Dil Oyunları: Geç Dönem Wittgenstein
Wittgenstein’ın yaşam öyküsünden bahsederken Tractatus’u kaleme aldıktan sonra, ele aldığı konulara nihaî bir çözüm getirdiğinden ve Avusturya köylerinde öğretmenlik yapmaya başladığından söz etmiştik.
Ayrıca, bazı arkadaşlarıyla ve Viyana Çevresi’yle girdiği tartışmaların sonucunda bu fikrinin değiştiğini de söylemiştik. Bunun anlamı, örneğin Viyana Çevresi’ndeki düşünürlerin Wittgenstein’ı görüşlerinin yanlış olduğu konusunda ikna etmeleri değildir. Tam tersine Viyana Çevresi, Tractatus’un temel tezlerini kendi felsefî amaçları için uygun bulmuş ve savunmaya devam etmişlerdir. Kendi eseriyle ilgili fikrini değiştiren ve yeni bir arayış içerisinde giren Wittgenstein’ın kendisi olmuştur.
Ölümünden sonra yayımlanan ikinci önemli eseri Philosophische Untersuchungen’de (İngilizce adı: Philosophical Investigations; Türkçe adı: Felsefî Soruşturmalar), Tractatus’ta savunduğu bazı görüşleri kıyasıya eleştirdiğini görürüz.
Tractatus’un içerdiği birtakım sorunlar olduğuna geçen bölümde dikkat çekmiştir. Örneğin, Tractatus’un önermeler mantığını ve doğruluk tablolarını kullanan yöntemi, sonsuz tanım kümelerinden değişkenlerin yer aldığı yüklemler mantığı söz konusu olduğunda, işe yaramaz bir hale gelmektedir. Ayrıca, eğer resim kuramının gereklilikleri Tractatus’un önermelerine uygulanırsa, bu önermelerin pek çoğu anlamsız duruma düşmektedir. Ancak Wittgenstein’ın Tractatus’taki bakış açısını terk etmesinin nedenleri daha derine inmektedir. Wittgenstein, resim kuramının kendisinde ve buna bağlı olarak geliştirdiği ad ve nesne anlayışında bir sorun olduğunu düşünmektedir. Norman Malcolm’un naklettiği ve Wittgenstein ile P. Sraffa arasında bir trende geçen şu konuşma Wittgenstein’ın neden fikirlerinin değiştiği konusuna ışık tutar niteliktedir:
Bir gün (sanırım bir trende seyahat ederken) Witgenstein bir önermenin ve önermenin betimlediğinin aynı “mantıksal forma”, aynı “mantıksal çokluğa” sahip olması gerektiğinde ısrar ediyorken Sraffa, Neapolitan’lara tanıdık gelen ve iğrenme veya hoşlanmama anlamına gelen bir jest yapar, bir elinin parmak uçlarını çenesinin altını fırçalar gibi dışarıya doğru hareket ettirir. Daha sonra sorar: “Bunun mantıksal formu nedir?” (Malcolm, 69, s.622).
Sraffa’nın örneği, Wittgenstein’ın bir önerme ile önermenin betimlediğinin aynı “form”a sahip olması gerektiğinde ısrar etmekte bir saçmalık bulunduğu hissini uyandırır. Bu olay, bir önermenin betimlediği gerçekliğin bir “resmi” olması gerektiğine dair kavrayışını terk etmesine yol açar (Ludwig Wittgenstein: A Memoir, s.69).
İletişim sırasında kullanılagelen öyle ifadeler, öyle mimikler, öyle jestler bulunmaktadır ki bir anlamı gayet güzel iletebilmektedir. Ancak bunlarda mantıksal bir form, basit adlar vb. aramak çok anlamlı görünmemektedir. Bunlar bir ad iseler, hangi olgu durumlarını temsil ettikleri tamamen belirsizdir. Resim kuramı doğa bilimlerinin uğraştığı olguların temsil edilmesinde son derece etkili olabilecekken, dilin başka alanlardaki kullanımlarında yetersiz kalabilmektedir. Öyleyse Tractatus’taki mantıksal çözümleme, dilin özünü açığa çıkarmakta yetersiz kalmış görünmektedir.
Lütfen Bakınız:
– Felsefi yanılsama | |
– Dil oyunları | |
– Örnekleyerek tanımlama | |
Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı