Felsefe hakkında her şey…

Ernst Cassirer kimdir?

04.11.2019
2.606
Ernst Cassirer kimdir?

Ernst Cassirer 1874 ila 1945 yılları arasında yaşamış büyük Alman filozofudur.

Kant felsefesinden hareket eden ve Kant’ın insan zihnindeki a priori kavramların doğal dünyaya şekil verme yollarıyla ilgili temel ilkelerini genişleten Cassirer, bir kavramın çok sayıda tekil örnekten, bireysel varlıktan soyutlama yoluyla elde edildiği görüşüne şiddetle karşı çıkmış ve tıpkı Platon gibi, kavramın, bilgiyi düzenleyen bir araç olarak, tikellerin, bireysel nesnelerin sınıflandırılabilmesi için daha önceden var olduğunu belirtmiştir.

Cassier’in Temel Felsefesinin Özeti

Ernst Cassirer Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Breslau’da doğmuştur. Yeni-Kantçı felsefe ekolüne bağlı olmasıyla bilinen Magdeburg Üniversitesinde asistan olarak görev almıştır. Kant’a yakınlık duyarken Hegel’i eleştirmiştir. Ayrıca Vico ve Herder gibi hermeneutik ve kültürel bilimlerde etkili olmuş şahısların tesiri altında kalmıştır.

Ernst Cassirer düşüncelerini Kant’a dayandırmıştır. “Sembolik Formların Felsefesi” isimli eseri ile de ün kazanmıştır. Cassirer bu eserinde, tüm sembolik formların genel bir felsefesini inşa etmeyi amaç edinmiştir. Dilsel formlardan mistik düşünceye ve oradan da bilim felsefesine geçiş yapmıştır. Bu değişik formların nasıl oluştuğunu anlamayı amaç edinmiştir.

Cassirer elementlerin içeriğinin ve ilişkilerin karşılıklı olarak birbirlerini oluşturduğunu ve inşa etiklerini söyler. Epistemolojik süreçlerde bir farklılaşma vardır, bu da bireysel elementlerin farklı tipteki ilişkilerle ifade edilmesinden kaynaklanır.

Tüm sembolik formların temel prensibi onların sadece spesifk olanla anlaşılabileceği, spesifik olanın ise genele referans verilerek anlaşılabileceği düşüncesini 1942’de yazdığı “The Logic Of Cultural Sciences” isimli eserinde anlatmıştır. Bu manada sosyolojide, özellikle kültür sosyolojisinde önemli bir isim olarak kabul görmektedir.

Ernst Cassirer

Ernst Cassirer

Simgesel Formlar Felsefesi

Cassirer’in felsefeye yeni-Kantçı mevzilerden en büyük katkısı, Magnum Opus‘u olan 3 ciltlik “Philosophie Der Symbolischen Formen” (“simgesel formlar felsefesi”) eserinde geliştirdiği paradigmadır.

Cassirer’in bilim felsefesine göre modern bilimsel düşünce “işlevsel kavram” üzerine kuruludur. Aristocu kavram üretimi kuramına (bir tikellikler seti içindeki farklılıklar ve benzerliklerden yola çıkarak müşterek bir tözsel unsur bulup bundan kavram üretmek) karşıt olarak “işlevsel kavram” bir tikellikler setini bir seri içinde düzene sokacak bir ilke peşindedir.

Tikelliklerin bir seri içinde sıralanması, bir “töz”den farklı olarak, düzene soktuğu unsurlardan bağımsız bir gerçekliğe ya da anlama sahip değildir. unsurlar ancak serinin içindeki pozisyonlarına göre anlam sahibi olurlar. Cassirer bu model ile insan zihninin bilişsel ya da bilişsel olmayan faaliyetleri sırasında deneyim denen herzeyi kurusunu açıklamaya çalışır.

“İşlevsel kavram”ın kökeni tabi ki de Kant’tır. Cassirer bunu, insan deneyiminin ayrılmaz bir parçası olan “simge” ile ilerletir. Buradan yola çıkarak, Kant’ın “aklın eleştirisi” Cassirer’de “kültürün eleştirisi” haline gelir.

Her farklı kültürün, algılanan tikellikleri belli bir düzene sokma yolu vardır. Her kültürün kendi formu, kendi nesne kurma, nedensellik anlatma, mekan tasarımı, zaman ve sayı tahayyülü vardır. Buradan hareketle Cassirer mit, din, dil, sanat, tarih ve bilim gibi şeyleri “simgesel formlar” olarak kurar. Başka formların da mümkün olduğunu söylese de mesela ahlaklılık, teknoloji, ekonomi gibi formları pek açmaz.

“Simgesel Formlar Felsefesi”nin üçüncü cildinde (“bilgi fenomenolojisi”) bize bilincin temel gelişimine tekabül eden 3 tane simgesel form olduğunu anlatır:

  • (a) ausdruckfunktion – tüm bilgi ve kültür “ifade (ausdruck) işlevi”nden kaynaklanır. “İfade” düzeyinde bir nesne “hissedilir”. Bilinç bu düzeyde “mit” halini alır. Simge ve simgelenen aynı gerçeklik seviyesindedir.
  • (b) darstellungsfunktion – hissedilen mitik imge dilin mantıksal güçlerinin kilidini açar ve “temsiliyet (darstellung) işlevi”ni üretir. Bu işlev ile ortak duyusal nesnelerin dünyası yaratılır, nesnelerin nitelikleri ve sınıfları doğar. Simge ve simgelenen artık ayrı gerçeklik düzeyleri haline gelir.
  • (c) bedeutungsfunktion – bunun ötesine “işaretleyici (bedeutung) işlev” ile geçilir, bu da bilimsel ve kuramsal düşünceye tekabül eder. Burada “simgesel sistemler”in yaratılması mümkün kılınır. Simgeler burada diğer simge düzenlerini işaretlerler: matematik ve matematiksel mantık örnek verilebilir.

İlgili konular:

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...