Töz düalizmi nedir? Kartezyen düalizm
Töz düalizmi, Descartes’ın, zihni ve maddeyi birbirine indirgenemeyen, ama aralarında nedensellik ilişkisi olan iki töz olarak kabul eden görüşüdür. Zihin ve beden arasında böyle bir nedensellik ilişkisini savunan bu düalist görüş psiko-fiziksel etkileşimcilik ya da kısaca etkileşimcilik (interactionaism) olarak bilinir. Descartes’ın adından hareketle Kartezyen düalizm adını da alır.
Descartes felsefe tarihinde düalizmin en önemli temsilcilerinden birisidir. Bugün düalizm ve onunla bağlantılı olarak zihin beden sorunu dendiğinde ilk akla gelen Kartezyen düalizmdir. Kartezyen düalizmin en temel özelliklerinden birisi zihinsel olanın kişiye özel olmasıdır. Yani bu sadece kişinin kendisinin, kendi zihinsel süreçleri hakkında iç gözlem yoluyla bilgi sahibi olabilmesidir. Kimse bir başkasının zihinsel süreçlerini dışarıdan gözlemleyemez. Buna karşın fiziksel bedenlerimiz herkes tarafından dışarıdan gözlemlenebilir.
Descartes varlığı zihin ve madde olarak birbirine indirgenemeyen iki töze ayırması, töz düalizmi olarak adlandırılır. Descartes, zihin ve beden arasında, karşılıklı olarak nedensellik ilişkisi olduğunu var saydığı için, bu görüş psikofiziksel etkileşimcilik olarak da bilinir.
Töz düalizminin ikinci özelliği, kendi zihnimize ilişkin doğrudan edindiğimiz bilgiden şüphe edilememesidir. Örneğin; birisi kendisini mutlu, öfkeli, korkmuş hissediyorsa o kişinin, kendisi hakkında verdiği yargı, o kişiye göre her zaman doğru olmak durumundadır. Korktuğunu hisseden birisi, bu duyguyu, aracısız bir şekilde, dolaysız olarak hisseder ve dolayısıyla hissettiği korku hissi de doğrudur. Oysa duyularımız aracılığıyla edindiğimiz bilgiler yanıltıcıdır ve herkese göre farklı olabilir.
Töz düalizminin en temel özelliği, zihinsel olanın fiziksel olana indirgenememesidir. Yani zihinsel olan, hiçbir şekilde, tamamen fiziksel bir terminolojiye indirgenemez. Dolayısıyla düalistler, zihinsel olanın beyin süreçleri, davranış gibi fiziksel dünyanın belli özellikleriyle özdeş olduğu fikrini tamamen reddederler. Töz düalizmini savunanlara göre, zihinsel olan fiziksel olandan özsel olarak farklı olduğu için zihni, beyin süreçlerine ya da davranışa indirgeyerek tanımlamaya kalkışmak boşunadır.
Ancak, töz düalizminin açıklamakta en çok zorlandığı husus, eğer zihin ve madde birbirinden ayrı, birbirine indirgenemez iki tözse bunların, nasıl olup da birbirini nedensel olarak etkilediğidir. Daha önce de belirtildiği gibi zihin, yer kaplama özelliği olmayan düşünen tözdür, madde de düşünme özelliği olmayan yer kaplayan tözdür. Madde doğal kanunlara bağlı olduğu için, maddesel şeyler ve durumlar, diğer maddesel şeyler ya da durumların sebebi olabilirler. Ancak, Descartes’ın zihin ve bedenin karşılıklı olarak birbiriyle etkileştiğini ileri sürmesi, bu varsayımla çelişir. Descartes, zihnin bedenle beynin merkezine yakın bir yerde olduğunu düşündüğü kozalaksı bez (Pineal gland) aracılığıyla etkileştiğini ileri sürmüştür. Descartes’a göre, bu bez, son derece hafif olan, günümüzde sinir akımı dediğimiz şeye karşılık gelen “hayvansal ruhlar” adını verdiği parçacıklarla doludur. Duyularımızı dış nesneler etkilediği zaman, bu “hayvansal ruhlar” harekete getirilerek çeşitli zihinsel durumlara yol açarlar. Aynı şekilde, zihinsel durumlar da kozalaksı bezin “hayvansal ruhlar”ında bazı titreşimler ortaya çıkarmakta ve bu titreşimlerin sinirler yoluyla bedene taşınmasıyla kaslarda ve dolayısıyla bedende belli hareketler ortaya çıkmaktadır.
Töz düalizmine göre zihinsel ve fiziksel olayların nasıl etkileştiğini bir örnekle açıklayalım: Yanlışlıkla bir çivinin üstüne oturduğunuzda (fiziksel olay), bu olay sizde bir acı duyumu yaratacaktır (zihinsel olay). Bu acı duyumu da bir başka zihinsel duruma, yerinizden derhal kalkma arzusuna yol açacaktır ve bu arzu da bedeninizde bu arzuya uygun olarak bir sıçrama hareketine yol açacaktır.
Descartes’ın töz düalizminin en temel sorunu, zihnin ve bedenin etkileşimi konusunda ortaya çıkmaktadır. Zihinlerin ve bedenlerin karşılıklı olarak birbirini etkilediğine şüphe yok; verdiğimiz kararlar bedenimizin belli bir yöne gitmesine, belli hareketleri yapmasına yol açıyor ve bedenimizde olan şeyler, çeşitli duyumsal bilinç halleri yaşamamıza neden oluyor. Ancak, zihni, maddesel olmayan töz ve bedeni, maddesel töz olarak tanımlayan töz, düalizminin bu etkileşimi açıklaması mümkün değildir. Descartes’tan sonra, zihinle bedenin nedensel olarak etkileşmesi gerektiği fikrini reddederek, bu sorunu çözmeyi hedefleyen çeşitli düalist görüşler ortaya atılmıştır.
Kaynak: ZİHİN FELSEFESİ, s. 103-104, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2337 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1334