibi makro-sosyolojik bir kuram üretme yerine “içlerine empirik dünyanın içeriğinin yerleştirilebileceği biçimler (forms) veya sosyolojik kavramlar geliştiren ve netleştiren bir sosyolojiden yana olmuştur” (Poloma, 1993: 98). Bu çerçevede formel sosyolojinin amacı, toplumsal etkileşim biçimlerini içinde bulundukları toplumsal bağlamdan soyutlayarak analiz etmek, böylece toplumsal bağlamları değişse bile davranışlarda belirli bir düzenlilik olduğunu göstermektir. Örneğin, tarihte birçok hükümdar vardır, sosyoloji bu hükümdarlarla tek tek bireyler olarak ilgilenmez; ama onların kendi eylemlerini hükümdarlık kurumunun sınırladığı yönler açısından inceler, hükümdarlığın neden olduğu çatışmaları, iş birliğini, ast ve üst ilişkilerini analiz eder, böylece farklı hükümdarların davranışları altında yatan benzerlikleri ortaya koyarak (Coser, 2010:169) davranışın belirli kalıplarını açığa çıkarmış olur. Diğer bir deyişle Simmel, formel sosyoloji yoluyla toplumsal ve tarihsel bağlamlardan bağımsız olarak geçerli olan sosyolojik yasaları ortaya koymaya çalışmaktadır (Slattery, 2010:53).

Simmel’in formel (biçimsel) sosyoloji kavramı, sosyolojiyi matematikçilere ya da dilbilimcilere benzer açıdan daha formel kılma, diğer disiplinlerden bağımsız bir disiplin haline getirme ve kapsamlı bir sosyolojik teori inşa etme çabasının sonucudur (Slattery, 2010:52-53). Diğer bir deyişle formel sosyoloji kavramı, sosyolojiyi toplumlaşmanın içeriği ile ilgilenen diğer bilimlerden ayırma çabasının sonucudur.

Simmel’e göre toplumlaşmanın içeriği ekonomi, din, tarih gibi diğer sosyal bilimlerin konusunu oluşturmaktadır. Bireylerin güdüleri psikolojinin, grupların ilişki ve dinamikleri sosyal psikolojinin konusudur. Sosyolojinin konusu ise toplumlaşmanın biçimleri, yani insanların belirli toplumsal yapılar içindeki davranış kalıplarının biçimleridir (Slattery, 2010:53). Böylece Simmel sosyolojiyi konusu üzerinden diğer disiplinlerden ayırmaktadır.

Simmel’in formel sosyolojisi, biçimler yoluyla toplumsal etkileşime aslında var olmayan bir düzeni empoze etmekle eleştirilmiştir. Bununla birlikte Simmel’in toplumsal gerçekliğe atfettiği kategorilerin keyfi ve katı olmadığı, gerçekliğe yakın olduğu ve toplumsal dünyanın bütün yönlerini belirli bir şemaya oturtmaya çalışmadığı belirtilerek bu eleştirilere karşı çıkılmıştır (Ritzer, 1992:5-6).

Simmel sosyolojisinde formlar, esas itibarıyla merkezi öneme sahip olan etkileşimin sosyolojik olarak kavramsallaştırılmasıdır. Daha açık olarak, Simmel sosyolojisinde insan “eylemleriyle tarihsel dünyayı üreten bilişsel (cognitive) özne”dir, bu açıdan tarihsel bilgi “dışsal gerçekliğin basit bir yansıması olarak değil, insani deneyimin bir formu olarak” mümkündür, yani “form”lar esas itibarıyla deneyim dünyasının bir sınıflandırmaya aktarılmasını sağlayan çeşitli kategorilerdir (Swingewood, 1998: 166).

Kaynak: KLASİK SOSYOLOJİ TARİHİ, s. 144-145, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2685 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1651

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...